Siyasi düşüncelerimize kaynaklık eden İslâm kültürünü tekrar yorumladığımızda ondan çıkartacağımız yeni dersler olacaktır.
İSLÂM’DA MÜLK VE HİLAFET isimli kitabta yer alan başlıklara biraz daha dikkatlice baktığımızda TARİH FELSEFESİ AÇISINDAN ve MEDİNEYİ YENİDEN KURMAK gibi adları okuyunca sayın Prof. Dr. Şahin Uçar’ın kitabını ne zor bir isimle bize ulaştığını anlıyoruz.
Seçim sonuçlarının açıklanıp yeni sürprizler yaşadığımız bugünlerde yerli telif eserlerle siyasi düşüncemize sağlam temeller bulmamız gerektiği ne kadar da önem arz ediyor. Anadoluda yaşayan milyonlarca insanın ürettiği düşüncelerin medeniyet yarışında çok önemli yeri vardır. İslâm düşüncesinin farklı okulları olmasının hayallerimize katacağı zenginliği sizlerde düşünebiliyor musunuz?
Sayın Uçar’ın kitabının kolay okunan bir kitap olmadığını peşinen belirtmekte yarar var.
Şöyle sıkı bir kitap olsada düşünce cimnastiği yapsam diye düşünenler işte size mükemmel bir kitap. Tabi bu kitap için sizlerin sahib olması gereken şartlarınız olması lâzım. İslâm’ın önemli konularından olan Mülk, Hilafet mevzuna tarih felsefesinin yorumlarıyla yaklaşmak sizlerde de zihinsel bir şölen olacaktır. Felsefe düşünme ve hakikat sevgisidir. “Tarih hafızaya, ilim zekaya, sanat deruni ilhama, felsefe tefekküre ve tarih felsefesi ise bunları topyekun ihtiva eden terkibi düşünceye muadildir” (Sh.11) Kitapta Uçar’ın özgün ifadeleri var kitabın yazılış gayesi yazara göre “İslâm’ın manevi güçlerinin müesseseler halinde teşekkül ederken geçirdiği değişme” (Sh.7)nin tesbit edilmesidir. Özgün ifadelerden birine gelince “Modern devletler (Silâhları,
orduları ve güç politikaları) tarihe karışmadıkça, dünya istikrarlı ve barış içinde bir yer olamayacaktır” (Sh.165) bu satırlardan daha sürpriz ifadelerden biri de sayfa yüz otuz altıda bulunuyor. Kitap önsöz ve yedi bölümden oluşuyor. Hayırlı ve kolay okumalar.
İslâm’da Mülk ve Hilafet, Prof. Dr. Şahin Uçar, İz Yayıncılık, İstanbul.
VUSLAT YOLU
“Vuslat Yolu” kitabı irfan ve kültür dünyamızın ortaya koyduğu model insan örneği açısından okunulabiliecek güzel bir çalışma.
Kitabın yazarı Müeyyedüddîn el Cendî (1230-1291) Müeyyeddüddin el Cendi eserleri: Fususül-Hikem Şerhi, Mevakiu’n-Nücum Şerhi, Hulasatul İrşad ve Kirşadul Hulasa, İksir’ul Kemalat, Ezvakı Hatmeyn, Kitabül Esma, Kaza ve Kader Risalesi, Nefhatür Ruh ve Tuhfetül Fütuh olan bir müelleftir. Cendinin hocası Sadreddin Konevidir. Cendi O’nun gözetiminde yetişmiştir. “Vuslat Yolu” kitabında üç önsöz okuduğumuzda çalışmanın önemi gözümüzün önünde bir daha canlanıyor. Müellifin önsözünü hikmet nazarıyla gözden geçirirken dünün insanlarının çalışma aşk ve şevkini takdirle karşılıyorsunuz. Yalvarmalar, övgüler, kul olma bilinci ile yazılan bu eserlerin zamana direnme sırlarına sizde vakıf olabiliyorsunuz. Cendi’nin şu beyitleriyle dile getirdiği hikmetler ne kadar anlamlı:
Harflerin esrarı sende, kelamın nuru sende
Zira, sırlar kitabını kendinde bulunduran sensin
İsimlerin semâsının merkezi sendedir
Çünkü sen zatında nurların zâtlarını kuşatmışsın
Susmak durukken konuşmaya anlatmaya ne hacet
Baştan ayağa Sen O’nun güzelliğini gösteriyorsun. (Sh.36)
“Vuslat Yolu” kitabı iki kısımdan oluşuyor. Birinci kısım, Hak Teâlânın zâtının marifeti, esmaül hüsnadan bazılarının şerhi, insan-ı kâmil ve alem-i halk konularını inceliyor. İkinci kısım ise, ameller, tarikat erbabının ve tahkik sahiplerinin ahvalini inceliyor. Seyr ve sülûk’un incelikleri izah ediliyor. Sufiyane muameleler her tasavvuf yolcusunun yüz yüze geleceği
insanın iç ve dış âlamiyle ilgili tehlikeli geçitler açıklanıyor. İkinci kısımda yine, diğer tasavvuf üstadlarının değinmediği tasavvufi incelikleri ele alıyor. Kitapta değişik statüde bulunan sultan, vezir, köylü gibi insanların seyr ve Sülûk usüllerinin bulunması ilginç bir yazıyla bizleri karşılaştırıyor. Kitabın sonundaki özlü nasihat ve tavsiyeler her vakit ihtiyacımız olan hikmeti beyan ediyor. Kitabın metodu için şu bölümü dikkatinize sunuyorum, “demek oluyor ki, seyr ve sülukun ve tecridin asıl gayesi, Hak Teâlâyı bilip tanımak, eşyanın hakikatini Allah’ın ilminde nasılsa öylece bilmektir… İnsan her anında artık bu marifet, ilim ve müşahede içindedir. Her halinde de yine bu marifetle beraberdir. Şu halde her kimin vakitleri, nefesleri bu şühud ve huzura tam anlamıyla ve kemaliyle gark olmuş ise ve bununla mamur kılınmış ise, kemal ve efdaliyet ona aittir” (Sh.179)
“Vuslat Yolu” irfanı hayat biçimi haline getirmek için salih amelle çabalayanların ışığı olacaktır.
VUSLAT YOLU, Müeyyedüddin el-Cendi, (Trc. Hayreddin Yılmaz) insan yayınları, İstanbul.
Diploma Okumayı Kolaylaştırır mı?
Okuma olgusunu zihnen temellendirmeliyiz. Yükselecek irfan kulesinin sonsuz ufukları görebilmesi sağlam temelle sağlanabilir. Kendimizi hangi akli, nakli ve hissi sebeblerle okuduğumuza inandırmalı, okumayı salih amel kategorisine almalıyız.
Öncelikle bir okuma dersinden başlayalım. Okuma öncelikli ihtiyaç sıralamamıza girmiyorsa ona yer bulup hareket noktamızı tesbit edelim. Meslek edinme türünden yapılan okuma faliyetleri kültürel ve irfani boyuttaki okumalardan çok farkladır. Toplum genelinde tabii ihtiyaçların sağlanması bilgi ve beceri ister ve yapılan işlerin sözlü ya da yazılı temellerinin olması çok olağandır. Ne yazık ki meslek eğitimlerinin bir bölümünü yazılı kaynaklardan yapan binlerce insan bu tür faaliyetleri kültürel çabalara basamak yapabilme becerisini gerçekleştiremiyor ve mesleki eğitimi tamamlayıp eline diplomayı aldıktan sonra kitaplara veda ediyor. Tesbitini yaptığım bu olgunun olumlu okuma biçimine yönlendirilmesi şarttır. Bunun gerçekleştirilmesi için okumanın entellektüel bir meşguliyet olarak değil adam olmanın, insanı kâmil olmanın olmazsa olmaz şartı olarak benimsenmesi gerekir. Yüzyıllar boyu biriken kültürel mirasın bugüne uyarlanması ilk anda çok kolay görünse de bunun hayat biçimine dönüştürülmesi yoğun çabalarla sağlanabilir. Kelimelerden irfana yol açmalı bunun için de yazılı malzemenin yanında kelimelerle ifadelendirilmeyen insanlık tecrübelerinden dersler çıkartılmalıdır.
Toplum olarak kültürel ağırlık taşıyan kelime ve kavramlara hayat hakkı tanımalıyız. Ne zaman enflasyon, faiz, terör, çete, savaş, gibi sıkça kullandığımız kelimeler yerine kitap, irfan, hikmet, yazı, dergi gibi kelimeleri getirir ve hayatımızı onların ışığında yorumlarız işte o zaman medeniyet yarışında bizler de yer alabiliriz.
Said Nursi’nin Risalelerinde Kelâm-Felsefe Problemleri
Ayışığı kitapları içinden yayınlanan orjinal bir kitaptan söz etmek bu kadar uzamamalıydı. Aylar önce edindiğim kitabın değerlendirilmesi beklediğimden uzun vakitlere mal oldu.Sayın Abdülkadir Harmancı’nın “Said Nursi’nin Risalelerinde Kelâm-Felsefe Problemleri” adlı çalışması yüksek lisans tezi olarak kabul edilen bir eser. Prof. Dr. Saim Yeprem kitabın takriz bölümünde “Uzun yıllardır azımsanamayacak bir kesimin yoğun ilgi ve alakasını çeken Nur Risaleleri üzerinde, özellikle İslam Düşüncesi alanında, ilmi araştırmaların yapılması bizce bir gereklilikti. Konunun sahip bulunduğu geçmişi ve güncelliği, yapılması gereken bilimsel araştırmanın ilmi objektifliğe daha bir özen gösterilerek ne eserlerin yüceltilmesini amaçlayan bir mürid ne de eksiklik arayan bir münekkit tavrı takınılmadan gerçekleştirilmesini zorunlu kılmaktaydı” biçiminde konunun ele alınması gerektiğini belirtiyor.
Sayın Abdülkadir Harmancının kitabı büyük boy, güzel kapak tasarımı yanında geniş bir dizin’e de sahip. Kitap giriş ve yedi bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümü, müellifin hayatı, eserleri ve kendisinin eserleri hakkındaki çeşitli değerlendirmelere ayrılmıştır. Birinci bölümde bilgi teorisi, ikinci bölümde Allah-kainat-insan ilişkileri, üçüncü bölümde ilâhiyyat bahisleri, dördüncü bölümde iman-küfür konuları, beşince bölümde nübüvvet, altıncı bölümde âhiret, yedinci bölümde ise devlet yönetimi konuları işlenmiştir.
Kelam ilmi; Kur’an ve hadislerin ışığında insanların akıl, kalp ve ruhlarını aydınlatarak onları tevhid inancına, bu sayede dünya ve ahiret saadetine ulaştırma gayesi güder. Felsefe ilmi; insanı insan yapan ve bir hiç olmaktan kurtaran araştırma ruhunun, anlamlandırma, yorumlama ve değerlendirme etkinliğinin, önemli sorular sorma ve onlara ciddi olarak cevaplar arama özelliğinin, erdemli olma ve mutlu yaşama talebinin akli bir ifadesidir. Kitap bu iki ilim ışığında yeni bir İslâm düşüncesinin sergilendiği Nur Risalelelerini ele almaktadır. Üstadın eserlerinde “acz, fakr, şefkat ve tefekkür” devamlı işlenmektedir. Bu kapsamlı çabanın uzun emek mahsulü olduğunu belirtir hayırlı okumalar dilerim.
Ali Büyükçapar