Peygamberler Allahın elçileri olarak Allahtan aldıkları emirleri harfiyyen insanlara tebliğ etmişler, inananlar da bu yolu izlemek ve hayat tarzı olarak kabul edip yaşamakla kulluklarını yerine getirmişlerdir.
İnkâr cephesi ve onun çağdaş temsilcileri de çağlar boyu olduğu gibi zamanımızda ve gelecek zamanlarda da olacağı gibi küfür cephesinde toplanarak vahiy medeniyetine karşı savaşmışlar ve savaşacaklardır.
Habil ve Kabille başlayan insanlığın mücadelesi işte böyle başlar ve Hak Batıl mücadelesi olarak kıyamete kadar böyle devam edecektir.
Kabilin izini izleyenler Nemrutun ve Firavunun yolunda, Habilin çizgisini izleyenler de vahyin izinde islamın yolunda yürüyeceklerdir.
Medeniyetler çatışmasının sebepleri bu iki cephenin aykırı akide ve görüşlerinin, hayat tarzları ve anlayışlarının özünde gizlidir.
Habil medeniyetler çatışmanın vahiy cephesinde inanç ve imanın ilk şehidi olarak anılacak, Kabil de inkâr cephesinin ilk katili olarak bilinecektir.
Her iki çizginin de savaşı Hak ve batıl mücadelesi olarak insanlık var oldukça hatırlanacak ve sürecektir.
Eski Yunan, Roma, Bizans ve bunların temelleri üzerinde yükselen batı medeniyeti kan döken Kabilin izinde ateş medeniyeti olarak islama ve Müslümanlara karşı olan çizgisini sürdürecektir.
Buna karşın inanç ve imanın çizgisinde şehit Habilin barış ve esenlik yolu su medeniyeti olarak insanlığa hayat vermey devam edecektir.
Hz. Âdemden Hz. Muhammed sav’a, oradan zamanımıza kadar süren vahiy mücadelesi su ve ateş medeniyeti olarak insanlık var oldukça devam edecektir.