Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
Anladınız mı yalancılar, iftiracılar,fırsatçılar, alçak provokatörler!

Anladınız mı yalancılar, iftiracılar,fırsatçılar, alçak provokatörler!

Provokatör Ne Demek, Ne Anlama Gelir? Provokatör Kelimesi TDK Sözlük Anlamı Nedir?
Türkiyede bir bir orman yangını çıksa, bir sel felaketi veya bir afet olsa; iktidar düşmanı muhalefetin uyuyan hücreleri hemen uyanıp ayağa kalkıyor. başlar isyanları oynamaya.
Hep birlikte  sınır ve ölçü tanımazlar, kural va kaideleri, hukuku ve yasaları çiğneyerek  ahlaksız ve edepsice hükümeti devirme oyunları oynarlar.
Yalanın, iftiranın, dedikodunun, ajitasyonun, prorokasyonun,  kaos ve tetikçiliğinin bini bir para olur. Her seviyesizlik ayağa düşüyor alçaklar.
Muhalefetin bir çoğu çılgınca cinnet hummaları geçirir. Saldırır utanmazca, sıkılmazca rastgele sağa sola. Yeter ki Tayyip gitsin, kirli çakallar gelsin iktidara.
Dün, söyledikleri tüm yalan, dolan ve saçmalıkları, şehir eşkiyalıkları ve saldırganlıkları resetleyip sıfırlarlar. Bir aptallı ve ahmak’ı oynamaya başlarlar utanmazca.
Ekonomik kriz çığırtkanlığı…
Siyasal bunalım borazancılığı…
”Bittiler, mahfoldular, tükendiler…Onlar yıkılıp enkaz altındalar, bize de iktidar kaldı” şımarıklığının sınır tanımaz telaşı içinde deli divane olurlar.
”Ben, Kemal geliyorum” der birisi kibriyle havalanıp. İktidarı küçük görme, gösterme havaları estirmeye başlar orada burada.
Deprem oluyor, millet depremin altında kalıp inliyor, kurtarın beni diye, ama onların derdi ve niyeti başka.

Onlar kamerasını ve mikrafonunu almış yıkıntılar üstünde, çığlıkların ve ağıtların arasında, bunca elem ve acının içinde düşmüşler yalan ve iftira atma derdine..

Depremi Allahın bir imtihanı ve sınavı değil de, adeta hükümeti cezalandırmak veya iktidara darbe vurma gibi görüyor ve gösteriyorlar.

Millet ağlarken, onlar fildişi kulelerinde provokayon üretme, sorumsuzluk, seviyesizlik ve kışkırtıcılık peşinde.

Millet acılarını sarma ve can derdinde, bunlar; Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürme, onlara zağarlık yapma gayretinde.

Bütün başlarına gelen felaketlere rağmen depremzedeler olmuşu, geçmişi düşünmüyor sadece.

Bu yıkıklar ve enkaz altından nasıl ve ne şekilde kurtuluruz diye umutla bir kurtarıcı kahramanı bekliyor.

Bu yıkıntıları kim kaldırır, kim bize sımsıcak bir yuva ve çorbe sunar, ekmek kapıs açar derdinde ve düşüncesindeler.

Evet, onlar var ya onlar! O ipsiz ve sapsızlar…

O yalancılar, iftiracılar ve fitnenin ileri karakolları, batı uşakları ne düşünürse düşünsenler!

Hangi hayal ve ütopyaları kurarsa kursunlar!

Milletimiz yarını, geleceğimizni, kimler kurabilir, kimler bizi bir daha ayağa kaldırabilir diye milletçe gizli bir ittifak içindeler.

Kimlere güvenebilir ve dayanabiliriz, hangi lider ve parti hangi ittifak bizi bu yıkıntılar arasından kurtarabilir ve eski günlere tekrar kavuşturabilir diye düşünmekteler.

Yalancılar, iftiracılar, palavracılar, intikam ve öç alma peşinde koşan nefretin çocukları mı bize yar  ve yardımcı olur?

Ve ya; söz verdi mi yapan, şimdiye kadar yaptıklarıyla kendini ispat eden Erdoğanın yanında mı  olacaklarının kararını verir ve verecekler.

””Müslümanın ferasetinden korkun!” O, bir meseleye bakınca, Hak ve haikatin gözüyle bakar. Ama; körler, sağırlar, dilsizler, ruhsuzlar bunu asla anlayamazlar.

Milletin gözünde alayınızı toplayıp bir terazinin gözüne koysak, bir de ABD ve AB’ ı eklesek yanınıza,  Erdoğan ve onu destekleyenler ağır basar yine de.

Avara kasnak gibidir yalanınız, döner duru boşuna.

İftiranız hedefsiz bir ok gibi kaybolur boşlukta, beklentilerinizin hepsi birer hayaldir kaf dağlarında.

Merhaba Kamal, Maral, bilmem ne oğulları… Allah düşmanlarının dostları, PKK yandaşları…

Boşuna hayal peşinde koşup, dellenip ve yellenip durmayın! Uçmayın hayal alemine kanatlanıp.

Bu millet asla aptal, ahmak ve gerizekalı değildir. Şimdiye kadar olduğu ve bundan sonra da olcağı gibi. Ne yapacağını çok iyi bilir.

Neyi nerede, nasıl, ne zaman ve neye karar verip yapacağını siz de göreceksiniz bir daha.

Bu müslüman millet; feraset sahibidir, Allahın nazargahından bakar aleme ve eşyaya Allahın izniyle…

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Arif Altunbaş Türkiye gibi kendi kimliği, benliği, medeniyeti ve kültüründen koparılmak istenen ülkelerde, “aydın” kavramı, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir