Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
Azgın azınlık

Azgın azınlık

azgın azınlık - uludağ sözlük

Türkiye’de azınlık bir gurubun insaf ve merhametlerini, haysiyet ve vicdanlarını yitirdiğine kin ve nefretlerinin ruh hallerini bozduğuna, ipini koparan akıl ve mantıklarının kendilerini saldırganlaştırdığına ve barbarlaştırdığına yıllardır sık sık şahitlik oluyoruz.

İdeolojik sapıklık insanın düşünme fonksiyonlarını da yitiriyor. Bireyi ve toplumu gözü dönmüş, hiçbir sınır ve ölçü tanımayan zıvanadan çıkmış hırçın bir varlık haline getiriyor.

İnsan kim olduğunu, kendi konum ve durumunu bilmezse, insani değerlerden ne kadar uzak olduğunu fark etmezse, kudurmuşçasına sağa sola saldırmayı kendilerine verilen bir hak ve vazife gibi görebilecek kadar bayağılaşıp alçalıyor.

Başkalarının hak ve hukuklarını çiğnemek, kişilik haklarını hiçe saymak, ahlakın ve yasaların belirlediği sınırlarla dalga geçercesine yalan, iftira ve itibar suikastları yapmak hiçbir ülkede; ne basın özgürlüğü, ne de siyasi bir haktır.

Özgürlükler; başkalarının hak ve hukuklarına tecavüz edildiği noktada son bulur. Kişinin sınırlarını aşması, hukuku çiğnemesi, toplumsal huzuru kaçırması apaçık bir fitne çıkarmaktır. Fitnecilik ise; haddi aşmaktır. Her haddini aşanın haddini bildirmek devletin görevlerinden biridir. Bu olmazsa; orman kanunları devreye girer. Herkes kendi kendisinin hakimi, savcısı ve yargıcı olur. İsteyen istediğini istediği şekil ve usulde yargılar(!) ve cezalandırır. Orada; ne kanun, ne huzur, ne güven ve nede devletten bahsedilemez.

Muhalefet yapıyorum diye siyasi kabadayılık yapmak; önüne gelene posta koymak, herkesi aşağılamak ve ötekileştirmek medya ve fikir özgürlüğü elbisesini giyerek fikrin ve düşüncenin fahişeliğini soyunmak kanun ve hukuk tanımamazlıktır. Hukuk tanımamazlık; azgın azınlıkların karakter ve kişiliklerini oluşturur.

Bu tip insanlar bir tarafta kaş yapayım derken, öte tarafta; göz çıkarırlar. Öne çıkayım, önde görüneyim derken ayakaltında kalırlar. Attığı her taş, kendi başlarını yarar. Onlar yine de akıllanmazlar, uslanmazlar, şirretçe saldırganlışarak bildiklerini okurlar.

Bunların başını kibir budalası, haddini bilmez, kendini dev aynasında gören kimi karakter fukarası şarkıcılar, tiyatrocular, artistler, komponistler, şairler, yazarlar, politikacılar ve şımarık cahiller çeker. Bunlar her fırsatta İslam’a, Müslümanların kutsal değerlerine, milletimizin tarih ve kültürüne, ahlak ve maneviyatına saldırmayı görev bilirler.

Allah ile, peygamber ile, Kur’an ve Sünnet ile, Müslümanların inanç ve ibadetleriyle alay edip dalga geçmeyi, onlara hakaret ve küfretmeyi gelenek haline getiren bu yabancılaşmış ve milletimizin öz değerlerinden koparak soysuzlaşmış kişiler asla Müslüman milletimizi temsil edemezler. Bu azgın azınlık; ahlak ve maneviyatımıza, tarih ve coğrafyamıza ezelden düşman olan içimizdeki çifte standartlı aşağılık kompleksine mağlup olmuş şahsiyetsizlerdir.

Türkiye’yi yönetmek için milletin kendi iradesiyle seçtiği sevilen ve sayılan başarılı bir lidere, ‘’Mal’’, milletin onur ve şahsiyetini temsil eden Cumhurbaşkanlığı Sarayına, ‘’Ahır’’ diyecek kadar adileşmek her şeyden önce; o lideri seçen milyonlarca vatandaşa hakarettir.  Milletin ve devletin yönetildiği o binaya ahır benzetmesi yapmak, orada oturanların ve onların yönettiği milleti hayvan yerine koymaktır. Devletin ve devlet otoritesinin manevi şahsiyetini aşağılamaktır.

Milletimizin düşmanlarının sık sık kullandığı bu ahlaksız dil, bu çirkin üslup CHP ve HDP ideolojisinin beslendiği marksist, solcu, ateist, laik, dönme, sabateist ve inançsızların yaygın olarak kullandığı üslup ve dilidir. Bu üslup ve dil; halen içimizde var olan Bizans soylu gavurların taşeronu yapanların ağzıdır.

Bunların yıllardır milletimize karşı bitmek tükenmek bilmeyen düşmanlık ve kinleri, öfke ve nefretleri, inkar ve isyanlarının sebebi, bizim din ve kültürümüzün, tarih ve medeniyetimizin, ahlak ve maneviyatımızın eseri olan Müslümanca duruşumuzdan kaynaklanmaktadır. Türkiye düşmanlarının sözcülüğünü, gözcülüğünü ve temsilciliğini yapan PKK ve onun dostlarının gerçek yüzüdür bu davranışlar.

Allaha iman, peygamberi önder, Kur’ anı rehber, İslam’ı din olarak kabul eden milletimize karşı yönelen bu düşmanlıklar insanımızın inancı ve inanç değerlerine bağlı olan bir liderin şahsında tüm Türkiye’ye karşı yapılmaktadır.

Bunlar, ‘’Öldükten sonra; öte dünyada rakı masalarında buluşarak, orada kadeh tokuşturacak ve kafalarını demleyip alem yapacaklarına’’ inanacak kadar imansızlardır. Bizse; bu dünyada yitik cennetimizi arayan, bu dünyada iken öte dünyamıza hazırlanmaya çalışan Müslümanlarız.

Azgın azınlıkla bizim aramızda kırmızı ve kalın bir çizgi vardır. İman ve küfür, inanç ve inkar çizgisidir bu. Ateş medeniyetinin çocuklarıyla su medeniyetinin çocukları arasındaki sınır çizgisidir bu. Onların kudurmasına; küfür, hakaret, saldırı ve taşkınlıklarına, yalan ve iftiralarına bakmayın siz.  Yaptıkları ve yapacakları yok olup tükenişlerinin işaret fişeği ve ateş danslarıdır.

Arif Altunbaş, Haber 7, den iktibas

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Arif Altunbaş Türkiye gibi kendi kimliği, benliği, medeniyeti ve kültüründen koparılmak istenen ülkelerde, “aydın” kavramı, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir