Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
Gurur ve kibir atı

Gurur ve kibir atı

Özeleştiri Müslüman bir insan ve toplum için dinin, ahlakın, kültürün, şahsiyetin, kimlik ve benlik çizgisinin olmazsa olmazıdır. İnsanların şahsı, ailesi, cemiyeti, cemaati, toplumu ve milleti için kendini hesaba çekmesi kişi ve toplumun yüklendiği sorumlulukların gereğidir.

Özeleştiri; insanın ayna karşısına geçip kendi nefsi ve birlikte hareket ettiği toplumla vatan ve milleti yararına insanın kendisini sorgulamasıdır.

Bir insan herhangi bir iş yaptıktan sonra onu aklın ve mantığın, doğru ve yanlışın mihenk taşına vurmalı, yaptığı işin neticesini hırs, nefret, şahsi çıkar ve düşüncelerden arınıp milleti, vatanı ve geleceği için ne kadar faydalı ve zararlı olduğunun muhasebesini yapmalıdır. İnsan kendini otokontrol edebilmeli, aynadaki gerçek yüzünü görebilmelidir. Kendi hata, eksik ve yanlışlarını görebilmesi için kendisine fırsat vermelidir.

Kendisiyle hesaplaşamayan kişi ve toplum karşıt, rakip ve düşmanlarıyla hesaplaşamaz. Kendisini düzeltemeyen başkalarını düzeltemez. Kendisi tamir etmeyen başkalarına gönül bahçesini ve kalbini açamaz.

Hak ve hakikat aynasının karşısına geçip önce kendini sorgulamalı insan. Önce kendi yakasından tutup şöyle bir sarsmalı, silkelemeli Allah için. Bunu yapmaz veya yapamaz ise benlik sarhoşu olarak sızar kalır bir tarafta. Ne kendisine, ne de başkalarına faydası olmaz. Kendine ve çevresine, vatan ve milletine zarar ve ziyan veren bir varlık haline gelir.

Ayrıca; ‘’Her kim zerre miktarı iyi işler yaparsa iyilik,  her kim de kötü işler yaparsa ceza olarak karşılığını Allah tarafından görür.’’ (Zilzale;7-8) İyi veya kötü yapılan, yaptırılan, alet ve vesile olunan -zerre miktarı da olsa- hiçbir iş karşılıksız kalmaz. İşte bunun için attığı her adımı ve aldığı her nefesi doğru mu yanlış mı diye kendini hesaba çekmeli insan.

Aldığımız her nefesin ve attığımız her adımın hesabını her nefis kendisi verecektir. Söz vermek emanet ise; emanete hıyanet etmemeli, söz namus diyorsa; namusuna sahip çıkmalı ve namussuzlukla arasına mesafeler koymalıdır Müslüman!

Emanetine ve namusuna sahip çıkacak ehliyet ve liyakat sahibi insanları yönetici olarak başına getirmeli! Emperyalizmin uşaklarına, yalancıya iftiracıya, münafık’ a inkârcıya, dinsize imansıza, ezan ve Kur’an düşmanlarına, vatan ve millet hainlerine ve onların dostlarının düşmanlıklarına karşı onurlu ve şerefli bir tavır almalı, duruş sergilemelidir.

Bunları şüphesiz önce kendime, sonra özeleştiri makamında, kendi otokritiğimizi yapmamız için herkesedir. Başkalarına söylediğimiz tavsiyeleri önce kendimiz yapmak durumundayız. Kendi nefsine, ailesine, cemiyet ve cemaatine, toplum ve milletine söz geçiremeyen insanlar önce özeleştiri ve sorgulamayı kendinden başlatmalıdır.

Özeleştiriyi en çokta başımıza seçtiğimiz cemiyet, cemaat, devlet yöneticileri ve onların emrindeki milletvekilleri, belediye başkanları, bakanlar ve idareciler de yapmalı sık sık. Milletimiz onları kendilerini yönetsin diye seçiyorlarsa onlar bu tertemiz gönül ve kalpleri hüsrana uğratmamak için gece gündüz vatan, millet ve mukaddeslerimiz için çalışmalı en kusursuz, en iyi, en verimli bir şekilde bulunduğu makamı temsil etmelidirler.

Seçildikten sonra gurur ve kibir atına binerek ayaklarını yerden kesip havalanmak, acayip şekil ve kılıklara girmek, kendilerine verilen emanetleri unutmak, bir daha milletin semtine uğramamak gibi bir gaflete ve vefasızlığa düşmemelidir.

Müslüman merdivenleri çıkarken herkese selam vermeli, herkesle kucaklaşmalı, helalleşmeli, herkese mütevazı davranmalıdır! Merdivenden aşağı inerken yine onlarla karşılaşacağını unutmamalıdır. ‘’Ben buraya kadar tırnaklarımla tırmanarak geldim’’ diye havalanıp onu omuzlarında oraya taşıyan vefalı insanları unutmak, yok saymak vefasızlığın en soytarısıdır.

Allah’ın yolu ve ölçüsünden, peygamberin çizgisi ve ahlakından sapar kötü yollara savrulur! Nefis atına biner, hizip çukuruna düşer, lider putuna tapar, çıkar ve menfaat çukuruna düşer, tutuculuktan tutuculuğa yuvarlanır.

Haktan kopuk millete tepeden bakan, hava atan caka satan, yan gelip yatan ihale ve çıkar peşinde koşan cemiyet cemaat ve toplum yöneticileri kendi yönlerini kaybettiklerinden topluma karşı siyasi aktörler çıkmaz yollara sapmamaya, ihale rüşvet çukuruna düşmemeye dikkat etmelidir. İnsan başarı ve zafere bir grup samimi, çalışkan, dürüst kadrosuyla birlikte ulaşır. Eğitilmemiş, ahlak ve edepten yoksun kadrolarla bir hareketin başarıya ulaşması mümkün değildir. “Kibirlenip de insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah; kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri aslâ sevmez.” (Lokmân, 18)

Günahkâr bir kadro, adalete, kul hakkına riayet etmeyen kibirli bir toplumla hiçbir mücadele kazanılmaz. Gurur atına binen oradan en kısa zamanda iner.

Vesselam!

Arif Altunbaş, Haber 7

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Arif Altunbaş Türkiye gibi kendi kimliği, benliği, medeniyeti ve kültüründen koparılmak istenen ülkelerde, “aydın” kavramı, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir