İngiltere Ortadoğuda petrolün varlığını keşfedince, bu zengin enerji kaynaklarına hakim olmak için önünde en büyük engel olan Osmanlıyı bertaraf etmeye yöneldi. Enerji yolları ve stratejik önem arzeden Süveyş kanalının ve Doğu Akdenizi kontrolü altında tutmak gerekiyordu. Rusya karşında yenik düşen Osmanlıya yardım etme bahanesiyle Osmanlıdan Kıbrıs’ı kiraladı. Ortadoğu’daki derin oyunu ondan sonra başladı. Osmanlıya karşı ayaklanan ayrılıkçıları ulus ve toplumları açık veya el altından sürekli desteklediler. İçteki hainler ve dışarıdaki düşmanlar bir oldu ve savaşlardan yorgun ve bitap düşen Osmanlıya dört taraftan saldırarak onu boğdular. Dev Osmanlı çınarı yıkıldıktan sonra imparatorluğun kanatları altındaki bütün uluslar da bu yıkıntının altında kaldılar.Topraklarımız işgal edilip üzerinde parça parça, irili ufaklı birçok kabile devletleri ve muz Cumhuriyetleri kuruldu. 1948’de İngilizler tarafından bir hançer gibi Ortadoğucun bağrına İsrail Devleti saplandı. Müslümanların yurtları kan, kin, işgal altında yerli zalim diktatörlerin yönettiği topraklar haline geldi. 2.Dünya savaşından sonra dünya jandarmalığı ikili gizli bir anlaşma ile İngilizlerden Amerikalıların eline geçti. ABD İngilizlerin çıkarlarına zarar vermemek şartıyla dünya liderliğini üstlendi. Buna karşılıkta İngilizler BM ve diğer uluslararası alanlarda ABD ile birlikte hareket edeceklerdi. Öyle de oldu. Bu ittifak halen bu şekilde devam ediyor.Böylece Ortadoğu’daki petrol ve gas kaynakları, stratejik enerji havzaları ve yolları ABD’nin siyasi ve askeri kontrolüne geçti. ABD dünya patronluğunu ilan ederken, İngilizler de yorgun argın çıktıkları 2. Dünya savaşında aldıkları derin yara ve bereleri sarmaya vakit buldular. Tekrar eski gücünü toparlamak, ellerinde kalan son sömürge topraklarına sahip çıkmak, askeri masraflardan kurtulmak, savaş nedeniyle yarı yıkılmış İngiliz sanayi ve ekonomisini tekrar ayağa kaldırmak için rahat bir nefes aldılar. Ortadoğudaki bugünkü sınırları İngilizler ve fransızlar Paris ve Londra’daki yuvarlak masalarda cetvelle çizdiler. Burası sizin vatanınız diyerekten kuklaları olan diktatörler vasıtasıyla halklara dikte ettirdiler. Demokrasinin beşiği denen İngiltere ve Fransa Ortadoğu ve diğer İslam ülkelerinde birer zalim diktatör üretti. Onları hep korudu, kolladı ve iktidarda kalmalarını sağladılar. İslam ülkelerinde dökülen kanların, verilen savaşların, kardeş kavgaların arkasında mutlaka bir İngiltere, ABD, Fransa ve İsrail parmak izi olması tesadüfi değildir. Bu dörtlü çeteye birde diğer iki global aktör Rusya ve Çin eklenmelidir. Bunlar yeryüzünün ve İslam âleminin lanetli 6 potansiyel düşmanıdırlar Afganistan’ın işgali önce Rusya tarafından gerçekleştirilmişti. Sonra da ABD tarafından tekrarlandı. Irakın, Somalinin işgalleri Pentagonun, Suriye’de Esedin desteklenmesi Rusya, Çin ve onlarla birlikte hareket eden İran ve yandaşlarının yüzkarasıdır. Libya ve Mali Fransızların, İran, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan, Tunus ve Filistinin bombalanmaları arkasında katil İsrail yatmaktadır. Her halükarda bunlara koşulsuz destek veren batılı ülkeler de en az onlar kadar bu suçların ortağıdırlar. Bütün bunların sebebi müslümanların potansiyel batı düşmanı olması, yer altı ve yerüstü zenginliklerini sömürmek istemeleri ve bu bölgelerin stratejik konumlarıdır. Nasıl Üsame bin Ladin, El Kaide, Saddam Hüseyin, Esed, Kaddafi, Sisi gibileri batılı işgalcilerin çıkarları doğrultusunda desteklenmiş, onlara ihtiyaçları kalmayınca de işleri bitirilip temizlenmişse İŞİD’de bir İngiliz, ABD ve israil projesi olarak oyunun kural ve planları gereği ciddi bir tehlikeymiş gibi gösterilmekte, ellerine her türlü silahı verip piyon olarak kullanılmaktadır. Artık Allahu Ekber diye Irak ve Suriyede terör estiren, kelle avcılığı yapan İŞİD militanlarının görevleri sona ermiş görünüyor. Ne yazık ki, şimdi onların yine Allahu Ekber derken kurşunlandıklarının, bombalandıklarının canlı şahitleri olacağız. Tarih bir daha tekrar etmiş, aynı oyun bir daha oynanmış, aynı film bir daha seyredilmiş olacak… Eşek arısı operasyonuyla bir araya toplanan İŞİD militanları batılı güçlerin imha etme dairesinin sınırlara girmiş bulunuyor. Bölgedeki Katırların tepişmesiyle kaos üstüne kaos çıkarılacak, en çokta bu kargaşa ve panikten de bölge halkları zarar görecek, bundan fırsatçılar ve yabancı işgalci güçler faydalanacaktır. Tarih, İŞİD ’e imkân verip destekleyenleri onları öldüren cellâtlar olarak anacaktır.
NOT; Bu yazı ilk olarak 20 Eylül 2014 Cumartesi www.haber7.com da yayınlanmıştır. Önemine binaen tekrar yayınlıyoruz. Editör.