Cuma , 27 Haziran 2025
Son Dakika Haberler
Vahşet Medeniyeti

Vahşet Medeniyeti

Batı medeniyeti temelinden çatısına kadar insanlık değerlerini çiğneyen, ahlaki ve insanı ölçülere değer vermeyen bir vahşet medeniyetidir.

Amerika’ nın işgali, oradaki yerli halkların soykırıma uğratılması, sayısız katliamlar ve yerli medeniyetlerin yıkılıp tahrip edilmesi, yağmalanmasıyla başlayan barbarlık, o günden bu güne hız kesmeden devam ediyor.

Hıristiyan batı dünyasının yüzkarası olarak tarihe geçen bu vahşet, bugün de dünyanın birçok coğrafyasında medeni denilen bu vahşi medeniyetin barbarlığı olarak sürüyor.

Keşiflerle başlayan bu acımasız saldırgan işgaller, sömürüler, hırsızlıklar, soygunlar ve modern eşkıyalıklar sömürgeci batı devletlerinin sicilinde birer milli kahramanlık destanı olarak kuşaktan kuşaklara okutulup anlatılıyor.

Yani yeni yetişen nesiller aynen barbar dedeleri ve babalarının yolunda geleceğe böyle hazırlanıyor. Nerede ve hangi zaman biriminde olursa olsun, insan nasıl yetiştirilirse öyle davranır ve hareket eder doğal olarak.

Bugün ABD ve İsrail faşizminin İslam ülkelerinde döktüğü kanlar, yaptığı işgaller, eşkıyalıklar, haksız yere çıkardıkları savaşlar ve katliamların batı dünyasında normal bir hadise gibi karşılanması bu medeniyetin gerçek yüzünü en iyi bir şekilde tarif ediyor.

İsrail gibi faşist saldırgan bir devletin batı dünyasınca desteklenip ödüllendirilmesi, mazlumların cezalandırılıp yok edilmesi, hak ve hukuklarının çiğnenmesi bu vahşet medeniyetinin adalet anlayışı ve insanlığa bakışını anlatmaya yeter ve artar bile.

Medeniyetin beşiği denilen İngiltere, Fransa ve Amerika gibi gelişmiş batılı ülkeleri dünyanın en zengin ve en güçlü ülkeleri olarak şampiyonlar listesinin en başında yer alıyor. Aynı zamanda adaletsizlik, hukuksuzluk, ahlaksızlık, kan dökme, savaş çıkarma, katliam, sömürü ve işgalci ülkelerinde başını çeken bu haydut devletler bu konudaki şampiyonluğu da kimselere kaptırmıyorlar.

Dünyanın en medeni ülkeleri aynı zamanda, dünyanın en barbar ve vahşi ülkeleridir. Hak, hukuk, adalet ve insani değerler sadece bu seçkin insanlar söz konusu olunca vardır. Geri kalan insanlık onların modern köleleri, esir ve hizmetçileridir.

Bu vahşi adalet, asırlar ve nesiller boyu süregelen gayri insanı ve ahlaki bir anlayışın ürünü olan köle tüccarları batılı emperyalistlerin karakteridir. Bugün de bunların insana, dünyaya ve eşyaya bakışları bu barbar anlayıştan kaynaklanan bir zulüm olarak devam ediyor.

Batı medeniyeti bu vahşi sömürü ve zulüm düzenini antik Roma ve Yunan hukuku temelleri üzerinde inşa ettiği seküler demokrasi ve laiklik adına hukukileştirerek sömürüyor. Modern barbar bati medeniyeti bu ülkeleri çağdaş sömürge anlayışlarına göre dizayn edip, kurumsallaştırıp kendilerine bağlayarak modern Kolonyalizmi Siyonizm ve Kapitalizm, Yahudi ve Haçlı ittifakı olarak sürdürüyor.

Başını ABD’ nin ve Siyonist derin dünya devletin BM, NATO, İMF, Uluslararası hukuk, Lahey Adalet divanı vs. kurum ve kuruluşlarla sömürge imparatorluklarını garanti altına almış durumdalar.

Onlara göre; onların katilleri, canileri, barbarları, vahşileri, haydut ve eşkıyaları demokrasi kahramanları, bizim özgürlük ve bağımsızlık savaşçılarımız ve mazlum milletler insanlık düşmanı, öldürülmesi ve yok edilmesi gereken medeniyetten nasibini almamış adi ve vahşi kalabalıklardır.

Batı referanslı sistemlerin en büyük yanılgısı; din düşmanı diploma alan cahilleri aydın, modern ve çağdaş insan sanması ve onlardan gelecek adına iyi bir şeyler beklemesidir.

İslam’dan kopuk Arap ve Türk kültürünü İslam saymak gibi, batı kültür ve uygarlığını medeniyet sanmak aynı hataya düşmektir. Dini, ahlakı, hukuk ve adaleti sömürü aracı olarak kullanan bir anlayış medeniyet değil, (vahşilik ve alçaklıktır) deniyettir.

Batı Medeniyeti barbar bir vahşet medeniyeti, İslam ise; bir merhamet ve şefkat medeniyetidir.

Yorum yap

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Adalet Mülkün Temelidir

Adalet Mülkün Temelidir

Özgür ve bağımsız bir ülkede hukuk, dünyanın her neresinde olursa olsun, bireyler ve yönetimler üzerinde mutlak …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir