Irak’ın ve Suriye’nin işgal edilmemiş bir karış toprağı kalmadı. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta terörist avlamasına Amerikan kuklası Irak yöneticileri ‘’Türkiye topraklarımızı işgal ediyor” diye bizi dünyaya şikâyet edip duruyor. Ama zalim ve ırz namus düşmanı işgalci Amerikalılardan şikayetçi olan üst düzey Irak yöneticisi hemen hemen yok gibi. Bu atanmış yöneticilerin Türkiye’ye karşı olan tavrı işgal ordularının şeref ve namusuna tecavüz etmesine ses çıkarmayan bir fahişenin ”namusuma el sürdürtmem” diye artistlik yapmasına benziyor.
Amerika Irak’ı ve Suriye’yi işgal edip milyonlarca masum insanı öldürürken, bu halkların ırz ve namuslarına tecavüz ederken, topraklarını kan gölüne çevirirken susan bu adi kuklalar Türkiye teröristlerin peşine düşünce onlar da namus ve şereflerini hatırlamaya başlıyorlar.
Ebu Garip ve Guantanoma hapishanelerinde işkenceden öldürülen, ırz ve namuslarına tecavüz edilen masum Iraklı kadınların, çocukların çığlıklarını duymayan bu alçakların konu Türkiye ve Türk ordusu olunca nedense hemen namus ve şeref duyguları kabarıyor. Amerikan askerleri Irak’ı işgal edip Bağdada girerken onlara çiçek veren, sevinçten onları alkışlayan Iraklılar Amerika, İngiliz ve 52 batılı ülkenin 35 bin askerleri Irak’ta işgali sürdürürken batılılara değil de vatanının ve milletini teröristlerden koruyan askerlerimize işgalci demeleri hiçte şaşmamak gerekiyor.
Askerlerimiz yabancı askerler gibi işgal ettikleri yerlerde yerli halkın ırz ve namusuna tecavüz etmedikleri için düşman olarak görülmesi ne kadar ibret verici ve manidar değil mi? Irak işgal edilip baştanbaşa çiğnenirken ses çıkarmayan bazı fahişeler, bugün; ”elletmem” diye kibrinden ve havasından yanına yaklaşılmıyor.
PKK, Amerika ve batılı yabancı ülkeler, İran ve İran’ın paralı teröristleri de dâhil Irak’ın ırzına geçmeyen kimse kalmadı. Irak’ı parçalayıp delik deşik edip eleğe benzetmişler, kuklalar hala ‘’Namusuma dokundurtmam’’ havalarında rol kesmeye devam ediyor.
Kuzey Irak, Suriye ve Libya Müslüman olarak bizim kardeşlerimizin yurdudur. Kardeşlerimizin yurdu bizim de yurdumuz sayılır, onların namus ve şerefleri Müslüman kardeşleri olarak bizim de namus ve şerefimizdir. Biz bunun için Türkiye olarak oradayız. Onlar emniyet ve huzur içinde oluncaya kadar da orada olmaya da devam edeceğiz.
Ermeniler Karabağ’ı işgal ederken sus pus olan ve hatta; Ermenilere her türlü destek ve yardım yapan Avrupa, Rusya, Amerika ve İran ile İsrail’in Arap kolonisi kukla devletler Azerbaycan ordusu Ermeni Birliklerini darmadağın edince telaşa kapılıp panik içinde her iki tarafa da itidal tavsiye etmeye başladılar. Azerbaycanlı kardeşlerimiz işgalci Ermenileri topraklarından çıkarmak için, Ermeniler ise; yeni Azeri toprağı işgal etmek için savaşıyor. Her ikisini de itidal çağrısında bulunmak hangi dinin, siyasetin, mantığın, diplomasinin, hak ve hukukun kitabında ve ahlakında var? Zalimle mazlumu, işgalci ile vatanlarını savunanları bir tutmak ancak, emperyalist ahlaksız ve karaktersizlerin karakteridir.
Rusya, Fransa ve Amerika’nın 30 yıldır ortaklaşa sürdürdükleri AGİK toplantıları bağlamında her üç devlette adeta Karabağ sorununa bir çözüm bulmamak için yıllarca bir araya gelip Azerbaycan’ı oyalayıp durdular, Ermenistan’ı ise; şımarttıkça şımarttılar.
Otuz yıldır Karabağ meselesini görmezlikten gelen, kendilerine süper güç diyen kuklacılar bugün; Ermenistan’ın Azeri orduları karşısında düştüğü sefil durumu görünce; hep bir ağızdan ‘’Bremen Mızıkacıları’’ gibi ‘’Ateş kes ve Barış’’ çığlıları atmaya başladılar. Bu sesler Azerbaycan’ı barışa, Karabağ’ı kurtuluşa değil, yeni bir işgal ve oyalamaya davet ediyor. Ne pahasına olursa olsun Azeri toprakları geri alınıncaya, işgalci Ermenistan Karabağ topraklarını terk edinceye kadar bu haklı mücadele sürdürülmelidir.
Tarih bize öğretmiştir ki; askeri, siyasi, ekonomik ve diplomatik olarak her konuda ve alanda güçlü değilseniz en haklı meselelerinizde bile emperyalist orduları nazarında hep haksız ve suçlusunuzdur. Düşmanlarınızın merhamet ve insafına sığınır kendi gücünüze ve kuvvetinize dayanmazsanız namertlere karşı dik duramaz, onların karşısında hep el pençe dilenen zavallı yaratıklar olmaktan kurtulamazsınız. Düşmanlarınıza güvenir, dayanır ve inanırsanız asla kölelik zincirleri ve prangalarınızı kıramazsınız.
Her alanda ve konuda özgürlük ve bağımsızlığa giden yol kendi inanç ve imanınızın, kendi bilek gücü ve yüreğinizin, cesaret ve asaletinizin sizi çağırdığı yoldur. Sadece kuklalara nişan alırsan sivri sinek avlar dururusun! Sen bataklığı kurutmaya bak!
Müslüman! Sana komşu, müttefik ve dost görünen kuklacıları iyi tanı! Kuklacılara nişan al ki; düşmanını tam 12’ den vurup bataklığı kurutasın.
Arif Altunbaş,