Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
Oruç Dokunursa Oruç Olur

Oruç Dokunursa Oruç Olur

Mübarek Ramazan ayının son on gününe doğru yol alıyoruz. Sayılı günler de geldi ve geçiyor. Ramazan öncesi muhabbetlerin ana konusunu: “Bu sıcaklarda nasıl oruç tutacağız?” kaygıları oluşturuyordu. Rabbimiz kolaylığını veriyor. En ağır işlerde çalışanlarımız bile Rablerine olan teslimiyetlerinin gereği olarak yapamam, edemem, tutamam demedi, oruç ibadetine devam etti. Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz misali oruca niyet olmayınca bahanelere sarılmak kolay oluyor.

Ramazan ayının ilk günlerinin konusunu ise oruç dokundu mu, dokunmadı mı soruları oluşturuyordu. Hiç etkilenmedim, bana dokunmadı ifadeleri kullandığımız ve duyduğumuzdur. İnsanımızın oruç bana hiç dokunmadı diye kastettiği elbette sağlık açısından olanıydı. İlk birkaç gün başım ağrıdı, sonradan alıştım, hiçbir sorun yaşamadım diyenimiz de oldu. Bütün bunlar insani olan serzenişlerdi ve gayet de normaldir.

Gerçekte oruç bize dokunmadı mı? Dokunmadıysa zaten oruç olmazdı, ille de dokunması gerekiyordu. Bizi takvaya erdirecek oruç bize dokunacak oruçtu. Dokunmayan, etkilemeyen bir orucun bizi ulaştıracağı yegâne yer sadece iftar sofrası olurdu ki bu asla Rabbimizin muradı değildi. Rabbimizin muradı ise orucun bize dokunmasıydı: “Ey iman edenler! Oruç tıpkı sizden öncekilere olduğu gibi size de yazıldı; belki bu sayede takvaya erersiniz.” 2/Bakara, 183) Manevi anlamda yücelme, yükselme, sorumluluğu kuşanma ve gereğini yapma ancak dokunacak bir oruçla mümkündür.

Oruç ibadeti hassasiyeti olan insanlara değer üstüne değer katacaktı. Hassasiyeti olmayan insanların dahi tasavvurlarına yön veriyor, kısmi de olsa onlarda da bir takım değişikliklere yol açabiliyordu. Bunun dışındakilerin sorunu ise başka bir şeydir. Onlara da hidayetle buluşmaları için dua etmek gerekmektedir

Oruç dokunursa ne olur? En başta kendisini hakkıyla tutanı oruç da hakkıyla tutar, bırakmaz ve terk etmez. Neye bırakmaz ve terk etmez? Yanlışa, çirkinliği, kötülüğe ve fahşaya bırakmaz ve terk etmez. Oruç konuşur, konuşturur ve kendisini dinlettirir. Oruç kendisini tutanda dile gelir ve kendisini hakkıyla tutanı söze şöyle başlatır: “Ben oruçluyum.”Ben oruçluyum ifadesi sahibine neler yaptırmaz ki? Yalan söyletmez, malayani konuşturmaz, harama baktırmaz, haramı dinlettirmez, kötülüğe, çirkinliğe, fahşaya götürmez, göndermez. Nefis bunlara meyledecek olsa oruç hemen imdada yetişir; önce diline dokunur ve :“Ben oruçluyum.” dedirtir. Orucun bu ifadeyi kullandırdığı insan, orucun kendisine dokunduğu insandır ve bu sayede takvaya erecektir. Oruç dokununca gözler açılır, kulaklar pür dikkat kesilir, gönül his limitini artırır. İhtiyaç sahibi kardeşlerini görürsün, acılarını, ıstıraplarını duyar ve hissedersin. Seni harekete geçirir. Adını, sanını ve nerede yaşadığını bilmediğin kardeşlerin için harekete geçersin, istemesen de geçersin. Çünkü oruç sana dokunmuş ve onların varlığından haberdar ettirmiştir. Ben duymadım, görmedim, anlamadım, hissetmedim demek gibi bir mazeretin olmaz. Dokunan oruç tüm mazeretlere yapılmış bir darbedir, mağduru ise şeytan ve dostlarıdır. Özünde her insan şeytan ve dostlarına darbe yapmak ister. Öncelikli olarak bu darbenin yolu dokunacak bir orucu kuşanmakla mümkündür. Bireysel dokunma toplumsal dokunmaya dönüştürüldüğü takdirde huzur ve güven ortamı sağlanmış olacaktır. Bu ortam sadece oruç tutanları değil, oruca yan bakanları da kuşatacak, onlara da tanımadıkları, bilmedikleri ve hissetmedikleri bir güzelliği yaşatacaktır. Dokunan oruçlarımız makbul olsun.

 

Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir