Özelde; bir bir şahıslarımız, genelde;Türk milleti ve İslam alemi olarak kendimizi, neslimizi, topraklarımızı ve coğrafyamızı, din ve kültürümüzü İslam düşmanlarının istila ve işgallerinden kurtarmak için düştüğümüz yerden ayağa kalkmak, yeniden; İslami şuurla dirilmek zorundayız.
Dünyanın bütün zenginlikleri senin coğrafyanda ama; dünyanın en fakir ve en yoksul insanları senin topraklarında yaşamakta neden?!
Dün; dünyanın en güçlü devletlerini kurmuşsun ama; bugün, en adi, en alçak, en şerefsiz devletlerin baskısı karşısında kendi öz vatanında bir esir gibi başın eğik, ellerinde kelepçe, ayakların prangalar, gözün kulağın ve ağzın bağlı bir durumda.
Fikirde, düşüncende eylem ve söylemde, hayat tarzında, eşyaya ve dünyaya bakışında asırlardır savaştığın düşmanına benzemiş bir mankurt gibisin! Allah’ın cc dışında, önünde secde etmediğin bir put yok. Müslümanım diyorsun ama; yahudiye, Hıristiyana, Putpereste, ataiste benziyor, ona hizmet ediyorsun her hal ve hareketinle…
Bütün fikir ve düşünce kaynakların, kanalların işgal altında, bütün eğitim alanların düşmanlarının kontrol ve denetiminde. İslamdan başka her şey var Allah’ın nazargahı olan kalbinde. Ne işe yarar bu kalbin, bu vicdanın, bu erdemin… Allah’a giden yolda pusula olamıyorsa sana?
Akılsız gönül, gönülsüz akıl Müslümanları sadece kendi özünden ve değerlerinden koparmış ve uzaklaştırmıştır. Yaşayan ölüler gibi duygusuz, hissiz bir hayat sürüyorsan eğer; nerede kaldı inandığın değerler, kulluğun, Müslümanlığın senin !
Yahudiden fazla Yahudi’ye, Hıristiyandan çok Hıristiyan’a, ataistten öte ataist’e benzediğin veya benzemeye çalıştığın için Allah’a, Peygambere, Kurana ve Sünnete, kısaca; kendi özüne ve değerlerine sırt çevirdiğin için; ne ailen, ne akraban, ne vatanın, ne de ümmet ve insanlık içinde bir itibarın ve saygınlığın kalmadı. Peygamberinin haber verdiği kertenkele durumuna düştün; ’’Birgün Müslümanlar Yahudileri ve Hıristiyanları taklit etmekte öyle ileri gidecekler ki, onlar kertenkele deliğine girse; Müslümanlar da bunda bir hayır ve hikmet vardır diye aynen Yahudi ve Hıristiyanları taklit edecek, o kertenkele deliğine girecekler.’’ İşte o gün, bugündür.
Avrupa önlerinde Haçlıları trim trim titreten Osmanlı çocuklarının; ‘’Biz Osmanlı İslam medeniyetinden değil, Hıristiyan Avrupa medeniyetindeniz’’ diye, bizi de içinize alın deyip 60 yıl kapılarında el açıp yalvardığımız gün bugündür.
ABD’ ye, NATO’ya, Avrupa Birliğine merhametli ve dost, kendi insanımıza zalim ve yabancı gibi davrandığımız gün bugündür. Yabancıları kardeş ve dost olarak gördüğümüz, kardeş ve dostlarımıza yabancı gibi davrandığımız gün bugündür.
Düştüğün yerden kalkmak istiyorsan kardeşim !Kaybettiğin değerleri düştüğün yerde arayacaksın sana ait olmayan masal ülkelerinde değil.
Neden ve niçin düştüğünü, seni kimler düşürdüğünü, aynı hataya düşmemek için dostunun düşmanının kimler olduğunu bilerek, her türlü tedbirlerini kuşanarak, silahlarını bileyerek düştüğün yerden kalkmak zorundasın kardeşim!..
Unutma! Uçurumlardan düşenin bir parçası bulunur ama; bir kere kalpten, gönülden ve gözden düşersen toz duman olur gidersin! Gözden, gönülden ve kalpten düşmek intahar etmekten daha beterdir. Bir Müslüman olarak Allah’ın nazargahı olan kalpten ve gönülden düşmemeye bak! Vahyin dalına tutunmayı, düştüğün ve yine ayağa kalkacağın yer olarak bil ve sakın bu noktayı unutma!
Ağlamaktan, dövünmekten, suçlu ve suç ortağı aramaktan bir medet umma! Ayağa kalkmak için düştüğün yere bakacak, kendi ayaklarının üstüne basacaksın ! Her insan kendi ayakları üzerinde durur, yürür ve hedefine ulaşır başkalarının ayaklarıyla değil.
‘’Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.
Her damlası bir zafer müjdecisi
Bir posta eri gibi
Yağmur yüzümüze değince
Çıkacağız yola.
Çıkacağız yola
Hesap günü gelince
Yağmur yüzümüze değince
Güneş bir mızrak boyu yükselince.’’ (Erdem Beyazıt, Diriliş Saati)
Arif Altunbaş, Haber 7, den alıntı.