İyi niyetlerle güzel sözlere kandılar. İnanmış bir Müslümanın samimiyetiyle cemaate katıldılar. Allah (cc) yolunda gitmek, hayır ve hasenat yapmaktı niyetleri…
Yıllarca ceplerindeki harçlıkları bile bu yolda bağışladılar. Yardım denilince en önce bunlar koştular. Okul, yurt, dershane, üniversite, himmet dediler onlar ceplerindeki paraları oraya akıttılar. Bayanlar ellerindeki bilezikleri ve ziynetlerini gözünü kırpmadan hizmet için verdiler.
En sevdikleri varlıkları evlatlarını eğitsinler, terbiye etsinler diye onlara emanet ettiler. Para ise para, destek ise destek, arsa, bina, menkul gayrimenkul ne istedilerse geri çevirmediler.
Baskı ve zulüm dönemlerinde liderlerinin darbecilere yağ çekmelerine, başörtüsüne karşı alınan tavırlara, imam Hatip Liselerine karşı durmalarına, müslüman cemaat ve liderleri değil islam düşmanı devlet adamlarını ve darbecileri tercih etmelerine, zalimleri överek göklere çıkarmalarına, oradan da onları cennete sokma gayretlerine sabrettiler. Her yaptıklarını beğenmeyip tasvip etmeseler de, ’’bunda da bir hayır vardır’’ diye geçiştirdiler.
1980 öncesi islamcıların partisi MSP’ ye ve onlara yaptıkları ayak oyunları, entrikaları biz bizzat gördük ve yaşadık. Sinsi, ikiyüzlü, islam düşmanlarına şirin görünmeye çalışan bir yapılanma ve cemaatin içinde tek adam ve daha sonra kainatın imamı iddiaları ortaya atıldı.
1980 sonrası belirli güçlerin destek ve yardımı ile dünyaya yayılan bu hareketi, ne derse hikmet ve doğru kabul ettikleri bir lideri yönetiyor. Bu lider kendi isteği ile ülkesini terk etti ve islam düşmanı ABD’nin koruma ve kanatları altına girerek orada 17 yıldır cemaati yönetiyor.
AK Partinin yedeğine takılarak ANAP iktidarında olduğu gibi kolayca devletin belirli kademelerine sızmaya ve orada çöreklenmeye başladılar. Başbakan Erdoğan’ın, devlet adamlarının, yöneticilerin en mahrem bilgilerine kadar sızdılar. Devleti ele geçirmek için sınav sorularını çalmaktan tutunda önemli şahsiyetlerin gizli ve mahrem bilgilerine kadar sızdılar. Elde ettikleri belge ve bilgileri tehdit, şantaj ve baskı aracı olarak kullandılar.
Askeriyede, poliste, yargıda, devlet bürokrasisinin her alanında, eğitim de örgütlenerek devlet içinde illegal paralel bir devlet oldular. Ve seçimle başa gelmiş bir iktidarı parmaklarında oynatarak kırk yıldır hazırlandıkları bir amacı gerçekleştirmek istediler.’’Kırk yıldır ördüğümüz kazağı’’ ona mı (Erdoğan’a mı) giydiredeceğiz’’ diye adeta hasetliklerinden çatladılar ve ona kafa tutup rest çektiler.
‘’Kurbağanın sırtında Akrebin dereyi birlikte geçme’’ hikayesinde olduğu gibi, bunca emeklere, fedakarlıklara, Müslümanların kazanımları olan müesseselere bakmadan suyun ortasında müslümanların seçtiği müslüman bir Başbakana, ‘’Firavun’’ diye hitap ederek, ‘’Yezit’’ diye lanet ve hakaretler okuyarak sırtından hançerdiler.
Dostluk, yol arkadaşlığı, kardeşlik, aradaki güven hukuku akreble birlikte suya düştü. Brütüs hayalleriyle birlikte suyun ortasında kaldı.
İhanetler, kumpaslar, kasetler, rötgenler, türlü sinsi ve gizli oyunlarla birlikte bütün kirli çarşaflar ortaya dökülmeye başladı. Darbeci Evren’e, islam düşmanı, Çevik Bir’e, baskı ve diktatör yanlısı Kemalist ve solculara şirin görünen, onlar için cennette şefaat edeceğini söyleyen cemaat lideri müslüman halkın seçip başa getirdiği bir lidere savaş ilan etmesi aradaki tüm köprüleri kökünden söktü, attı.
Pensilvanya’ nın baş imamı ne kadar çok beddua ederse o kadar hızlı milletin gözünden, gönlünden ve dilinden düştü. ‘’The paralel Cemaat’’ olarak anılmaya başlandı.
Müslüman ve birçok şeyden haberi olmayan samimi cemaat tabanı, ağabeylerini hesaba, onlar da üstlerini özeleştiriye tabi tutamadığı için, cemaatin kurtlar hizmet ağacını yedi bitirdi. Bir Müslüman cemaat böylece yabancı istihbarat örgütlerinin oyunu, cemaat lideri ve ağabeylerinin bağnaz, dar, ne oldum delisi, körü körüne itaat anlayışlarına kurban gitti.
Kimse suçu ve suçluyu cemaat dışında bir kişi ve yerde aramasın! Yalanla, iftirayla, kumpasla devlet içinde illegal, ne idüğü belirsiz yeni bir Ergenekon yapılanmasına müsaade eden, onları ihanetleri, hataları, yanlışları ile birlikte sahiplen cemaat lideri, onun aşağısındaki ağabeyler zinciri ve bunca gürültü ve patırtıdan sonra hala uyanmayan, tüm bu olup bitenleri görmezlikten, duymazlıktan gelerek üç maymunu oynayan taban bu hezimetin sorumlusudur.
Bu zulme ortak olan ve onun karşısında susan herkes bundan sorumludur. Ve uzaktan yakından bu ihanete bulaşan herkes hem bu dünyada, hem rabbimizin katında hesap verecektir. Onları Allaha ve millete hesap vermekten ne ABD’ li, ne İsrali’ li ne de PKK’ lı dostları bile kurtaramayacaktır.
Bedduları kendi başlarına geçtiği gibi, yalanları mum gibi söndüğü gibi, iftiraları kendi ayaklarına dolaştığı gibi, ‘’Erdoğan kaçacak…’’ diyen ahmak, hain ve zalimlerin birçoğunun ülkeden kaçtıkları gibi, kaçamayan beceriksizler de şimdi kaçacak delik aradıkları gibi…
Facebook; arifaltunbas@hotmail.com
Twitter @arfaltunbas