Cumartesi , 13 Eylül 2025
Son Dakika Haberler
Hariçten gazel okumak

Hariçten gazel okumak

Savaş, sokak çocuklarının itiş kakış ve kavgasına benzemez. Topyekün bir milletin ve devletin kaderini ilgilendiren ciddi bir meseledir. Hamasetle değil, akıl mantık, plan proğram ve hesap kitap işidir. Ona da, konunun uzmanları ve yetkili kişileri karar verir.

İsraille savaşa girmek, ”ordu Gazze’ye” demek kadar kolay ve basit bir mesele değildir. Şu anda hükümet veya devletin başında olanlar mutlaka bunun hesabını kitabını yaptıklarına inanıyorum.

Devlet aklı, onun bunun gazına gelmez. Devlet çarşı ve pazardaki insanların heyecanı ile yönetilmez. Kendi aklı, dinamikleri, hazırlıkları, stratejisi, hesabı, oyun ve planına göre hareket eder.

Evet…

Gazzede dünyada eşi benzeri görülmeyen bir zulüm, katliam ve soykırım var. Bütün dünya bu katliamlar zincirine seyirci kalıyor değil. Türkiye dışında dünyanın birçok milleti bu konuda ellerinden geleni sivil direnişlerle yapmaya çalışıyor. Silahlı mücadele ( Savaş ilanı) ise 3. dünya savaşını ateşlemek anlamına gelebilir. Bunu kim göze alacak? Alsada kim kime yardım ve destek yapacak?

Şu andaki hükümet ve devlet yöneticileri önce Türkiye’nin birlik beraberlik, dirlik düzenlik, ayakta ve hayatta kalması için 20 yıldır çalışıyor, svaşıyor.

Esas eleştirilmesi gereken konu, müslümanım diyen ve bu görüşte olan insanların küçük küçük parçalar halinde, üçbeş millet vekili ve belediye başkanlığı çıkarmak için Allah ve İslam düşmanlarıyla neden yanyana aynı safta bulunmaları olmalıdır.

Ordudaki bir generalin rahmetli Başbakan Erbakan Hocaya ana avrat küfrettiği ve onunda o memuruna ”gık” diyemediği, M. Kavakçı’nın milletvekili seçilip meclisten atıldığı zaman o mecliste bulunan inançlı milletvekillerinin dut yemiş bülbül gibi sustuğunu, o bayan milletvekiline sahip çıkmak, CHP’ lilerin lincinden kurtarmak Nazlı Ilıcak gibi bizimle hiçbir fikri birliği olmayan bir kadına kaldığını, başörtü yasaklarında evlatlarımızın okullardan atıldığı ve ve ve…. say say bitmeyen bu zulümleri ” Hayırlı adım atmaya mezun değil” denilen liderin ve hükümetinin kaldırdığını hatırlamamak, Hakkı sahibine teslim etmemek ve en hafifinden doğru bir yorum ve yaklaşım değildir. Gelinen nokta elbette yeterli değil. Yılmak, yorulmak, durmak, duraksamak yok. Millet olarak yola devam imani bir görevdir.

İçimizdeki kin ve nefret, tarafgirlik ve cahalet bizi Haksızlık yapmaya sevketmemelidir.

Bir millet nasılsa öyle idare olunur ve yönetilir. Biz millet olarak İslami şahsiyet ve kimliğimize sahip olduğumuzu gösterecek kadar dik dursak ve adam olsa idik. Önce, içimizdeki İsraillileri ve yerli münafıkların hakkından gelir, kusursuz bir millet, devlet ve ordu olurduk.

Kendi içinde bin parça olan bir millet, daha düne kadar ABD’ nin silahlarından başka çakaralmaz bir tabanca bile yapamayan bir devlet, MOSAD, a teslim edilmiş bir istihbarat, devlete hakim olan bir zulüm aparatı rütbeli haydutlar milletin başında boza pişirirken, müslümanların sırtında zulmün kamçısını şaklatırken, yani başbakan asan, başbakana küfreden, müslüman olduğumuz için bizi kendi vatanımızda horlayan, bize yabancı ve düşman muamelesi yapan bir sistem ve durumdan bugünlere geldik. Geçmişimizi unutmayalım. Nankörlük yapmayalım. Dürüst olalım.

Halamillet olarak içimizde süren savaşı bitirmeden dışımıza savaş açar isek, içimizdeki İsrailliler ve yerli münafıklar aynen İran’da, Lübnan Hizbullah’ında olduğu gibi Netenyahu ile birlikte çalışır ve bize karşı savaşır. Ava gider iken, daha yolda avlanırız. Malesef durum vaziyet böyle…

Kısaca; kalenin içini tahkim edip halletmeden, dışarıya karşı savaşan bir millet elindeki son kalesini de kaybedebilir ”Savaş, sadece askerlere terkedilmeyecek kadar ciddi ve önemli bir meseledir.” (Churchil)

Hangi siyasi parti iktidar olursa olsun, milleti İslami şuur, fikir ve düşünce ile donatmadıktan ve savaşa hazır hale getirmedikten sonra o millet girdiği her savaşı kaybetmeye mahkumdur.

Allah hepimize akıl, fikir,sağlıklı düşünmek, istikamet üzere hareket etmek nasip etsin.

Bir milletin değişim ve dönüşümü en az bir yüzyıl içinde gerçekleşetirilebilir.

Emperyalizm ve onun maşası Kemalizm ve artıkları şu anda dinozorler katagorisinde bir birini yiyiyorlar ve tükenmek üzereler.

Bizim asıl ve gerçek meselemiz, birbirimizle didişmek, çekişmek, dövüşmek değil İslami bir diriliş nesli yetiştirmek için ortak bir mücadele vermektir. Kim bunu yapmak isterse, ortada (eskisi gibi sistemin engelleri yok) yapabilir. Sağı solu eleştirip topa tutacağımıza, aynaya bakıp kendimizi eleştirelim. Hergün kendimizi, ”Bugün Allah için ne yaptım ” diye sorgulıyalım.

Müslümanlar olarak birbirimize laf sokuşturup, kendi insanımızı nişan alacağımıza, Allah ve İslam, vatan ve millet düşmanlarını hedefimize koymak ortak amaç ve gayemiz olmalıdır.

Bir milleti batırmak ve ayağa kaldırmak en az 100 yıllık bir emek, gayret ve mücadele ister. Herkes kendi evinin önünü süpürürse bütün şehir temizlenir.

Hedef ne kadar İslami olursa olsun, isyana, tuğyana ve günahlara batmış bir millet ve ordu ile asla Hakkın ve hakikatin savaşı verilemez. Kazanılamayacak bir savaşa girmek kahramanlık değil, dayak yiyeyceğini bile bile bodostlamaya, düşüncesizce bir kavgaya karışmaktır.

İsrail tek başına İsrail değil Amarikadır, İngilteredir, Fransadır ve tüm emperyalist batı, siyonist- Haçlı ittifakıdır. Savaş; birliktelik ve beraberlik olmaktır. Ekonomik, akeri ve siyasi güçe sahip olmakla olur. Hesabı buna göre yapmak, meydana buna göre çıkmak gerekir.

Ayrıca İslam düşmanları ve emperyalistlerle, İsrail ve yandaşlarıyla savaşmak sadece hükümetin işi değil, bütün müslümanların görevi ve sorumluluğundadır. Topu hükümete atıp cumhurbaşkanını suçlamak ve itham etmek hariçten gazel okumakla Siyonist- Haçlı ittifakına karşı savaş verilemez.

Savaş; hariçten gazel okumakla yapılmaz. Derin bir aklın, geniş bir iradenin, yüksek bir ahlak ve adam gibi omurgalı bir liderliğin işidir. O da, -elhamdulillah- Türkiyede var. Nasıl, ne zaman, kime karşı ve ne yapılacağını mutlaka düşünülüyordur.

At, sahibine göre kişner. Ve Türkiyenin sahibi bir lider, millet ve devlet vardır. Ben buna inanıyorum. Vesselam!

Yorum yap

Hasan Kuloğlu *

Tüm Yazıları →
Avatar

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir