Bir ülkede toplumsal huzurun, barış ve güven ortamının sağlanması için siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, güvenlik, ahlak ve aile yapısının korunması gerekmektedir. Her bireyin kendini güvende hissettiği bir sistem oluşturulması gerekir.
1. Ekonomik Güvence ve Şeffaflık
Vergilerin doğru ve adil şekilde kullanıldığı, şeffaf bir denetim mekanizmasının bulunduğu güvence altına alınmalıdır.
Ekonomik istikrarın sağlanması için uzman ekonomistler görevlendirilmeli, farklı görüşlerden uzmanlardan etkin biçimde yararlanılmalıdır.
Üretim, dağıtım, pazarlama ve tüketim süreçleri, fiyat kontrolü sağlanarak yönetilmeli; üreticiler mağdur edilmemelidir.
Devlet yönetimi tasarruf odaklı kurallar koymalı ve israfın önüne geçmelidir. Kamu harcamalarında lüks tüketim minimum seviyeye indirilmelidir.
2. Kamu Yönetiminde Denge ve Sadeleşme
Kamu çalışanları, pozisyonlarına bakılmaksızın yalnızca bir maaş almalıdır; birden fazla maaş uygulaması kaldırılmalıdır.
Kamuda gereksiz harcamalar azaltılmalı, makam araçları, kiralık hizmetler ve özel eğlence mekânlarına sınırlamalar getirilmelidir.
3. Dış Ticaret Politikası ve Göç Yönetimi
İthalat, yalnızca zorunlu ihtiyaçlarla sınırlandırılmalı ve gereksiz tüketim kalemleri azaltılarak dış ticaret dengesi korunmalıdır.
Ülkeye faydalı olacak bilim insanları, teknik uzmanlar ve sanatçılar teşvik edilmeli, ancak yasa dışı göç kontrol altına alınarak sınır politikaları titizlikle yürütülmelidir.
Niteliksiz ve kontrolsüz göçlerin toplum düzenini bozabileceği göz önünde bulundurularak etkili göç politikaları oluşturulmalıdır.
4. Adalet, Hakkaniyet ve Enflasyonla Mücadele
Devlet, piyasada denetim sağlamalı, keyfi uygulamalar ve aşırı fiyat artışı önlenmelidir.
Toplumda adalet ve helal-haram bilinci oluşturularak haksız kazanç, rüşvet, hırsızlık ve spekülasyonlara karşı caydırıcı ve etkin kurallar uygulanmalıdır.
5. İslam Ahlakı ve Toplumsal Değerler
Müslüman bir toplumda İslam ahlakının korunması, bireylerin dürüst, adaletli ve topluma faydalı insanlar olarak yetişmesi hayati önem arzetmektedir.
İslam topluluklarının huzursuzluklarının, İslam’ın emir ve yasaklarından uzaklaşmaktan kaynaklandığı görülmeli, bu eksiklik mutlaka eğitim çağı çocuklarına ders ve pratik hayatta kazandırılmalıdır.
İslam, barış ve adaletin temel taşıdır; sağlıklı bir toplum yapısının oluşturulması için bireylerin ahlaki değerlerle yetişmesi gereklidir. Ahlak ve adaletten kopuk bir toplumda huzur ve barış aramak ekilmeyen topraktan ürün beklemek gibidir.
Toplumsal yozlaşma ve yabancılaşmanın önlenmesi, İslami eğitim, öğretim ve kültürel değerlerin yeniden insanımıza kazandırılmasıyla mümkündür.
Hıristiyan ve Yahudi ahlak ve kültürüyle yetiştirilen bir fert ve toplumdan İslami bir davranış ve hareket beklenemez.
Ülkemizdeki hukuki ve ahlaki tüm problem ve sorunların kaynağı İslam düşmanı batıcı seküler laik düzendir. Bu sistem körü körüne inat ve ısrarla sürdürüldüğü müddetçe; Türkiye’ de barış ve huzur beklemek boşuna bir bekleyiştir.
Tarihi geçmiş ve kokuşmuş bir sistemde ahlaklı, sağlıklı ve insani değerlere sahip bir birey ve toplum yetiştiremez. Halkının değerlerine karşı ve düşman olan bir düzen huzur ve barış getirmesi beklenemez.
Ülkemizin güven ve emniyeti, barış ve huzuru, kardeşlik ve dayanışması için milli ve yerli değerlerimizle barışık inşa edilecek yeni bir anayasa ve sisteme ihtiyacı vardır. Bu Türkiye’ de yaşayan herkesin olmazsa olmazıdır.