Hiçbir rejim, sistem ve hükümet kendini bölüp parçalayacak, yok edecek oluşumlara müsaade etmez. Demokratik bir sistem de, ‘’Özgürlük vardır, seçimle gelenler seçimle gider’’ gibi beylik sözler söyleyenlerin çoğunun baskılar ve darbeler dönemlerinde sus pus olduklarını, hatta; darbecilere övgü yağdırdıklarını biliyoruz. Bunların başında da CHP ve bu zihniyeti gelir.
Devletlerin ve milletlerin ayakta ve hayatta kalabilmesı için birlik ve beraberliğe, huzur ve sükuna, emniyete ve adalete ihtiyacı vardır. Bunları sağlamak da bir iki kişinin iki dudağı arasından çıkan ifadelerle olmaz, bilakis; herkesi bağlayan kanunlar ve anayasa denilen bir hukuk bütünü içinde devletin bu işlerle görevlendirdiği organlarla olur.
‘’Ben seçimle geldim’’ diyerek Anayasa ve hukuku çiğnemek, 40 yıldır devlete ve millete karşı savaşan ülkeyi bölmek isteyen terörist bir örgüte yardım ve yataklık yapmak, onun yan kuruluşu gibi çalışmak, militanlarını belediye kadrolarına doldurmak, belediye imkanlarını terör örgütüne aktarmak seçimle de gelse bir belediye başkanının görev ve yetkileri dahilinde değil bilakis o kişinin görevini kötüye kullanması demektir. Bu durum sadece Türkiyede değil dünyanın her ülkesinde yargılanması, sorgulanması ve suçlu bulunursa cezalandırılması gereken bir suçtur.
Şimdi bütün bunları görmezlikten ve bilmezlikten gelerek sadece hükümeti eleştirmek ve zora düşürmek için kalkıp;’’ Seçimle gelen seçimle gider’’ demek ve bu iddianın arkasında durmak samimiyetsizlik ve ihanettir. Eğer; hukukun üstünlüğü olan bir ülkede yaşıyorsanız, seçme ve seçilme hakkına göre seçilirsiniz ve kanunların belirlediği sınırlara da uymakta zorundasınız. Uymazsanız devletin yargı ve kolluk kuvvetleri devreye girer ve sizi sorgulamak, yargılamak için görevden alır. Van, Diyarbakır ve Mardin Belediye başkanlarının görevden alınması ve yerine kayyumların atanması bu kadar basit ve anlaşılır bir meseledir.
Bu üç belediye başkanının sorgulanmak için görevden alınması karşısında CHP liderinin ve sözcülerinin onların avukatı kesilmesi, ‘’seçimle gelen seçimle gider’’ diyerek Cumhurbaşkanı ve hükümete insafsızca saldırmaları CHP’ nin her zaman ki alışık olduğumuz şımarık, çirkin ve samimiyetsiz tavırlarının tekrarıdır.
‘’Erdoğan gitsin, bu hükümet yıkılsın’’ diye şimdiye kadar hem içeriden hem dışarıdan yapılan saldırılara rağmen teröre ve teröristlere karşı yapılan başarılı mücadele hem BDP, hem de CHP tarafından ne kadar engelllenmeye çalışılırsa çalışılsın başarılamayacaktır.
Cumhuriyet mitingleri sahtekarlarına, Darbecilere, 28 Şubatçılara, Ergenekonculara, Gezicilere, ezanı yuhalayanlara, eşcinsellere sahip çıkıp kucak açan, BDP ile seçim ortaklığı yapan ne idüğü belirsiz bir CHP’nin bu belediye başkanlarının görevden alınmasını hukukusuz olarak göstermeye çalışması,onun her zamanki ihanet yuvalarını koruma ve kollama politikasıdır. BDP ve PKK kadar CHP de bu vatana ve millete zararlı dış güçlerle el ele, onlardan destek alan örgütlerle birlikte kapatılmalıdır. Ne yaparsanız yapın CHP bu ülkede huzursuzluğun ve fitnenin başıdır. Bu zihniyet yaşadıkça milletimiz de huzur ve barıştan o kadar uzak kalacaktır.
CHP İttihat ve terakki artıkları olmak üzere Kominist, Faşist, Mason, Sabatayist, Ataist, cinsel sapıklar ve daha bilmem ne… tüm ihanet yuvalarının koruyucusudur. Korumadığı ve düşman olduğu şeyler ise; müslüman milletimizin dili, dini, kültürü, tarihi ve medeniyet değerleridir.
Siyaset alanını terör örgütüne pozisyon ve imkan kazandırma yolu ve aracı olarak gören ve kullanan Milletvekili, Belediye Başkanı, parti, sivil toplum örgütleri ve kim olursa olsun Truva atı haline gelmemelidir. Yoksa; devletin ve milletin imkanları bataklıkta sivrisinek avlamaya harcanır ki, sivrisinek avlanbmakla bitmez.
Şimdi, gelelim Gül ve diken meselesine!
Ey susulacak yerde susmayan, konuşulacak yerde konuşmayan, ne zaman bir fitne çıksa ona moral vermek için kendini tutamayan adam! Sizi milletvekili, bakan, başbakan ve Cumhurbaşkanı yaparak omuzlarında taşıyan bu milletin yüreğini dikenlerinizle kanatmayın! Bu millet gülleri sever ve başına taç eder ama, dikenini kendine batıranları da asla affetmez. Size mi düştü kıçıkırık üç PKK’ lı için millete Demokrasi dersi vermek?
Dava adamı davası için gerekirse, ‘’bir ölen adam’’ olur, ama; asla ‘’bir bölen adam’’ olmaz.
Arif Altunbaş, Haber 7