Ne günlere kaldık Allah’ım!
Halkının Müslüman olduğuna, yöneticilerinin ise Batı uşağı olduğuna inandığımız adına İslam ülkeleri denilenler, yine Batı’nın yanında yerlerini aldılar. ABD başkanının ziyareti sırasında aldıkları emrin gereğini yerine getirmeye başladılar. Katar, Müslüman denilen ülkelerin zalim yöneticileri tarafından sosyal, siyasal ve ekonomik açıdan bir kuşatmaya maruz kaldı. Katar, Orta Doğu’da Türkiye’nin yanında yer alan ve her zaman destek olan tek İslam ülkesidir. Bunun bedeli ödettiriliyor.
Ah bu Araplar diye cümleye başlasak birilerinin yüreği hemen hopluyor. Dinlerini korur gibi bugün ki Arap aklını korumaya kalkıyorlar. Yüz yıl önce milliyetçilik mikrobunu ve zokasını yutanlar, bugünlerde dinleştirdikleri mezhep taassuplarının zokasını yutmakla karşı karşıyalar. Aslında karşı karşıya kelimesi az, bizatihi zokayı yuttular bile. Orta Doğu’da ne türden bir sorun varsa, bunların temeline indiğimizde mezhep algılarından kaynaklanan sıkıntıların varlığına şahit oluyoruz. Müslüman olmamız yetmiyormuş gibi stepnelere sarılınca sorunlar kaçınılmazdır. Mezhep tartışmalarına girecek değiliz. Bu tartışmaların Müslümanları nasıl savurduğunu görünce yine kahroluyoruz. Bu nasıl bir anlayıştır ki adına Müslüman denilen ülkelerin yöneticileri dinlerinin düşmanlarıyla iş tutmaktan hiç ama hiç geri kalmıyorlar. Onlardan gelen her türlü talep emir telakki ediliyor ve gereği yerine getiriliyor.
Yıllarca ‘pis, hain Araplar bizi I. Dünya Savaşı’nda arkadan vurdu’ diyenler bizleri onlara sövdürdü durdu. Hainlik yapanlar sadece Araplar değildi. Fakat sistem bizi sadece Araplara, dindaşlarımıza sövdürdü. Arnavutların, Bulgarların, Yunanlıların, Sırpların ve diğerlerinin hainliklerinden hiç bahsedilmedi. Dinimize sövdüremeyeceklerini bildikleri için Araplara sövdürdüler. Hainlik yapanın ırkının ne anlamı var. Hainlik onu yapanla alakalıdır. I. Dünya Savaşı’nda bize hainlik yapanlar bizim atadığımız yöneticilerdi, başkaları değildi. Kabul edelim ki bu bölgenin yönetici takımında bir Batı uşaklığı var. Yüzyıl önce milliyetçilik mikrobuyla ihanete kalkışanlar bugünlerde başka bir mikrobun etkisiyle harekete geçiyorlar. Mesele onları ayartanların alçaklığı değildir. Batının işi zaten alçaklıktır, bu yeni bir şey de değildir. Bizim mahallenin aymazları hâlâ ne diye bu zokaları yutuyor bunu anlamakta zorlanıyoruz. Bunlar hangi kitaba, hangi peygambere iman ediyorlar ki dinlerinin düşmanlarıyla birlikte iş tutabiliyorlar? Bunların sözüm ona âlimleri neden sus pus oluyorlar. Bu eleştirilerin ve tespitlerin Arap düşmanlığı ile hiçbir alakası yoktur. Batının uşaklığından bir türlü vazgeçmeyen ve bunu beceremeyen Arap yönetici aklının eleştirisidir. ABD başkanı sıkışan ekonomisinin rahatlaması için soluğu Arabistan’da aldı. ABD Başkanı Donald Trump, göreve gelmesinin ardından ilk yurtdışı gezisini Suudi Arabistan’a yaptı. Beyaz Saray, ABD Başkanı Donald Trump’ın ziyareti sırasında Suudi Arabistan ile neredeyse 110 milyar dolar değerinde askeri anlaşmalar imzaladıklarını duyurdu. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, ABD’nin Suudi Arabistan’la 350 milyar dolarlık bir askeri anlaşma paketi imzaladığı belirtildi. Açıklamaya göre, süresi 10 yıl olan anlaşmanın 110 milyar dolarlık kısmı hemen yürürlüğe girecek. Bu antlaşma ile Arabistan, ABD ekonomisine can verdi. ABD her yıl İsrail’e 10 milyon dolar yardım yapıyor. Bu para Müslüman Araplardan alınıyor ve yine bu parayla Müslüman Filistinliler katlediliyor.
Şu açık gerçeği kabul edelim veya etmeyelim durum değişmiyor. Bunlar İslam ülkesi değildir. Bunlar halkı Müslüman olan, Orta Doğu’da Batı’nın çıkarlarını koruyan, onlara hizmet eden ‘emir eri’ ülkelerdir. Bu gerçek değişmiyor. Bunların insanlığın ve İslam’ın düşmanlarıyla bir kez olsun karşı karşıya kaldıkları görülmüş müdür? Katar ablukasının arkasında yatan sebep budur. Katar kuşatmasının bize dönük tarafından şu ses duyuluyor. Arap yönetici aklı bize homurdanarak şunu söylüyor: “Başımıza iş açmayın, oturun oturduğunuz yerde.”
Katar üzerinden bize de bir ders veriyorlar. “Sakın bizi İslam ülkesi zannedip de kimseye efelenme, biz siyasal rablerimizi bırakıp da sizinle birlikte olmayız.” Bunların tıynetini bildiğimiz için yaptıkları bizi çok da şaşırtmıyor. Bizi şaşırtan ise bizim Arapçıların aymazlıklarıdır. Orta Doğ fitne kazanıdır, kazanın başında ise Suudi yönetimi vardır. Fransız İhtilali’nin getirdiği mikroplar İslam dünyasını bu hâle getirdi. Bizim ahmaklar bunu bir türlü anlamak istemedi. Çünkü Arap yönetici aklı Fransız İhtilali’nin getirdiği mikroplardan daha mikroptur. Osmanlı’nın ahının kendilerini rahat bırakacağını zanneden aymazlar, bunca yaşanmışlıklardan hâlâ ders alamamışsanız başınız hiçbir zaman beladan kurtulmayacaktır.
Ömer Naci YILMAZ