Dost görünen düşman! Hain komşu! İşte sen tam da böyle bir canisin, katilsin, şerefsizsin Rusya.
Tarihin hiçbir döneminde zaten dost olamadın, dost kalmadın bizimle. Sürekli savaştın.
Vahşiliğin, gaddarlığın, güvenilmezliğin, düşmanlığın her zaman öne çıktı. Bu halinle yazıldın hep tarihin silinmez sayfalarına, bu halinle çıktın maskelerin düşünce meydana.
Kafkaslar’da, Galiçya’ da, Kırım’da, Astarhan’ da, Kazan’da, Ortaasya’ da, Balkanlar’ da Doğu ve Kuzey sınırlarımızda sürekli yolumuzu kesen barbar ayı sürüleriyle saldırdın yurdumuza.Kars’ta, Erzurumda, Sarıkamışta, Balkanlarda.
Hiçbir zaman medenileşmedin. Hep, o vahşi Rus ayısı olarak kaldın hatıralarımızda. Hep, o vahşi Rus ayısı olarak kalacaksın milletimin hafızasında.
Barış tarafında, dostluktan yana durmadın asla! Hep kaldın saldırı, hücum, işgal, sömürü ve fitne kazanının kaynadığı tarafta.
Sen, dostluk nedir bilmeyen, güvenilmeyen saldırgan bir düşmandın hep gözümüzde. Hep öyle oldun ve hep böyle kalacaksın Rusya!
Kazan Hanlığını barbarca yıktığına, yüzbinlerce kardeşimizi vahşice katlettiğine, Volga nehrinin kızıl renge boyandığına şahit olduk biz. Bunları hiç unuttuğumuzu sanma! Purut’u hatırla!..
Kırım topraklarının işgal ettiğinizi, yüzbinlerce Kırımlı kardeşimizin barbarca vatanlarından sürgün ettiğinizi nasıl unuturuz? Nasıl unuturuz, Galiçya’yı, Balkan savaşlarını…
Kafkaslar’ da, Balkanlar’da dökülen kanlarımız daha kurumadı nasıl unuturuz? Buralarda katledilen ve yurtlarından sürgün edilen milyonlarca yaşlı ve çocuk, kadın ve hasta masum insanların hangi zulüm tezgahlarında boğduğunuzu nasıl unuturuz?
Nasıl unuturuz milyonlarca kardeşimizi Urallarda, Kazanda, Astarhanda, Ortaasyada esir edip, sürgün edip katlettiğinizi. Katliamlarınızı, barbarlığınızı, soysuzluğunuzu, işgalciliğiniz nasıl unuturuz?
Ermenilerle kolkola, omuz omuza Karabağı işgal ettiniz.Gürcistana kafa tuttunuz, Abazayı işgal ettiniz. Doğu Ukraynanın bir kısmının üzerine oturdunuz ve şimdi de kalkmıyorsunuz. Kırım’ı tekrar işgal ettiniz. Kuzey ve doğumuzda bizi kuşattınız. Şimdi de sıra Güneyimizde Suriyeden kuşatmaya geldi.
Ey milletim! Tarih tekrar ediyor yine. Yanlışlar tarihin karanlığından yuvarlana yuvarlana kıyılarımıza kadar geldi ve dayandı. Yine, vahşi Rus ayısıyla karşı karşıyayız. Yine, bir imtihan ve hesaplaşma ile yüzyüzeyiz.
Dün Kafkaslarda, Balkanlarda oynanan oyunlar şimdi Suriye sınırlarımızda kurgulanıyor.
Dün, 1. 2. Dünya savaşlarında açık kalan hesaplar, yarım kalan hesaplaşmalar bugün batı ve Rusya arasında tekrar gündeme getirilmeye çalışılıyor. Gürcistanın, Ukraynanın, Kırımın işgali ve şimdi de Suriyedeki savaş bunun habercisi.
Oyunun sahibi; AB ve ABD bir yanda, Rusya ve Çin bir yanda. Kartlar yeniden karılmakta. Bu oyunda Suud’ ta, İran da, Hizbullah’ta, Esed rejimi de birer figüran olmaktan başka hiçbir bir işlev görmemektedir.Bu ayak oyununa Türkiye de dahil edilmek isteniyor kısaca.
Türkiye bu oyunda kendi kartlarını ve oyununu oynamalıdır. Kendi oyununu ortaya koymalıdır. Asla onun bunun kışkırtmasına, hesabına , oyununa gelmemeli, gelişen olaylara aklı selim ve idrak penceresinden bakmaya devam etmelidir.
Bu gün Türkiye bizimle görünen NATO, AB, ABD ve ortakları Rusya veya başka herhangi bir güçle sıcak bir çatışma ve karşılaşma durumunda, 1. Dünya savaşında olduğu gibi bizi düşmanlarımızla baş başa bırakacaklarını aklımızdan asla çıkarmamalıyız.
Ve unutmamız gereken bir durum da Rusya’nın hiçbir zaman bize dost olmadığı ve olmayacağıdır.
Rusya zayıf olduğu zamanlar çöplüklerde kemik arayan sünepe mahalle köpeği gibidir. Biti kanlandığında kış uykusundan uyanıp ininden çıkan, açlıktan gözü dönmüş vahşi bir ayı gibi önüne gelene saldıracağı asla unutulmamalıdır.
Suriye’deki savaş madurlarına yardım götüren Türk (İHH) TIR’ larını vuracak kadar adidir, seviyesizdir, canidir ve şeref yoksunudur.