Seçim geliyor ya: Herkes adaletçi kesildi. İktidardaki partinin adının “Adalet” ile başladığını da kimse umursamıyor veya çok umursuyorlar ki, “adalet adalet” deyip duruyorlar.
Adalet diye de neye diyorlar peki?
Diyelim Muhammed Ali Clay ile unvan maçı yapacaklar. Muhammed Ali Clay’ın karşısına çıkabilmek için şimdiye kadar yıkmadık fırın bırakmamışlar: “Aman şu büyük şampiyon ile bir maç yapayım da ölümüm varsın onun elinden olsun” demiş durmuşlar. Ama gel gör ki, Muhammed Ali Clay, onu rakip olarak kabul ettikten sonra da, sanki o fırınları yıkan; Muhammed Ali Clay onu rakip alsın diye karşısına geçip olmadık taklalar atıp “erkeksen karşıma çık” diyen kendisi değilmiş gibi “Vay efendim bu maç adil değil. Ben, ölümüne dövüşeceğim o ise sadece nam için dövüşecek. Ben hiç para almayacağım o ise bütün kasayı götürecek. Bunda adalet yok adalet” diyeceksin.
Böyle bir şey pehlivanlığa hiç yakışır mı?
Akparti’nin, seçime ilk girdiğinde, helikopteri mi vardı? Medyası mı vardı?
Refah Partisi’nin üzerinde kapkara bulutların dolaştığı bir dünyada “Yeni bir dünya” diyerek meydana çıktığında, arkasında herhangi bir medya ve hazineden ona verilen herhangi bir para mı vardı?
Refah partisi, “zalim” dediği düzenden, “adalet” mi bekledi? Adalet diye de, “Siz şu kadar para alıyorsunuz. Bana da o kadar verin de adalet olsun” diye bir kepaze laf mı etti?
Kasası boş şekilde, seçim kazanıp iktidarı kazandığı halde partisi kapatıldı; yine de zalimlerden adalet istemedi. Zulmün resmini çizdi ve meseleyi millete anlattı. “Bana para vermiyorlar” diye de hiç demedi.
Size, şimdi, hazineden şu kadar para aktarılsa o zaman adalet mi olmuş olacak.
Sormayacak mı her vatandaş: Size var da bana niye yok?
Adalet, en kaba tabiriyle, “kanun”dur. Kanuna uygun olan şey adalettir; kanuna aykırı olan şey ise adalet değildir. Kanun sana para verebilecek olsa zaten verir: Alamadığına göre, veremiyor demektir.
O halde, zulüm bunun neresinde?
Adalet adalet diye bağırıyorsun da, adalete aykırı olan şey nedir