SİYASETTE BİZİM NE İŞİMİZ VAR? 

Biz ve hiç bir arkadaşımız bu yaşımıza kadar siyaseti bir geçim aracı olarak asla görmedik. Aksine siyaset bir hizmet ve sorumluluk alanı olarak gördük. 

Hani Süleyman Nazif için derler: Rahmetli İttihat Terakki vekili imiş ve ona demişler ki “Sen gibi bir adamın bu it çakal arasında ne işi var? ” 

Demiş ki… Vatana hizmet için başka çare mi var? 

Yani biz esasen siyaseti sevmeyiz ve çok da inanmış değiliz ama vatana ve millete hizmet için en kısa ve etkili yol da siyaset… Yoksa Erbakan hocamızın da ne işi olsaydı ki siyasetle. 

Siyaset dışında kaldığınızda   neticede başka siyasetçilerin yönetiminde olursunuz. 

Nitekim mesela siyaset gücü olmasaydı, bugün Türkiye’nin savunma sanayii gücü başarısı dlye bir başarı asla mümkün değildi. 

Neden mümkün olmazdı derseniz İBB başkani olduğu ilk gün itibariyle Selçuk Bayraktar ile İBB arasındaki protokolü iptal eden bir kişinin siyaset gücünün en tepesinde olduğu bir Türkiye’de Selçuk Bayraktar ne yapabilirdi ki… Ne yaparsa yapsın Türk ordusuna tek bir  kalem ürün bile satabilir miydi? 

Satamazdı. Zira ne Türkiye bugünkü Türkiye olurdu ne Türk ordusu bugünkü Türk ordusu olurdu. 

Seksen yıldır ne idiysek şimdi de aynısını olurduk. 

Her gün medyadan Amerikan yardımının bu sene bize ne kadar  Yunanistan’a ne kadar ve İsrail’e ne kadar olduğu üzerinden Türkiye haberleri dinler Türkiye yorumları yapardık. 

Ellili yıllardan beri hep öyle idik. 

Türkiye tarım ülkesi idi ama mesela benım ilkokul okuduğum yıllarda sabahleyin okulda Amerikan ysğı ve ekmeği ile kahvaltı ederdik. O günlerde İngiltere tilki, Rusya domuz ve Amerika kardeş idi. 

“Bir iki üçler. Yaşasın Türkler, dört beş altı Almanya battı. Yedi sekiz dokuz Rusya domuz. On onbir on iki İngiltere tilki. On üç on dört on beş Amerika kardeş. ” 

Oyunlarda söylediğimiz şarkı böyle idi. 

Eğer, Erbakan ve sonra da bizim nesil… Erbakan önderliğinde  siyaset içine girmese idik… Türkiye işte böyle devam edecek ve bize söyletilen o şarkı belki kelimeleri yine aynı ve fakat belki bestesi değişecek ve düzen aynı şekilde devam edecekti. 

Biz… Evet.. Siyaseti bir hizmet ve sorumluluk alanı olarak gördük. 

Bunu kendi adıma demiyorum. Çünkü ben siyasetçi olmadım hiç. Ama arkadaşlarım ve neslimiz adına söylüyorum. 

Lakin… Türkiye’de bilhassa kendilerini devletin kurucusu diye kodlamış bir kesim, siyaseti halkın sırtından geçinmek diye görüyor ve buna da halkçılık diyorlar. 

Bizim nesil içinde de onlar gibi olanlar yok mu? 

Elbette vardır. Olmaması lazım ama elbette vardir. 

Öteki kesim içinde de “bizim gibi” Olanlar yok mudur? 

Elbette vardır. Olması da lâzım. Lazım da değil… Elbette vardır. 

Bizim içimizde onlar gibi ve onların içinde biz gibi ne kadar vardır? 

Ortalama diyeyim:

Bizde onlar gibi ne kadar varsa onlarda da biz gibi ancak o kadar vardır. 

Allah onlara kolaylık versin ve Allâh onları içinde bulundukları mahallenin hakimleri eylesin. 

Bizim içimizde onlar gibi olanlar da ya defolup gitsinler ya kahrolsun yok olsunlar. 

Diyeyim.

Aydın Aydın