Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
‘ARAP İSYANI…

‘ARAP İSYANI…

‘ARAP İSYANI…Arap İsyanı

Bu konuya kısmen değinmiştim. ‘Araplar bize ihanet etti!.. Araplar bizi arkadan vurdu!’ gibi ifadeler.. önceleri İngilizler tarafından, daha sonra ABD ve Yahudiler tarafından kullanılarak şuur altımıza yerleştirildiğini… Bundan maksat Kurulacak İslam birliğinin en önemli halkalarından birini teşkil eden Arapları devre dışı bırakmak suretiyle.. Hem kurulacak İslam birliğini sabote etmek Hem de İslam coğrafyasındaki sömürü çarklarını devam ettirmek için bilinçli bir şekilde kullanıldığını ifade etmiştim. ‘Arap İsyanı…’ söylemi de, bu maksada matuf piyasaya sürülmüş bir söylemdir. Şimdi geçen yazıda kaldığımız yerden devam edelim.

‘ARAP İSYANI’ SÖYLEMİ GERÇEĞİ YANSITIYOR MU?

Şerif Hüseyin Osmanlıya isyan etmiştir. Tamam, burası doğru… Ancak Araplar Osmanlıya isyan etti mi? Hayır! Bu yanlış. Neden? Çünkü Şerif Hüseyin İsyanı başlattığı sırada Osmanlı orduları Kanal’da (Süveyş) Filistin ve Suriye cephesinde, Irak Kut’ül Amare’de İngilizlerle savaşıyordu. Osmanlının savaştığı diğer cepheleri saymıyorum. Sadece bu üç cephe Arap topraklarında cereyan ettiği için, çoğu asker ve komutanların Arap olduğunu söylemeye gerek yok. Eğer ‘Arap İsyanı’ söz konusu olsaydı Ve Araplar İngilizlerle anlaşmış olsaydı İsyanın ilk önce bu cephelerde olması gerekmez miydi? Hâlbuki isyan Savaşın gidişatını askeri açıdan etki etmeyecek asıl cephenin çok gerisinde Hicaz bölgesinde başlamıştır. Şerif Hüseyin’in birkaç Arap kabilesi ile birlikte başlattığı bu isyana ‘Arap İsyanı’ denir mi?

SURİYE FİLİSTİN LÜBNAN IRAK LİBYA MISIR YEMEN

Israrla ‘Arap İsyanı’ diyenler Suriye Filistin Lübnan Irak Libya Mısır Yemen’de tek bir kişinin isyan ettiğini söyleyebilirler mi? Yemen’de İmam Yahya bazı yanlış uygulamalardan dolayı bir ara Devlet-i Aliye’ye başkaldırır gibi oldu. Sonra ne oldu? Devlet aklı başında birkaç görevliyi gönderip İmam Yahya’nın haklı olduğu pürüzler giderdikten sonra.. İmam Yahya Devletine itaate devam etmiş Hatta Osmanlı Devlet-i Aliye’si yıkıldıktan sonra bile İngilizlerle uzlaşmamış onlarla savaşmayı sürdürmüştür.

KANAL HAREKÂTI NEDEN 2 SEFER YAPILDI? VE MISIR’IN DURUMU

Birinci Kanal Harekâtında bu kadar ağır zayiatlar verilmesine rağmen Cemal Paşa neden 2. Kanal harekâtını başlattı? Çünkü Çanakkale’de yazılan destanın yankıları cephelerde savaşan askerimize ulaşmış.. onlara büyük bir moral kaynağı olmuştu. Ayrıca İngilizlerin Kut’ül Amare de büyük bir yenilgiye uğraması Britanya İmparatorluğunun yenilmez bir güç olmadığını Binaenaleyh Mısır’ı da ellerinden kurtarmanın mümkün olduğuna kanaat getirildi. Bu arada Mısır’dan gelen haberler şöyleydi: ‘Osmanlı ordusu İngiliz hattını yarıp Mısır’a girmesi halinde biz de buradan İngilizlere karşı isyan bayrağını kaldırır..onları memleketimizden kovarız.’ Bu ne demek? Şu demek: Araplar İngilizleri işgalci görüyor ama Osmanlıyı kendinden kabul ediyor. ‘Arap İsyanı’ söyleminin burada da iflas etmiş olduğunu görüyoruz. Cephelerde bile durum bu iken, Israrla ‘Araplar bize isyan etti’ söylemini diri tutanlar Arap coğrafyasını boş mu bıraktı? Hayır! Onlara da ‘Osmanlılar sizi sömürdü! Osmanlılar Meşrutiyeti ilan ederek sizin Aşirete ve Emirliğe dayalı kurulu düzeninizi bozdu vs.’ gibi söylemlerle kışkırttılar. (Bu arada İttihatçılar İngilizlerin bu söylemini tasdik edecek uygulamalar yaparak.. yangının üzerine adeta benzinle gitme basiretsizliğini de maalesef göstermişlerdir) Bu söylem daha sonra ‘Türkiye Avrupalılaşarak dinden çıkmıştır!’ şekline dönüştürüldü. İşin ironik tarafı Bunu Araplara söyleyenler de Avrupalılar… Adamlar öyle bir kumpas kurmuş ki..bizim de onların da ders kitaplarını yazan Ve Diğer medya organlarıyla zihin dünyamızı oluşturan kişiler aynı. Tekrar konumuza dönecek olursak: Şerif Hüseyin neden ihanet etti? Abdülaziz b. Suud kim? İngilizlerle Şerif Hüseyin anlaştığı halde, nasıl oldu da bugünkü Suudi Arabistan’ı Abdülaziz b. Suud’ ve ailesine bırakmak zorunda kaldı? Şerif Hüseyin’in ihanetinde İttihatçıların payı var mı? Şerif Hüseyin’e İskenderun-Bağdat arasındaki hattın altında kalan tüm güney bölgesi vadedilmişken, Osmanlı tasfiye edildikten sonra elinde ne kaldı, kendi akıbeti ne oldu? Şerif Hüseyin ve oğulları yaptıklarına bu ihanetten dolayı pişman oldular mı?

HİLAFET

Bu kadar büyük bir kavganın içinde Hilafet makamının etki payı nedir? Büyük kavga bu makamın etrafında mı dönüyordu? Şerif Hüseyin kendini Halife ilan etti mi? Vb. soruları cevaplamaya çalışayım. Önce bir tespitte bulunalım: İngilizlerin öteden beri gerçekleştirmek istedikleri bir planı şöyleydi: 1- Osmanlı Devlet-i Aliye’sini parçalamak 2- Hilafeti kaldırmak 3- Arap coğrafyasında bozuk bir inancı (Vahhabilik) güçlendirerek..İslam dünyasında mezhepler arası savaşı körüklemek İngilizler bu planı belki de 50 yıllık bir sürece yaymışlardı. Ancak Talih bir kere dönmeye görsün. Şerif Hüseyin hayatının en büyük hatasını yapınca İngilizlerin 50 yılda gerçekleşmesini bekledikleri plan, birkaç yıl içinde kendilerinin de tahmin etmedikleri bir hızla tahakkuk etti. Şerif Hüseyin hangi hatayı yaptı biraz sonra ona değineceğim. Ama Önce isyan sebebine bakalım.

ŞERİF HÜSEYİN NEDEN İHANET ETTİ?

Sultan 2. Abdülhamid Han’ın Mekke’de kurduğu bir sistem vardı. Meşrutiyet ilan edilip İttihat ve Terakki Partisi iktidara gelince Sultan Hamid’in o sistemini bozdular. Şöyle ki; 1- Mekke Emiri Abdulilah b. Muhammed vefat edince Silsile ve meratibe göre Emirlik hakkı Şerif Hüseyin’e geçmesi gerekirken, İttihatçılar Çeşitli entrikalar çevirerek onun yerine Şerif Ali Haydar b. Cabir b. Abdulmüttalib’i Mekke Emiri olarak atamaya kalktılar. Bunu duyan Şerif Hüseyin bir yolunu bulup Saray’a (Sultan Abdülhamid’e) ulaşır. Sultan Abdülhamid Han Hemen duruma el koyarak.. Şerif Hüseyin’i Saray’a çağırmak suretiyle bir tören düzenleyerek, kendisini Mekke Emir’i olarak tayin eder. (İttihatçılar kendilerine rağmen.. Şerif Hüseyin’in Sultan’a ulaşıp hakkını elde etmesini unutmayacak.. bu hareketini kendisine pahalıya ödeteceklerine dair hınçlarını içlerinde tutarlar. Zamanı gelince bunu ona ödetirler ama bize pahalıya patlar.. Devleti Aliye büyük zarar görür) 2- İkinci meşrutiyetle birlikte Emirlik yetkileri daraltıldı. 3- Osmanlı Devlet-i Aliye’sinde Hicaz (Mekke Medine) Eyaletinin diğer eyaletler arasında özel bir statüsü vardı. İttihatçılar onu da kaldırdı. 4- Bu da yetmedi. Medine-i Münevvere Mekke Emiri Şerif Hüseyin’e bağlı iken müstakil bir sancak haline getirilerek merkeze bağlandı. Aşiretlerin bütün itirazlarına rağmen İttihatçılar bu kararlarından vaz geçmediler. Bu arada başka hadiseler de oluyor. Hacıların mallarına el konulması Kadınların arasındaki dedikoduya bakıp Şerif Hüseyin’in vekili Taif Emirinin tutuklanmak istenmesi vb. hadiseler var Ama Konu uzamasın diye girmiyorum.

ŞERİF HÜSEYİN İSYANI BAŞLATIYOR

Şerif Hüseyin kendine göre bazı makul istekleri İttihatçılar tarafından karşılanmadığı gibi..isyanı körükleyecek hareketler de ortaya konunca isyan bayrağını çekiyor. Bu isyan Arabistan yarımadasının sadece Hicaz bölgesini kapsıyor. Hicaz bölgesinin de bütün kabilelerini kapsamıyor. Mesela Aşiret reisleri ile yapılan bir toplantıda Sa’d Kabilesinden (Peygamber Efendimizin sütannesinin kabilesi) Ali Batneyn Ve Yine başka bir kabile reisi Peygamber Efendimizin sülalesinden Şerif Hamza El Fi’r karşı çıkmışlardır. Hem de şiddetle isyana karşı çıkmışlardır. Yine Arapların en büyük kabilesi olan Harb kabilesinden ve aynı zamanda Cidde’ye yakın bir şehir olan Rebiğ Emiri Hüseyin b. Mübeyrik İngilizlerin bütün ısrar ve vaatlerine rağmen Şerif Hüseyin’in davetini reddetmiş Ve sonuna kadar Osmanlıya bağlı kalmıştır. Bu hareketinden dolayı Şerif Hüseyin Emir Mübeyrik’i hain ilan etmiştir.

HİNDİSTAN MÜSLÜMANLARININ FERASETİ

Bu arada Hicaz bölgesindeki isyanı duyan Hint Müslümanları ayaklanarak nümayişlerde bulunurlar. Daha önce İngilizler Hicaz bölgesinde başlayacak isyana destek vermek için .. sömürge bölgeleri olan Hindistan’daki (o zamanlar Pakistan ve Bangladeş’in içinde olduğu Hindistan) askeri birliklerinden bir kısmını buraya nakletmişti. Hindistan Müslümanları Meseleye ‘Arap Bağımsızlık Hareketi’ olarak bakmamış, kutsal memleketlerin(Mekke Medine) İngilizler tarafından işgali olarak görmüştü.

ŞERİF HÜSEYİN’İN İSYAN HAREKETİNDEN VAZGEÇMEK İSTEMESİ VE LAWRENCE

Bunun üzerine Hindistan’daki Müslümanlar nümayişlere başlayınca, İngilizler telaşa kapılmış ve Hicaz’daki birliklerini tekrar Hindistan’a sevk etmek isteyince.. Şerif Hüseyin oğlu Abdullah’ı meşhur casus Lawrence’e (lavrens) gönderir. Abdullah Lawrence’e Bu isyana onların desteği ile başladıklarını Eğer Kendilerine yapılan desteği çekerlerse Osmanlı ile baş edemeyeceklerini Binaenaleyh Alman İmparatorunun kefil olması durumunda Osmanlılarla anlaşacaklarını söyleyince, İngilizler telaşa kapılır. Acil olarak merkezle yaptıkları muhabere ve toplantılar sonucunda askeri birliklerini geri çekmekten vazgeçerler.

ABDÜLAZİZ BİN SUUD

Bu sırada Abdülaziz b. Suud Necid sultanı olarak bulunuyordu. Ve Şerif Hüseyin’le aralarındaki husumetten dolayı isyana katılmamış tarafsız kalmıştı.

İNGİLİZLER ŞERİF HÜSEYİN’E NEYİ VADETTİ?

Şerif Hüseyin’in bu isyanda başarılı olacağı tahmin edilmiyordu. Arkadan Osmanlıyı tırtıklayıp oyalaması bile İngilizlere yeterdi. Bundan dolayı ona hem bol altın.. hem de bol toprak vadinde bulunmuşlardı. İsyan başarılı olup netice alınınca İngilizler Mecburen onu Arap Kralı olarak tanıdılar. Oğlu Faysal’ı da Irak’a Diğer oğlu Abdullah’ı Ürdün’e Kral olarak tayin ettiler. (Şimdiki Ürdün kralı Abdullah’ın büyük dedesi)

BÖL PARÇALA YUT

İngilizler Şerif Hüseyin’e neden bu kadar cömert davrandı? Çünkü Başarılı olacağını tahmin etmiyorlardı. İsyan asıl muharebe cephesinden çok uzaktaydı. Ama bir ihtimal başarılı olursa; Ezeli rakipleri Osmanlının parçalanma sürecini başlatmış olurdu. Bundan dolayı Bu isyanın başarı ile neticelenmesi halinde; kendisine Bağdat ve İskenderun arasındaki hattın altında kalan tüm bölgenin.. Arap yarımadası dahil kendisine verileceğine dair söz vermişlerdi. Şimdi o sözü yerine getirecekler ama İngilizler Bu kadar büyük bir lokmayı Şerif Hüseyin’e yedirirler mi? Şerif Hüseyin’in yapacağı hatayı beklemeye başladılar. Yoksa Bu kadar büyük bir devlet yarın başlarını ağrıtabilirdi. Hem Onların ‘Böl, parçala, yut!’ siyasetine aykırıydı.

HİLAFET VE ŞERİF HÜSEYİN’İN BÜYÜK HATASI

Şerif Hüseyin Arap coğrafyasının önemli bir bölümünü kontrolü altına almışken, hayatının hatasını yaparak tepe taklak oluyor. Şöyle ki; Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti 3 Mart 1924 te Hilafeti kaldırınca. Daha doğrusu TBMM içinde mündemiç hale getirince… 3 gün sonra yani 27 Mart 1924 te Şerif Hüseyin kendisini Halife ilan ediyor.

İNGİLİZLER BU KADAR MASRAFI NİÇİN YAPTI?

Şerif Hüseyin’in bu hareketi İngilizlerin tepesini attırdı. Onlar Hilafetin kaldırılmasını en az 50 yıllık bir sürece yaymışken.. ve şu anda hazır kaldırılmışken Şerif Hüseyin’in kalkıp Hilafeti tekrar ihya etmesi affedilecek bir suç değildi. Onlar zaten pusuya yatmış Şerif Hüseyin’in basit bir hatasını beklerken.. o kalkıp şeddeli bir hatada bulundu. Hemen B planına geçtiler. Bu sefer daha az bir masrafla Abdülaziz b. Suud’u kışkırtarak Şerif Hüseyin’in üzerine yürümesini sağladılar. Kerameti kendinden menkul sanan Şerif Hüseyin Sadece Hicaz Emiri iken Osmanlı ile baş edebiliyordu da, Şimdi Hem Arabistan Kralı, hem Ürdün hem de Irak’ta sözü geçerken Necid bölgesinden gelen Abdülaziz b. Suud’la mı baş edemeyecekti? Ve edemedi tabii. Çünkü Karşısında dört bir taraftan kuşatılmış, yorgun düşmüş bir Osmanlı yoktu. Gücünün zirvesinde Sömürgelerinden akan para ve asker gücüyle bir Britanya İmparatorluğu vardı. Bir fiskeyle devrildi.

SULTAN VAHDETTİN ŞERİF HÜSEYİN

Ve İngilizler nasıl ki, Sultan Vahdettin’i alıp götürdüyseler Aynı şekilde Şerif Hüseyin’i alıp Kıbrıs’a götürürler(sürerler)

NETİCE

Kendisi sürgün yemekle kurtuldu ama oğlu Faysal ailesi ile birlikte Irak’ta feci şekilde öldürüldü. İngilizler Hem Osmanlıyı parçaladı Hem Hilafetin kaldırılmasını sağladı Hem de İslam dünyasının kalbine Vahhabilik fitnesini yerleştirdi. Daha sonra Şerif Hüseyin ve oğlu Abdullah yaptıklarından pişman oldular ama iş işten geçtikten sonra son pişmanlığın ne faydası var ki? Yani Ba’de harabel Basra… Şimdi tarih tekerrür ediyor. Şerif Hüseyin Osmanlıya bağlı iken bizim Paşalarımız ona selam dururdu. İngilizlere yanaşınca Rezil rüsvay olmakla kalmadı ailesi parçalandı. Aynı şey Beşşar Esad’ın başına geldi. (Veya ilerde gelecek) Bizimle arası iyiyken generallerimiz ona selam dururdu. Bizi bırakıp Ruslara yanaşınca Rus generaller, hem de Suriye’de kendi toprağında.. onu çekiştirip tören kıtasına bile yanaştırmadılar.

Tarih Tekerrür ediyor. İbret almak isteyenler için…

Emin Batur

 

Emin Batur *

Tüm Yazıları →
Emin Batur

Ayrıca Bakınız

“ONU DA KANADINDAN YARALARLAR, GELSE BİR MERHAMET MELEĞİ”

“ONU DA KANADINDAN YARALARLAR, GELSE BİR MERHAMET MELEĞİ”

Emin Batur Bizim camiadan sevdiğim bir tarihçi Bir kanala röportaj veriyor. Konuştuğu kanal da bizim …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir