Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Yanlış duymadınız, “Hayır” cıların diline dolandırdıkları yeni slogan bu. Tabi bunu ne niyetle söyledikleri önemli. Bir tarafta ülkenin geleceğe yönelik rotasında dikensiz bir yolda ilerlemesi için yeni anayasa “Hayır” diğer tarafta da iyi, güzel, tüm kesimin lehine bir iş ve eylem için kullanılan “Hayır” kelimesi.
Her seçim tarafı gibi “hayır” cılar da kolları sıvamış durumda. Peki bu kesim neden hayır diyor? Bu tutumlarının altında yatan sebep ne biraz bunun üzerinde duralım.
En önemli “sözde” sebep yeni gelecek olan sistemde bir tek adamlık olacağı. Böyle bir şey mümkün olabilir mi sorusunun cevabını aslında açıp okusalar net bir şekilde görecekler. En fazla iki kez Cumhurbaşkanı olma imkanı veriliyor, bunun neresi tek adamlık? Zaten en fazla takıntı haline getirilen tek adam “Recep Tayyip Erdoğan” söylemi de böylece çürümüş oluyor. Tayyip Erdoğan gelmiş 65 yaşlarına, ne derdi olacak tek adam olmakla! Bunun üzerinde her zaman baskı oluşturmak isteyenler oturup da haysiyetini düşünsünler.
Aslı olmadığı halde her seferinde DEAŞ’a yardım ediyor, teröristleri içeri alıyor diye ortalıkta gezinenler şimdi PKK’nın, onun siyasi destekçisi HDP’nin, yanında yer almıyor da ne yapıyor! Bir de bu açıdan bakın derim.
Yapılacak olan referandumun bir “REJİM” değişikliği olmadığı halde sürekli bunu ağızlarına sakız etmeleri ise tam maskaralık türünden. Bu ülkenin rejimi “CUMHURİTET” tir. Ve de aynı kalacaktır. Yapılacak olan oylama da bunun değiştirilmesi değil, sadece mevcut yönetim biçimi içinde seçim sisteminin değiştirilmesidir. Bu da “Hayır” cıların Cumhuriyet ile Demokrasi kavramları arasındaki farkı bilmemelerinden kaynaklanıyor. Cumhuriyet bir yönetim rejimidir, demokrasi ise uygulanacak sistemle bu rejimin daha elverişli hale getirilmesidir.
Bir de Cumhurbaşkanının yargılanması maddesi var tabi. Şu anki parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı vatana ihanet suçundan başka hiçbir suçtan yargılanamıyor. Yeni anayasaya göre ise suç işlediği iddiasıyla meclis salt çoğunluğun vereceği kararla hakkında soruşturma açılabilecek. Meclis, önergeyi en geç 1 ay içinde görüşecek ve üye tam sayısının 5’te 3’ünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilecek. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının 3 katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak 15 kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılacak.
Burada bir açıklama yapmak mecburiyetindeyim. Bu madde konusunda bir tartışma üzerindeyken şöyle bir söz işitmiştim. “Cumhurbaşkanı bu madde ile nasıl yargılanacak, kendi seçtiği adamlar yargılanması konusunda onay verir mi?” Yukarıda açıklandığı şekliyle de bu söylemi çürümüş oluyor.
Bir de hem parti başkanı hem de devlet başkanı olunur mu tartışması var tabi. Bunun üzerinde de durmak lazım. Devlet başkanı da siyasetin içinden gelmiş, davasına, partisine gönül vermiştir. Böyle bir hakkı elbette vardır. Her ne kadar Cumhuriyetin ilk dönemlerinde tek parti dönemi olsa da Mustafa Kemal hem parti başkanı hem cumhurbaşkanıydı. İnönü de keza aynı şekilde. Ak Partiye yıllarını vermiş, çilelerini çekmiş, kapatılma garabetiyle darbe vurulmaya çalışılmış bir lidere bunu reva görmek akla alır gibi değildir. Bu sadece Tayyip Erdoğan ile de sınırlı değildir. Bundan sonraki tüm devlet başkanları için de geçerli olacaktır.
Her “hayır” da bir hayır vardır diyenler neden ve niçin böyle dediklerini iyi hesap etsinler. Bu sadece Ak Partinin, sadece MHP’nin sorunu değildir. Ülkenin sorunudur. Her vatandaşın bu seçimin bir parti seçimi olmadığının, ülkenin beka meselesi olduğunun farkına varması, her “evet” te bir hayır vardır demeleri lazım, ülke için, millet için, geleceğimiz için…
Selam ve dua ile.
İBRAHİM YAVUZ
