Türkçede toplamak ve bir araya getirmek anlamına geldiği gibi; bir imama uyarak toplu halde namaz kılanlar, topluluk, toplantı, kalabalık anlamına da kullanılan cemaat kelimesi cemiyetin çekirdek yapısını oluşturur. Her cemaat; bir cemiyettir. Her cemiyet bir cemaattir. Tarikat ise takip edilen yol ve usul demektir.
İslami kavram olarak; bir fikir, düşünce, görüş, inanç ve aynı usul, amaç ve hedef etrafında bir araya gelen insanlar topluluğuna cemaat, onların çatısı altında toplandığı kurum ve kuruluşa da cemiyet denir. Teşkilat, organizasyon, birlik, ocak, dernek, federasyon, kulüp ve vakıf çatısı altında toplanan sivil toplum kuruluşları da birer cemiyet ve cemaattir. Bir amaç ve ideal etrafında toplanan kalabalıklara da cemaat adı verilir. Cemaatler toplumu, toplumlar milleti millette devleti oluşturur.
Belirli şartların ve tesadüflerin bir araya getirdiği insanlar cemaat olarak değil, kalabalıklar veya toplumlar olarak vasıflandırılır. Cemiyet ve cemaat; dernek, vakıf, birlik, ocak, kulüp manalarını içine alan, bir gayesi ve hedefi olan, onun doğrultusunda bir araya gelen kişilerden oluşur.
Cemiyet kelimesinin eş ve yakın anlamları olan kelimeler; ‘’topluluk’’, ‘’grup’’, ‘’güruh’’, ‘’sosyete’’ diye de adlandırılır. Sivil toplum çalışmalarının ortak adı da cemiyettir. Bunların bir fikir, düşünce, ideoloji, kültürel, sosyal ve siyasal bir amaç etrafında bir araya gelip toplanmaları ve toplumsal bir birliktelik, heyecan ve aksiyon oluşturmalarına da hareket denir. Sendikal, siyasal, ideolojik, dini ve milli hareketler gibi…
Fertler ve aileden sonra insanların en çok etkilendiği ve etkileştiği, birbirlerini etkilediği, yönlendirdiği, yerlerin başında belirli bir amaç ve düşünce etrafında bir araya gelen topluluklar olan cemiyetlerdir. Cemiyetler daha çok dernek ve vakıf kanunlarına ve yönetmeliklerine göre kurulan ve faaliyet gösteren sivil toplum örgütleridir.
Bir amaç ve gaye etrafında bir araya gelip toplanan inanlara cemiyet dendiği gibi, edepli, terbiyeli, nerede ve nasıl oturup kalkacağını, konuşup susayacağını bilen, görgülü ve kişilik sahibi insanlara da cemiyet insanı denir. Cemiyetler insanları bir ideal ve gaye yolunda eğiten, öğreten, yol ve yöntem gösteren, onların ufuklarını açan, aydınlatan birer sivil toplum ve eğitim kurumlarıdır. İnsan bunları daha çok cemiyetlerde ve tarikatlarda öğrenir.
Aynı amaç ve idealler etrafında bir araya gelen, birlikte düşünüp hareket eden insanlar birbirlerinden kolayca ve çabuk etkilenirler. Kendi aralarında yaptıkları, sosyal, kültürel, siyasi ve dini çalışmalar onları aynı ideal etrafında bir hedefe yürütür. Onları aynı yolun yoldaşı, aynı davanın sırdaşı, aynı fikrin kardeşi, aynı yürüyüşün omuzdaşı yapan gönüllü olarak içinde bulundukları cemiyet ve cemaatlerdir.
Bir toplumda cemiyetler ve cemaatler yasaklanırsa; bu durum o toplumun ve milletin temelini dinamitlemekle eş değerli bir yıkım ve düşmanca bir saldırıdır. Bunu yapanlar; darbeci diktatörler, onların darbe sevici faşistleri, devrimcileri ile o toplum ve milletin düşmanlarıdır. Bu yanlışı ve yıkım hareketini yakın tarihimizde sık sık yapan CHP yönetimleri ve onun izindeki batı emperyalizminin ülkemizdeki Truva atlarıdır.
Türkiye’de batıcılık, devrimcilik ve devrimler adına yapılan tüm yıkıcı değişim dönüşüm hareketleri toplumsal yapımızın temel taşları olan fert ve aile yapımız üzerinde yapılan değişikler, camiler, cemaatler, İslami eğitim kurumları ve kuruluşlarının kapanışı, daha da ileri gidip işi azıtarak ezanın ve Kur’an’ın Türkçe okunmasına kadar vardırılan Haçlı istilacılara rahmet okutacak kadar bayağılaşan bir iktidar baskısı ve terörü, bugünkü; toplumsal yozlaşmanın, bozulmanın ve çürümenin temelini oluşturmuştur. Ne yazık ki, İslam düşmanı olan bu ideolojik bu anlayış millete devlet politikası ve ideolojisi diye öğretilmiş ve dayatılmıştır.
İlahi ölçüler toplumsal hayattan söküp alınırsa; onun yerini ölçüsüzlüğün ölçüsü olan sınırsız özgürlükler alır. Sınırsız özgürlükler başkalarının hak ve hukukuna tecavüz eden toplumda kaos ve anarşi meydana getiren bir hayat tarzını getirir. Gayesiz, idealsiz, ataist, deist millet, kültür ve tarihinden kopuk bir nesil böyle meydana getiriliyor.
Özgürlüklerin sınırı; başkalarının özgürlüklerinin başladığı yerde biter. Müslüman cemiyetler ve cemaatler özgür bir anlayış temelleri üzerinde kurulan ve faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarıdır. Ülkemizde onları kapatmaya çalışanlar emperyalizme tescilli uşakları olan İslam ve milletimizin düşmanları yerli münafıklardır.
Cemiyetler, vakıflar, cemaatler, tarikatlar toplumsal yapımızın temel taşlarıdırlar. Onları yasaklamak, yok saymak, düşman kurum ve kuruluşlar olarak görmek millet bütünlüğümüze saldırmak ve düşmanlık etmektir. Bu ise, Haçlı istilasından daha tehlikeli ve beter bir yıkım demektir. Milletimiz bu saçmalığa ve düşmanlığa fırsat vermez.
Buralara kötü gözle bakanlar, el ve dil uzatanlar ateşle oynadıklarını bilmelidirler. Sivil toplumlarımıza uzanan her el kırılır, her göz çıkarılır, her hareket yok edilir. Milletin dini, tarihi, kültürü, ahlak ve maneviyatıyla oyun oynamak isteyen sağır ve kör sultacılar duysun. Ateşle oynamayın! Başınıza bela alır yanarsınız.
Arif Altunbaş