Arif Altunbaş
Yaptıklarının ne anlama geldiği ve neye mal olacağını bile hesap etmekten aciz acemi çaylakların dolduruşa geldiği/getirildiğini, çok tehlikeli bir oyunun figüranlığında kullanıldıklarını farz edelim. Empati, tolerans, hoş görü de… Nereye kadar?
Yıllarca Amerika, batı bloku ve yabancılara kuklalık yapmış Kemalist darbecilerin izlerini süren azınlığın milli ve yerli çoğunluk üzerinde baskı, terör ve hâkimiyet kurması için darbe üstüne darbe yapanların şimdi de genç fidanları kullandıklarını görmezlikten mi gelelim?
Batı medeniyet ve kültürüne yüzünü, kendi medeniyet ve değerlerine sırtını dönmüş defolu döneklerin ürünlerini sütten çıkmış ak kaşık mı sayalım? Esas suçlular bu gençleri bu hale getirenler, eğitim, müfredat programı ve bunlara ayrıcalık tanıyanlardır.
Binyıldır Peygamber ocağı olarak bilinen, sevilen ve millet olarak bağrımıza bastığımız ordumuzu, askerimizi Mehmetçik olarak adlandırılan tarih, gelenek ve kültürümüzü onlara öğretmeyen bir avuç şımarık batı kuklası darbe heveslilerinin bu işte hiç mi suçu yok?
Ortada fol yok yumurta yokken -bütün dünyanın gözü önünde- sanki ordumuzun içinde bir çatlak ve sorun varmış gibi bir grubun kılıç çekip slogan atması, izinsiz gösteri yapması anlamına gelmiyor mu? Bu çiçeği burnunda subayları bu duruma getirerek kullanan ve kışkırtanlar ordu mensubu devlet memuru değil mi? Onların kanunlara ve yönetmeliklere uymama gibi bir ayrıcalığı ve dokunulmazlığı mı var?
Milli ve yerli duruşu ve anlayışı çok açık ve net olarak bilinen ordumuzun Başkomutanı Cumhurbaşkanımıza karşı kılıç çekip slogan atan bu acemi subaylar bir ayaklanma ve darbenin ayak sesleri ve erken öten horozları mı?
Bir grup subayın ’’Mustafa Kemalin askerleriyiz’’ diye slogan atma özgürlüğü varsa, bin yılı aşkın zamandır Müslüman olan milletimizin çocuklarının, bin yıllık İslami bir gelenek, görenek ve ahlak üzerine inşa edilen şanlı ordumuzun subaylarının ‘’ALLAHU EKBER’’ diye hep birlikte tekbir getirmeleri en tabi haklarıdır? Bu ordumuzun bin yıllık kullandığı slogandır. Allahu Ekber denilince laiklik elden gidiyor da, Mustafa Kemali kalkan olarak kullanan darbe sevici ve heveslilerin dokunulmazlığı nereden geliyor?
İslam’a, İslami değerlere, Müslümanlara, onların kurumlarına saldırıp düşmanlık edenler bu vatanı ve ülkeyi Afganistan ve Irak haline getirmek isteyen hain provokatörlerdir. Onun bunun askeriyiz şemsiyesi ve dokunulmazlığı altına sığınarak fitne ateşi yakmak bu durumu değiştirmez.
İzinsiz slogan atan gençler; ‘’Biz tarikatçı ve cemaatçi olmadığımızı duyurmak istedik’’ diyorlar. Dibe vurmuş bir cehalet ve omurgasız bir tarih şuuru her zaman o millete ve orduya felaket getirir.’’ Selçukludan, Osmanlıya, Osmanlıdan zamanımıza kadar ordumuzu insan kaynağı olarak besleyen asil damar ve kaynak bu milletin bağrından çıkmış cemaatler ve tarikatlardır. İmamı Yesevi, Nakşibendi, Kadiri, Hacı Bektaş’ı veli, Hacı Bayram, Mevlana, Sarı Saltuk ve şimdi de onların zamanımızdaki temsilcileri ve
uzantıları cemaat ve tarikatlar diye aşağılanmak istenen müslümanlardır. Bunlar Müslüman Türk-Kürt milletin çocuklarıdır. Ne kadar inkâr edilirse edilsin, bunlar bu milletin aslıdır ve ta kendisidir. İslam ülkelerinde Cemaat; toplum, Tarikat; yol demektir. Buna göre Kemalizm de bir cemaat ve tarikattır. Siz batıcılığa ve ateistliğe özenir ve özendirirken onlar da Anadolu’yu bize vatan yapan Horasan erleri ve erenleri atalarının yolunda yürüyenlerdir. Neden bundan gocunuluyor? Aslını inkâr eden haramzadedir. Ordumuzun mayası İslam, hamuru Müslümanlarla yoğrulmuş bir ordudur. Millet olarak biz ordumuzu böyle biliyor, görüyor ve bu şekilde bağrımıza basıyoruz.
Antik Yunan ve Roma Medeniyetinin değer ve kıymetlerine göre yetiştirilen, batıya özenen ve öykünen, emperyalistlerin elinde darbeci oyuncaklar olan mankurtlaşmış bir gençlik yetiştirildiğinin farkında olmayanlar büyük bir gaflet, delalet hatta ihanet ve hıyanet içindedirler. Bu vurdumduymazlık milletin, ordunun, devletin temellerine dinamit yerleştirmek gibidir. Faşist tek parti yöneticilerinin, darbecilerin, İslam’ın, İslam medeniyet ve kültürü düşmanlarının dilinden düşürmedikleri Kemalizm ülkemizde düşmanına aşık olma şaşkınlığı ve sapkınlığı sendromudur.
‘’Mehmetçik’’ dünyaca Muhammedin askeri, Ordumuz; peygamber ocağı olarak bilinir. Bu şekilde milletimizin başının tacı, gönlünün miracındadır. Ordumuz; tarihi, kültürü ve geleneğiyle milletimizin bağrından çıkan Müslüman bir ordudur. Coğrafyamızda ve hinterlandımızda yaşayan tüm Türk, Kürt, Arap, Boşnak ve İslam aleminin de koruyucusu, kollayıcısı ve umududur. Dün öyle idi. Bugün de böyledir. Yarın da öyle olmak zorundadır. Onu kimse Hıristiyan Haçlı ordusu ve şövalyesi olarak görmeye ve göstermeye hakkı yoktur.
‘’Mavi vatan bir hikâyedir’’, ‘’Libya, Somali, Kosova, Bosna, Karabağ, Suriye ve Irak’ta ne arıyoruz’’ diyen aramızdaki ahmaklar milletimizin büyük bir millet olduğunu anlayamayan, anlamak istemeyen Bizans soylu soytarılardır.
Müslüman milletimizi kendi benliği ve kimliğinden koparmak, evlatlarımızı birbirine düşürmek, kırdırmak isteyen ve bunun için bazı gençleri ‘’Mustafa Kemalin askerleriyiz’’ sloganı altında toplayan kuklacılara dikkat edin! Bugün bu darbe çığırtkanlığını kurgulayan ve onun arkasında olanlar, yarın da mutlaka bir darbe girişiminin en önünde olacak, rol alacaklardır. Şimdiye kadar Türkiye’de yapılan/yapılmak istenen tüm darbeleri/darbecileri bu ve buna benzer kirli işlerde figüran olarak kullanan Amerika ve batılı devletlerdi. Bu kılıç çekme oyunu bence bir gövde gösterisidir, bir Bursa kılıç kalkan oyunu değil.
Ordumuzda ve yurdumuzda güvenlik bürokrasisinin gözetim ve denetimi yeniden ele alınması şarttır. Tarih boyu milletimiz düşmanlarından çok kendisini korumak için eline silah verilen ahmaklardan çekmiştir. Milleti ve devleti korumak zorunda olanlar zaman zaman milletimize, onun dini, tarihi, kültürel değerleri ve geleceğine düşman kesilmiştir.
Dikkat edin! Tarih tekrardan ibarettir. Aynı yanlışlar tekrarlanmazsa tarihte tekrar etmez. Şanlı tarihimizi yeniden yüceltmek ve gücünü üç kıtaya hâkim kılmak isteyen Hakka ve hakikate, vatan ve milletine adanmış askerlere ve milletimize uyumak haram, uyanık olmak ise ibadettir.
Bugün vatanımızda, dost, kardeş ve coğrafyamızda büyük oyunlar oynanmaktadır. Yarınlar büyük olaylara gebedir. Acaba Kılıç-Kalkan oyunu oynayan çocuklar ve onların akıl hocaları bunun ne kadar farkındalar?
Yarın bir savaş çıksa ve hep beraber cepheye gideceğiniz tarikatçı veya cemaatçi diye suçladığınız bu Müslüman gençleri düşmandan evvel siz mi ensesinden vuracaksınız?
Türkiye’nin en büyük beka sorunlarından birisi; Laiklik ve Kemalizm adına İslam ve Müslümanlara, kendi medeniyet ve kültürümüze düşmanlarımızdan daha çok düşmanlık yapmaktır.
Arif Altunbaş, Haber 7