1950 seçimi
Jandarma dipçiğinden kurtulup özgürlüğe adım atmanın…
1973 seçimi
Varlığımızın ispatı ve milli manevi kodlarımıza dönüş…
1983 seçimi
Oligarşik bürokrasi ile mücadele ve kalkınma olarak
Özetleyeceğimiz seçimler olmuş..
Ve
Her seçimin bir öncekinden daha önemli olduğunu bundan önceki yazılarımda bahsetmiştim.
94-95 SEÇİMLERİ
Nasıl ki,
1983 seçimlerine girerken ülke olarak sahipsiz..bürokrasiyebatmış..kaçakçıların cirit attığı bir ülke idiyse, 1994 yerel seçimlerine giderken de
Bu sefer
Belediyecilikte benzer şeyleri..hatta daha fenasını görüp yaşamaya başlamıştık.
GECEKONDU
ÇÖP ÇUKUR SUSUZLUK VE YOLSUZLUK
Şehirlerimiz öyle bir hale gelmişti ki,
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi büyük şehirlerimizin %70’i düzensiz yapılaşma, kaçak yapı ve gecekondulardan oluşuyordu.
Genellikle
CHP’nin iktidar olduğu bu şehirlerimiz yaşanmaz haldeydi.
Halk
Artık yaka silker hale gelmişti.
CHP Mİ?
BİR DAHA ASLA…
1994 yılına gelindiğinde
1950 yılında olduğu gibi halk CHP’yi bir daha asla iktidar yapmayacağına dair kararını vermiş.. CHP(SHP) ye dersini vermek için bilenmişti.
Öyle ya;
Koca şehirde susuz yaşanır mıydı?
Çöp dağları patlar mı?
Hazine arazileri Yağma Hasan’ın Böreği gibi partililere yandaşlara peşkeş çekilir mi?
Evet! Bütün bunlar aynıyla vaki İstanbul’da oluyordu.
BİZİM AÇIMIZDAN DURUM
1973 seçimlerinde şeytanın bacağı kırılmış
Ama
Henüz iktidara yürüyecek bir potansiyele ulaşamamıştık.
Bunun için Cumhurbaşkanımız;
O yıllarda İstanbul Refah Partisi il başkanı olarak yeni bir çalışma sistemi geliştirdi.
Şöyle ki;
Meyhanelere bile girip vatandaştan oy istenecektik.
Önce bu biraz garip karşılandı.
Öyle ya, dindar bir partinin meyhanede ne işi var?
Ama sadece meyhaneler değil,
Roman vatandaşlarla hem hal olunacak dertleri dinlenecek ve onlar da bu kutsal yürüyüşe dahil edilecekti.
ZAFERLER
ARKA ARKAYA GELİYOR
Bu çalışmalar kısa sürede meyvelerini vermeye başladı.
1984 yılında %4.4 olan Refah Partisinin oyu 1989 seçimlerinde %9.8’e yükselmişti
Ama
Asıl zaferler bundan sonra gelmeye başladı.
1991 İstanbul Kâğıthane ilçesinde yapılan ara seçimde %34
Bir yıl sonra yine İstanbul’un 6 ilçesinde yapılan ara seçim neticesinde de 4 ilçe (Bağcılar..Güngören..Bahçelievler ve Tuzla) kazanılmıştı.
Yani
Cumhurbaşkanımızın uyguladığı yeni çalışma metodu tutmuştu.
NOT: Bu arada yapılan 2 seçim daha var ve her ikisini de Tayyip Bey kazanmıştı.
Biri 1989’da yapılanyerel genel seçimlerinde
Beyoğlu belediye başkanlığını kazandı..ama malum ayak oyunları ile
başkanlığı kaybetmişti. Diğeri ise1991 seçimlerinde milletvekili
seçildiğihalde tercihli sistem uygulamasından dolayı
mazbatasıiptal edildi.
Yazı uzamasın diye bu mevzuların detaylarına girmiyorum.
Ancak
Şer bildiğimiz olaylardan hayır çıkabiliyor…
Demek ki,
İlahi kudret, onu daha büyük makamlara hazırlıyormuş.
1994 ZAFERİ
Uygulanan yeni metot
1994 seçim zaferi ile taçlandı.
İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirler kazanılmış
Ama en önemlisi Refah Partisi halkın gönlünde yerini bulmuştu.
Şimdi sıra
“Bu dinci takımın” devlet işinden de anlayıp anlamadığını sınamaya gelmişti.
İstanbul susuz…
O günkü nüfusu 7-8 milyon olan bir şehrin suyunu kısa sürede çözmek kolay mı?
Değil tabi ama siz Allah’a tevekkül edip sebeplerine sarılırsanız ilahi kudret sizin önünüzü açar.
Nitekim öyle oldu.
Arka arkaya barajlar yapılmaya başlandı. İstanbul’un çürümüş su borularının %95’i değiştirildi.
Yerden dualar yükseldi, gökten rahmet yağdı. İstanbul suya kavuştu.
Bu başarının sırrını
Önceki belediye başkanı CHP’li N. Sözen’e sorduklarında
“Tayyip Bey’in yukarı ile arası iyi..” cevabını vermişti.
95 SEÇİMİ
Kısa süredeki bu başarılar 1995 yılında yapılan genel seçim zaferini getirmişti.
Bu seçime giderken
Erbakan Hocamızın karşısında “lider” denecek kimse kalmamıştı.
Demirel cumhurbaşkanı olmuş yerine T. Çiller’i bırakmış
ANAP’ın başında da artık Mesut Yılmaz vardı.
CHP ise… İSKİ yolsuzluk skandalı ve arkasından kaybettiği büyük şehir belediyelerinin moral bozukluğu ile seçime girmiş..seçmeni de kime oy vereceğini şaşırmış vaziyette idi.
Nitekim
Oylar CHP ve DSP arasında bölündüğüden
CHP bu seçimden ancak 5. Parti olarak çıkabilmişti.
ÖZAL ZAMANINDA
BELİ KIRILAN BÜROKRASİ
TEKRAR KAFASINI KALDIRIYOR
Birinci parti olmuştuk
Ama tek başına hükumet kuracak sayıya ulaşamamıştık.
Koalisyon kurulması gerekiyor ve o zaman tabanı birbirine en yakın iki parti Refah ile ANAP olduğu halde
Bilhassa
Yargı ve askeri bürokrasi bu koalisyona izin vermiyordu.
Daha doğrusu
“Hükumetin başı Erbakan olmasın da hükumeti nasıl kuracaksanız kurun!” şeklinde bir tehdit ortalıkta dolaşıyordu.
Hâlbuki
Refah ve ANAP kurmayları her şeyi görüşmüş iş bitmişti.
Bir anda
Mesut Yılmaz’ın Rize’ye gideceği tuttu…
Dönüşte
Erbakan’la koalisyon kuramayacağını söylediğinde her iki partinin tabanı hayal kırıklığına uğramıştı.
Artık ecinniler kulağına ne fısıldadıysa Refah’la koalisyon kurmaktan vaz geçmişti.
DYP-ANAP koalisyonu kuruldu
Ancak
Çiller ve Yılmaz birbirine ancak 1 yıl dayanabildiler.
Koalisyon bozuldu.
Yargı ve askeri bürokrasisi
Naçar Erbakan Hocanın başbakanlığına razı oldu
Ama…
54. HÜKUMET
DESTANLAR YAZIYOR
Çiller daha cesur davranıp bizimle koalisyon kurmaya razı oldu.
İşe başlayan hükumet
Kısa sürede tabir caizse ülkeyi uçuşa geçirdi.
Burada icraatlarını anlatmak uzun sürer
Ancak kısaca şunu söylemek mümkün…
İçeride denk bütçe
Dışarıda D8
Bu iki icraat 54. Hükumetin icraatlarını özetler.
28 ŞUBAT
… Ama
Ülkenin bağımsızlığına ve refaha ermesine istemeyen emperyalistler..yerli işbirlikçilerini de devreye sokarak medyada büyük bir gürültü kopardılar.(Bunda FETÖ’nün de ciddi manada katkısı olmuştu)
Netice olarak
28 Şubat kararlarını Erbakan Hoca’nın önüne sürdüler.
Rahmetli Özal’ın yarım bıraktığı iş
Şimdi başını kaldırmış dikleniyor..meydan okuyordu.
Erbakan Hoca
Ülke karışmasın..zarar görmesin diye nezaketle kırmadan dökmeden alttan alıyor ama karşı taraf gemi azıyı almış laf dinlediği yoktu.
Tam aksine
Milletin sinir uçları ile oynuyor
Tahrik etmek için elinden gelenini ardına koymuyorlardı.
Asker bir yandan
Medya diğer yandan
Sermaye, sendikalar tek ağız olmuş saldırdıkça saldırıyorlardı.
Ah! Ne karanlık günlerdi o günler…
Ülkeyi tek parti zulmüne götürmeyi başarmışlardı
Ama
Her Firavun’un bir Musa’sı olduğunu unutuyorlardı.
PINARHİSAR HAPİSHANESİ
Bu sırada
Recep Tayyip Erdoğan
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından alınıp
Hapishaneye atılmıştı.
Demek ki, çile henüz bitmemişti
Ama
Gün döner devran döner bunların hesabı sorulacaktı.
Onlar
Bizi tekrar gömmek için planlar yaparken
Reis de hapishanede (Medrese-i Yusufiyye’de) planlarını yapıyordu.
Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş…
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
2002 ve 2023 seçimleri gelecek yazıda inşallah…
10.04.2023
Emin Batur