DEVLET DEDİĞİN…

Devlet olabilmenin bazı şartları vardır. Bu şartları yerine getiremiyorsanız her ne kadar sınırları belli bir kara parçası içerisinde örgütlenmişseniz bile devlet niteliğine ulaşamazsınız. Bu anlamda devletin ne demek olduğunu anlamak isteyenler sahip olduğumuz 780 km²’ye baksınlar.

Evet… Türkiye sahip olduğu devlet olma geleneğini en bariz gösteren ülkelerden biridir. 300 sene Selçuklu ile 600 sene Osmanlı ile devlet yönetme ehliyet ve liyakatini son asırda bıraksak da son zamanlarda tekrardan hatırlamaya başladık.

Örneğin ABD dünyanın en büyük ekonomisine sahip, teknolojik açıdan rakiplerine fark atmış, tüm alt yapı faaliyetlerinde modern sistemlerle donatılmış bir “devlet” ’tir. Fakat bu yeterlilikler bir ülkeyi devlet yapmaya yeter mi? Devlet olabilmek bu kadar basit mi? Dünya nüfusunun %5’ini kapsayan bir devletin nasıl oluyor da dünya ekonomisi içerisindeki payı %20-25’lerde oluyor? Bu sömürgeciliğin daniskasıdır. Dünyanın öbür ucundan kalkıp ta buralara kadar gelip tüm Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren bir devlet dünya nezdinde ne kadar bu kimliğe sahip olabilir?

Bugün global dünya sistemi içerisinde dünya devleti Türkiye’dir. Bir devlet bu sistem içerisinde sadece kendi çıkarını düşünmez. Türkiye’nin ne işi var Suriye’de, Musul’da, Afrika’da diyenler bu misyonun ne demek olduğunu bilmiyorlar demektir. Türkiye halkı olarak Müslümanız elhamdülillah. Buna bir diyeceğimiz yok. Ancak dünyanın her tarafında Müslüman vardır. Bu Müslüman kardeşlerimiz acı çekerken, Orta Doğu’yu kan götürürken eli kolu bağlı oturmamızı kimse beklemesin.

İslam dininin halkası içerisindeki hiçbir devlet buna kayıtsız kalamaz. İslam dini sadece belirli bir kavme, belirli bir ülkeye, belirli bir toprak parçasına gönderilmemiştir. Evrenseldir, kuralları zamana ve mekana bağlı değildir, herkesedir. Biz de Türkiye olarak bugün, hem sınır güvenliğimiz hem de bu coğrafyaların terör örgütlerinden arındırılması ve buradaki halka yerlerini yurtlarını geri vermek için canla başla savaşıyoruz.

Eğer bu girişimde bulunmasaydık neler olacaktı? Bunu hesap eden var mı? Türkiye’nin güneyi Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e açılan bir terör koridoru (terörist kanton devleti) oluşturulacak ve hem buradaki enerji kaynakları taşınacak hem bu coğrafya ile bağımızın arasına set çekilecekti.

Türkiye ne yaptı peki? Terör örgütlerinin Fırat’ın Batısına geçişine engel olmak için Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte var gücüyle savaştı ve savaşmaya da devam ediyor. 24 Ağustosta bu amaçla başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı ile birlikte Azez-Cerablus hattını ve güneyden de son olarak El-Bab’a kadar olan yaklaşık 30 kilometrelik bir alanı terör örgütü DAEŞ’in elinden aldı. Dün gelen sevindirici haberle de El-Bab’ın merkezi de ele geçirildi. Böylelikle terör kantonları olan PYD-YPG’nin de birleşmesinin önüne geçti Türkiye ve ÖSO.

Peki ABD denen devlet, İngiltere denen devlet, Fransa denen devlet ne yapıyor? Sömürdükleri yerli halktan gasp ettiklerini kendi merkez bankalarına, gömülü yerlerine, hazinelerine götürüyorlar. İşte büyük devlet dediklerimiz bunlar. Sömürüp, katlettikleri coğrafyaların malları ile büyük devlet oluyorlar…

Şimdi anlıyor musunuz Ankara’nın ne kadar önemli işler yaptığını, anlıyor musunuz tarihi bağlarımızın, haysiyetimizin, şerefimizin bizi nerelere kadar götürdüğünü… Bunu ancak Türkiye gibi şerefli, haysiyetli, ferasetli, dünya mazlumlarının, Müslümanların yanında olan bir devlet yapar.

Tarihin hiçbir döneminde hiçbir devlet bizim gibi “CİHAN DEVLETİ” kuramamıştır. Şimdi de tek cihan devleti Türkiye’dir. İnanıyorum ki 2023’e, 2053’e, 2071’e giderken daha güçlü, daha iri, daha diri, daha daha “DEVLET” olacağız…

Selam ve dua ile…

İBRAHİM YAVUZ