Aydın Aydın
Din bilmeyen din alimleri…
Kelime bu.
Kimisi malumatı da vardır lakin hafızadaki malumat hem güncel değildir, hem de kişi o malumatı güne ve güncele uyarlayacak yetenekte değildir.
Onlar bir bakıma mazurdur. Çünkü güçleri yetmiyordur ve gücü yetmeyen insan amelde neye tekabül ederse onların amelleri ve sözleri de öyledir
Bir başkası dinden beş on kelime ya öğrenmiştir ya da hiç bir şey bilmiyor ama elinde Kur’an’ı Kerim vardır.
Onu da ya okumuştur veya okumamıştır. Okuduysa bile hiç bir Kur’an ayetini kıtabın tümüne akleyerek, ayeti kitabın tümü ile birlikte hiç anlamamış ve böyle bir şeye de hiç niyet etmemiştir.
Ama böylesi kişiler her ayeti o biçim anlarlar tabii ki…
Şirk kelimesini bilir hangi ayetin kimi müşrik ettiğini bilir ama kendisinin bir müşrik olduğunu veya olabileceğini hiç düşünmez. Müşrik o değildir ve o hiç bir zaman müşrik olamaz ama çevresinde hangi müslüman varsa o pekala müşrik olabilir. Hatta kâfir dahi olabilir.
Ama kendisi asla öyle bir şeyler olamaz.
Arkadaşlar… Ey millet….
Kunduracının kendisini doktor diye satması nasıl bir sahtekarlık örneği ise, mesela din eğitimi almamış bir insanın insanlara din öğretmeye kalkması veya insanları dinlerinden dolayı yargılama hali de öylesine bir sahtekarlık örneğidir.
Bunu insanların eğitimini almadıkları her konuya da götürebiliriz.
Toplumda genel hastalık, herkes her şeyi biliyor ve her kişi her konuda hüküm ifade edebiliyor.
Halbuki kunduracı kunduracı ,hekim hekim, öğretmen de öğretmen olmalı.
Toplumun ne kadar sağlıklı olduğu her insanın ihtisasa hürmet ve itibarına bakılarak pekala ölçülebilir.
İhtisasa hürmet bir müslümanın gündelik hayatında bilmek ve uymak ve uygulamak zorunda olduğu ve elli dört farz diye bilinen farzlardan birisidir.
İhtisâs her konuda mümkündür ve her konuda ihtisâs sahibi kim ise illa ona itibar edilir ve bu da dinin bir emridir.