Dünyada 2020’nin ilk dakikalarından bu yana son yıllarda yaşanmayan hareketlilikler yaşandı. Bu net! Bu hareketliliğin en büyük nedeni KORONA elbette. Korona ile en büyük manevraları tecrübe ettik. Türkiye ise bu manevraların merkezinde yer aldı…
AKDENİZ!!! Dünyada yeni dönemin merkez üssü. Büyük devletler AKDENİZ’de olmak, pastadan pay kapmak için mücadele ediyorlar. TÜRKİYE, ABD, İNGİLTERE, ÇİN, FRANSA, ALMANYA… Hepsi…
AKDENİZ’in önemini kat be kat artıran ise SURİYE ve LİBYA. Suriye’de 2011’den bu yana olup bitenleri çok yazdık. Şu an gündemde sıcak olan konu LİBYA. Kim ne derse desin LİBYA’da en büyük güç Türkiye. Bunu ABD’nin Hafter’le bu işin yürümeyeceğini görerek Hafter’in rolünü sonlandırmasından anlayabiliyoruz.
Libya darmadağın oldu, Türk askeri Libya’ya konuşlandı. Libya’yı yeniden inşa etmek için… Tabi Libya’da olmak isteyenler sadece yukarıda saydığımız ülkeler değil. Zaten asıl kavga da burada ortaya çıkıyor. Çünkü Libya öyle bir pasta ki paylaşılamayacak kadar değerli.
İki taraf var ki yeni dönemde Libya’da bunların çekişmesi sahnede olacak. ROTHSCHİLD AİLESİ VE DERİN AMERİKA… ROTHSCHİLD AİLESİ Libya’da yer edinmek için yatırımlarını hızlandırdı. Derin Amerika da öyle. Libya’yı tek başına AİLE’YE bırakmak niyetinde değil. Haliyle bunların Libya’da yer edinebilmesi için budanması gereken ülke hangisi? Bu sorunun cevabını vermek öyle zannediyorum ki hiç zor değil: TÜRKİYE.
Türk donanmasının ne kadar güçlü olduğu bir kez daha görüldü. Fransız gemileri Türk donanmasına manevra yapmaya, rahatsız etmeye kalktılar ama istedikleri sonucu elde edemediler. Üstüne üslük Türkiye’yi NATO’ya şikayet ettiler. NATO da Fransa’nın değil Türkiye’nin yanında yer aldı. Türkiye’nin Libya’da ne kadar güçlü bir aktör olduğu buradan da anlaşılıyor.
Şu an herkes AKDENİZ’de Türkiye’ye karşı. Yanında gibi görünenler de cambaza bak cambaza numarası çekmeye çalışıyor. FRANSA-ALMANYA-İNGİLTERE-ABD Türkiye’nin Libya’ya demir atmasından çok rahatsız. 400 sene valiyle yönettiğimiz YUNANİSTAN bile söz sahibi olmak için, daha doğrusu hayatta kalmak için Avrupalı hempalarının kuyruğundan ayrılmıyor.
Peki bu farkındalık içeride mevcut mu? İnanın dışarısı kadar değil. Günlük siyasi kavgalarla, ağız dalaşları ile, çirkin propagandalarla içerisi oyalanmaya çalışılıyor…
Son zamanlarda yaşadıklarımızı hatırlayın ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. LGBT, Başkan Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın yeni doğan evladı üzerinden yürütülen çirkin kampanya, BARO düzenlemesi üzerinden Hüküme’te yüklenme, son olarak da son Başbakan Binali Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım’a yapılan yazılı saldırı en büyük gösterge…
İçinden geçtiğimiz dönem bu gibi siyasi propaganda görünümlü oyalama taktikleriyle vakit kaybedilecek dönem değil. Dışarısıyla daha çok ilgilenmeli, daha iyi anlamalıyız.
AKDENİZ, yalnızca Hükümetin meselesi değil TÜRKİYE’nin meselesidir. Siyasi parti gözlüğümüzü bir kenara bırakıp olan biteni MİLLİ bir çizgiyle takip etmeliyiz. Çünkü TÜRK DEVLETİ SURİYE’DE ÇOK GÜÇLÜ, LİBYA’DA ÇOK GÜÇLÜ… KISACASI AKDENİZ’İ ÇEVRELEYEN BİR TÜRKİYE VAR…
Biz bu topraklarda, denizlerde yeni hakimiyet kurmuyoruz. Buralar zaten BİZİMDİ. Kısa süreliğine yerin altına çekilmek durumunda kaldık o kadar. Şimdi sahadayız. Buralarda bayrağımızı dalgalandırıncaya kadar da gitmeyeceğiz. Bunun bilincinde olalım yeter…