‘’Kıt’a Sahanlığı’’, ‘’FIR Hattı’’, ‘’Münhasır Bölgeler’’, ‘’Kıbrıs meselesi’’, ‘’Doğu Akdeniz’’, ‘’Libya Türkiye deniz yetki alanları’’, ‘’Petrol ve Gas arama sahaları ile araştırma gemilerimiz, Misak-i milli sınırlarımız içindeki Ege adalar gibi birçok konu bu krizin ana sebeplerini oluşturuyor.
Son günlerde Türk savaş uçaklarına yapılan S-300 füze kilitleme girişimi ve daha bunun gibi Türkiye Yunanistan arasında yıllardır süregelen bir sürü sorun Türkiye’nin uluslararası hukuk, aklıselim ve barışçıl çabalarından dolayı birçok çatışmayı önledi.
Girit Adasında konuşlanan Rus yapımı S-300 füzelerinin NATO görevi yapmakta olan F 16 savaş uçaklarımıza Yunan tarafından kilit atılması, Yunan savaş uçaklarının da aynı düşmanca tutumu izlemesi Türkiye tarafından uluslararası hukuka ve teammüllere göre apaçık bir düşmanlık ve saldırı olarak algılandı.
Bu durum Türkiye Yunanistan arasındaki gerginliği iyice arttırdı ve bardağı taşıran son damla oldu. Bile bile bir ülkenin egemenliğini çiğnemek sorumlu bir devlet anlayışından çok uzak bir tutum idi. Bundan sonra Yunanistan aynı şımarık ve düşmanca tutuma devam ederse; istenmeyen bir çatışma ve savaşı tetikleyebilir.
Savunma Bakanımız Akar aramızdaki tansiyonu tırmandıran Yunan tarafına en anlamlı bir uyarı dersini, ‘’Her zaman her yerde parolasıyla’’ görev yapan 113. Filo Komutanlığımızda verdi. Akar paşanın F 16 savaş uçağımız ile Kuzey Egede yaptığı özel uçuş Yunanistan’a diplomatik nezaketle, ama tavizsiz ve net olan Türkiye duruşunu gösterdi.
Uçuş sonrası Bakan Akar; ‘’Cin şişeden çıktı. Önümüzdeki dönemde milli muharip uçağımızı da, tankımızı da yapacağız. Bu konuda çalışmalarımız azimle, kararlılıkla devam ediyor’’ diye konuşan bakan Akar, bu arada, Yunanistan’a verdiği bu mesajla onun arkasında duran ABD, AB ve NATO ülkelerine de ciddi bir mesaj verdi.
Bundan sonra da aynı sorumsuz tutum ve şımarık davranışlar devam ederse; düşman tarafa misliyle karşılık verilecek anlamına gelen bu uyarı, Cumhurbaşkanımızın da Yunanistan’ın taşkınlıklarına hitaben; ‘’Şaka yamıyorum… Bir gece ansızın gelebiliriz.’’ demesi bu işin şakası olmadığının altını çizdi. Mavi vatanda Atina’nın atacağı herhangi yanlış bir adım ‘’Dananın kuyruğunu koparabilir.’’
Müttefikliğe, komşuluğa uymayan her düşmanca tutumun Türkiye’yi milli hak ve menfaatlerinden, alaka ve ilgi alanlarından geri adım attıramayacağını, kimseye verecek bir karış, toprağımız ve bir m2 denizimizin olmadığı herkese açıkça ilan edildi.
Durduk yere çıkarılan bu gerginliğin; Türkiye’nin ‘’ABD’den F 16 alımı, Mavi vatanda Türk uçaklarının uçmasının engellenmesi, egemenlik haklarımıza müdahale edilmesi, petrol arama gemilerimize şimdiden engel çıkarılması, Kıbrıs meselesi, AB Türkiye ilişkilerinin bozulması…’’ anlamına geldiğinin milletimiz farkında.
Daha düne kadar bizim olan 12 Adalar, BM’ nin üç daimi ve veto hakkına sahip başta; ABD, İngiltere, Sovyetler Birliği, Fransa ile, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Finlandiye arasında yapılan görüşme ile Türkiye’nin oluru ve imzası olmadan 10 Şubat 1947 de Paris Anlaşmasıyla Yunanistan’a verilmesinin tarihi süreç ve Lozan Anlaşmasına zıt bir durumdur. Misak-i Milli sınırlarımız egemenlik sınırlarımız içinde olduğu bir gün mutlaka gündeme gelecektir.
Öteden beri süregelen Yunan tahrikleri askeri, ekonomik stratejik bir şah oyunu ve Türkiye’ nin elini kolunu bağlama ve onu köşeye sıkıştırmaya dönük eski bir Bizans entrika ve Haçlı taktiğidir. Türkiye bunun farkındadır. Pozisyonunu da ona göre almaktadır. Kılıçaslan, Fatih, yavuz ve Kanuni’nin çocukları bu Bizans ayak oyunlarının pekala bilir.
F 16 ile Çanakkale şehitleri üzerinden uçarken Bakan Akar paşanın, ‘’Çanakkale ruhuyla milletimizin hak, menfaat ve alakasını her ne pahasına olursa olsun savunacağız’’ yurdumuzun ve ordumuzun da ne durum ve konumda olması gerektiği konusunda gerekli sinyali verdi. Anlayana sivri Sinek saz…
Dışarıdan, ABD ve Fransa Yunanistan’ı gaz’a getirip kışkırtarak, içteki ‘’Birbirine benzemezler çetesini’’ manipüle ederek, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan ve ekibini saf dışı yapıp iktidardan düşürmek isteyen Haçlı batılıların içeride ve dışarıda kimlerle ne yapmak istediği milletimizce açık ve net olarak görülmektedir.
Arif Altunbaş, Haber 7