Kadın ilk toplumlardan beri “mülk”tür.
Platon’un “Devlet” kitabında bu mülkün, toplumun ortak mülkiyeti kapsamında olup olamayacağının tartışması var ve ağırlık ortak mülkiyet olduğu yönündedir.
Dünyada ortak akıl diye pazarlanan çağdaş akıl esasen bu Yunan aklıdır.
Nitekim bugünkü kadın aklı da kendini ortak mülkiyet olma iddiasına adamıştır. Bir kadının hayatında ne kadar çok erkek varsa, o kadın işte o kadar çok özgürdür.. Bir insanın ortak mülkiyet içinde olmasinın başka bir şekli de yoktur.
Kadına kişi olarak şahsiyet tanımı İslam ile insanlık diline girmiştir. İslam öncesi toplumlarda da kadın eğer bir şahsiyet ise o şahsiyet de yine o topluma gelmiş bir başka peygamber vasıtasıyla gönderilmiş bilgi ile belki vardır. Çünkü bilinen gerçek şu ki Allâh Teâlâ her topluma bir peygamber illa ki göndermiştir.
Kadınların ortak mülkiyete özgürlük diye koşması bir çağrı iledir .
Düşünün: güya bir güzellik yarışması yapılıyor ve belli bir yaş üstü ve belli bir yaş altı kızlar, etleri ile görücüye çıkıyorlar ve bu çıkış bir özgürlüğü ifade ediyor.
Ne özgürlüğü?
En güzeli seçilecek ve o artık tüm toplumun malı olacak.
Kadınların bu düzeni akıl etmeleri lazım.
Lakin kadın aklı… Ve üstelik o yarışmalara giren kadınlar tazedirler ve tazenin aklı tezdir.
İslam toplumunda , evlilikte kadının güzelliği erkek için bir tercih sebebidir. Yani İslam erkeği karısının güzelliğinden bir korku duymaz. Çünkü İslam kadininin ortak mülkiyete konu edilmesi mümkün değildir.
Ama!….
İslam dışı her toplumda ilişki için kadın güzelliği istenir lakin evlilik için çok güzel kadinlar tercih edilmez.
Sebebi?
Çünkü kadın ne kadar güzelse taliplisi de o kadar çok olacaktır ve hem kadında hem erkeklerde kadının ortak mülkiyet olduğu aklı çalışır vaziyettedir.
Anlamak çok mu zor?
Zor değil lakin islsm dışı akıl çok medenidir ya anlamak işlerine gelmez..
Bari biz anlayalım.
Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı