… Bize şunu gösterdi ki;
1- 6’lı Masa diye bir şey yok.. kavga Akşener+İmamoğlu cephesi ile Kılıçdaroğlu+Kaftancıoğlu cephesi arasında geçiyor.
Masanın erkek başrol oyuncusu Kılıçdaroğlu
Kadın başrol oyuncusu ise Akşener’dir. Diğerleri figüran… Onların ne düşündüğü başrollerin umurunda değil. Onlar da seçime kadar masada bulunmanın şükrünü eda ediyorlar.
Çünkü
Onlar da biliyor ki, seçimden sonra hiçbir ağırlıkları olmayacak.
2- Hal böyle olunca,
Akşener
Mansur Yavaş’ı gösterip İmamoğlu’na razı etmek istiyor.
– Nasıl ve kime karşı razı edecek?
– Kılıçdaroğlu’na karşı veriyor bu mücadeleyi. Kendince İmamoğlu’nun seçilme şansını Kılıçdaroğlu’na göre daha yüksek görüyor
Ama
Kılıçdaroğlu bunu kabullenmiyor. O da M. Yavaş’ı öne sürdü. Bu sefer HDP tavır koydu. “Kesinlikle olmaz!..” dedi. HDP kesin tavır koyunca Akşener’in eli güçlendi
Çünkü HDP’siz seçim kazanılmayacağını ikisi de biliyor.
HDP İmamoğlu’na “hayır olmaz!..” demiyor. Böylece ibre Akşener’in istediği adaya yani İmamoğlu’na döndü. Mahkeme kararı açıklanınca Akşener’in eli ikinci kere güçlendi.
Dikkat edilirse Akşener mahkeme kararından sonra koşarak belediyeye gitti
Ve
İmamoğlu’na öyle bir sarıldı ki, üzüntüden çok.. bir tebrik sarılması olduğu görülmektedir.
3- Gelelim mahkûmiyet kararına:
Karar açıklandıktan sonra bizim arkadaşlar arasında bir telaş bir telaş hayret ettim. TV’lerin tartışma programlarına baktım orada da aynı şey… Neymiş efendim.. İmamoğlu’na verilen bu mahkumiyet kararı onu mağdur gösterecekmiş.. de halkımız mağdurun yanında olduğu için onu cumhurbaşkanı seçecekmiş.
Bu iddia derin milletimizi tanımamak.. aklıyla alay etmektir.
Neden?
a- Bir koyundan iki post çıkmaz. Yanılma bir kere olur.
İstanbul halkı 2019’da İmamoğlu’nu tanımıyordu.. görünüşüne aldandı. Geçmişi hakkında da fazla bir bilgisi yoktu. Onu genç, çalışkan, becerikli Süpermen gibi bir şey sanıyordu.
Ayrıca
Halkın kahir ekseriyetine göre İmamoğlu seçimi kazanmış
Ve bu hakkı AKP tarafından elinden alınmış.. yani mağdur edildiğine inanıyordu.
Bu mağduriyet edebiyatı o gün için tuttu.
O kısa süre içinde
Akparti de kendini anlatma fırsatını bulamadı.
Yani
Seçimin yenilenmesini istemediklerini.. sandıkların yeniden sayılması talebinde bulunduklarını halka anlatma fırsatını bulamadı. (Süre kısaydı, şimdi ise seçime daha 6 ay var)
Nitekim
Oyların %10 civarı sayıldığında İmamoğlu’nun 28 bin küsur olan oy farkı 14 binin altına düşmüştü.
O sırada
Kaftancıoğlu siyah bir VIP Mercedes’le seçim kuruluna adeta baskın yaparak seçimin yenilenmesini temin etti. Akparti seçimin yenilenmesini hiçbir zaman istemedi ama bunu da halka anlatamadı.
Amerika’dan
Sevk ve idare edilen sosyal medya
Çok iyi performans göstererek İmamoğlu’nun mağduriyetine halkı inandırdı ve bilinen netice hasıl oldu.
Peki, aynı şey şimdi mümkün mü?
b- Değil!
Çünkü İmamoğlu’nun arkasında koskoca 3.5 yıllık bir İBB başkanlığı var. İnsanlar onun nasıl bir başkanlık yaptığını gördü.
Bu süre içinde dişe dokunur tek bir icraatı olmadığı gibi.. saat gibi tıkır tıkır işleyen İBB’yi sevk ve idare bile edemediğini gördü. İşleri eline yüzüne bulaştırmış vaziyette. İnsanlar her gün yollarda perişan homurdanıp duruyor. Bu insanlar mı İmamoğlu’nun mağduriyetine inanıp oy verecek?
c- Ayrıca
Verilen mahkumiyet kararı
Destansı bir şiir okunduğu için değil
YSK’ya yapılan bir hakaret sonucunda verilmiştir. Hukukçular bunun cezai bir suç olmadığını söylüyor. Öyle veya böyle bizi ilgilendirmez.
Hakimler hakaret olarak görmüş gereğini de yapmışlar. İtiraz yolu var. İşin Akparti ile yakından uzaktan alakası yok. Tam aksine zararı olacağını düşünenler var.(Ben öyle düşünmediğimi ifade ettim)
d- Netice-i kelam;
Bu davadan ve sahtekârca mağduriyet edebiyatından cumhurbaşkanı çıkmaz. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar… Aldanma bir kere oldu ve bitti.
e- Bu arada Türkiye Yüzyılı başladı ve İnsansız uçağımız KIZILELMA havalandı. . Bundan asla dönüş olmayacak.. Asla!
Biiznillah…