Hâlbuki
Ahmet Necdet Sezer CHP lilerin idolüydü. Ki, hala da öyledir.
Onun ne kadar laik, Kemalist, kırmızı ışıkta bekleyen,
Çankaya’nın gölgesine bile başörtülüleri yaklaştırmayan biri olduğunu anlata anlata bitiremezler.
ÇİLE BÜLBÜLÜM ÇİLE
Ahmet Necdet o kadar laik biriydi ki, dinle devlet işi karışmasın diye ‘Alllah…’ nakaratını söylemeye bile imtina etmişti.
Cumhurbaşkanlığı zamanında Cumhuriyet balolarının birinde, ‘Çile bülbülüm çile’ şarkısını söyleyen sanatçı o zamanki Cumhurbaşkanı Sezer’e yanaşıp şarkıda geçen ‘Alllah..’ nakaratını söyletmeye çalışır.
Ama bir türlü beceremez.
Sezer’in donuk yüzünde ne bir çizgi kımıldar, ne de ‘Allah’ nakaratını söyler.
CHP nin ‘Sezer’i öylesine laikti yani.
NEREDEN NEREYE
Şimdi bakıyorum da CHP nin Cumhurbaşkanı adayı seçim çalışmasına Hacı Bayram’da Cuma namazı kılarak başlamış.
Ülkem adına ve CHP adına sevindim.
Daha önce de CHP merkezine mescit açılmasıyla umutlanmıştım ama takip edilen siyasete bakınca eski tas eski hamam olduğunu görmüş hayıflanmıştım.
HALKIN GÜCÜ
Cumhurbaşkanını ve şimdi de Başkanı halkın seçmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
Eğer Başkan’ı halk seçmemiş olsa CHP yine böyle davranır mıydı? Hayır!
Bu ülkenin başına bize benzeyen biri geçer miydi? Yine Hayır.
NE OLURDU?
Cumhurbaşkanı halkı memnun etmek için değil, belli mahfilleri memnun etmek için küçük bir azınlık tarafından seçilirdi.
Daha doğrusu seçilemezdi.
NASIL?
Mecliste oylamalar yapılır ama yeterli çoğunluk sağlanamadığı için Cumhurbaşkanı bir türlü seçilemezdi.
1960 lı 1970 li yıllardaki Cumhurbaşkanı seçimlerini hatırlayın.
Meclis başkanı oturumu şöyle açardı:
‘Şimdi Cumhurbaşkanı seçiminin 113 üncü turuna geçmek için oturumu açıyorum’
İşte böyle bir Türkiye’de yaşıyorduk.
Ülke aylarca başsız bir şekilde birbiriyle didişerek kavga ederek uğraşırken,
Haliyle
Ülke çaptan düşer.. atı alan Üsküdar’ı geçmiş olurdu.
O yıllarda
Almanya Japonya Kore kalkınırken ve bize tur üstüne tur bindirirken.. biz kaptansız bir gemi olarak yol almaya çalışırdık.
Nihayet
Askerin tepesi atar, ya gelir meclisi kuşatır veya idareye el koyar, ülke bir 15-20 sene daha gerisin geri giderdi.
SEÇİLEN CUMHURBAŞKANI
NASIL BİRİ OLURDU?
‘Sade suya tirit..’ biri olurdu.
Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü mü olur?
Halkın arasına karışmamış, dünyayı tanımayan, siyasetin ‘s’ sinden haberi olmayan, bütün çabası malum mahfilleri ürkütmemek olan bir Cumhurbaşkanından ne beklenir ki!!!
Bunların en iyisi Kenan Evren’di diyeyim de gerisini siz anlayın.
Ahmet Necdet Sezer’i söyledim.
Dünya
Uzayın fethine çıkmışken.. kırmızı ışıkta durmayı, başörtülüleri Çankaya’ya yaklaştırmamayı marifet sayan biriydi.
Bir gün
Çenesini Çankaya’nın penceresine dayamış ‘derin Atatürkçülük’ hayallerine dalmışken,
Ecevit
Ülkenin uçuruma doğru gittiğini..vahameti görmesi için kendisini ‘dürtme’ gafletinde bulundu.
Adamın dünya gerçeklerinden, ülke gerçeklerinden haberi yok ya.. sen misin beni hayallerimden uyandıran.
At kaçtı torba düştü.
Anayasa kitapçığı Ecevit’in kafasının üzerinden uçtu.
Zaten ekonomik kriz içinde olan ülke büyük bir kaosa sürüklendi.
Dolar bir gecede ikiye katladı.
Binaenaleyh
Milyonlarca insan bir gecede fakirleşti..iflas etti.
Bankalar battı ortalık allak bullak oldu.
Bütün bunlar
Kırmızı ışıkta duran Cumhurbaşkanı sayesinde oldu.
FAHRİ KORUTÜRK
Ahmet Necdet Sezer daha bunun gibi kırdığı bi sürü pot var.
Bunlar az çok biliniyor.
Ama
Fahri Korutürk hakkında kimse fazla bir şey bilmez.
Yukarıda
‘En iyisi Kenan Evren…’ demiştim ya.
Şimdi sıkı durun!
Fahri Korutürk ‘bilgi’ bakımında A. Necdet Sezer’in eline su dökemezdi.
O
Çankaya’da.. Sezer’den daha steril bir hayat yaşadı.
Ortalıkta gölge gibi dolaşan iddiasız biriydi.
Bir gün Alman devlet televizyonundan bahsederken ‘Alman TRT si…’ diye ifade ettiğini söylesem yeterli olur sanırım.
Eski Türkiye böyle Cumhurbaşkanları tarafından yönetilmişti.
Şimdi
Rahmetli Özal’ın
Ve
Cumhurbaşkanımız Tayyip Beyin
Ülkeyi nereden nereye getirdiğini sanırım daha iyi anlaşılmıştır.
05.05.2018
Emin Batur