Başlığa
12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 gibi muhtıra ve darbeleri eklemek mümkün.
Ancak
27 Mayıs 1960 darbesi
Ve 2016’daki 15 Temmuz kalkışması darbelerin bir özeti olduğu için
Bu ikisini merkeze aldım.
İMAMOĞLU
İNGİLİZ B. ELÇİSİ İLE GÖRÜŞÜYOR
CHP’nin İngiliz aşkı malumdur.
Nitekim İmamoğlu
2028’de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı adaylığı için
Daha yurtiçi gezilerine başlamadan önce,
İstanbul’un karlı ve tenha olduğu bir günde gözlerden uzak bir balıkçı lokantasında İngiliz B. Elçisi ile görüşmüştü.
Dikkat edilirse İmamoğlu İstanbul Başkonsolosu ile görüşmüyor Büyükelçi ile görüşüyor.
Adam da o karlı günde üşenmeden Ankara’dan kalkıp geliyor. Artık ne konuşacaklarsa…
Ama
Daha önce gizli kapaklı yapılan görüşme ve iş birliğini
Genel Başkan Ö. Özel çok açık bir hale getirdi. Televizyon röportajında herkesin gözü önünde İngiliz başbakanından yardım dilendi. Daha sonra yapılan Sosyalist Enternasyonal toplantısında da bu isteğini yeniledi.
Neden?
İNGİLİZ ETKİSİ
CHP’liler
İngilizlerin ülkemizdeki etkisinin çok büyük olduğuna ve onlarla iş birliğinin kaçınılmaz olduğuna inanırlar.
Ancak
Bu iş birliğinin iyi mi kötü mü olduğunu hiç düşünmezler.
Mesela
Mustafa Reşid Paşa’nın İngiliz yanlısı bir siyaset izleyerek onlarla yaptığı anlaşmalar Osmanlıyı felakete sürüklemişti.
Bunlardan
1838 Baltalimanı Anlaşması bir ticaret anlaşması olup Osmanlının kısa sürede hazinesini boşaltmış iflasa sürüklemişti.
Ve Osmanlı Devleti
1854 yılında ilk defa borç almak zorunda kalmıştır.
O borç
İsim ve kılık değiştirerek ta 2013 yılına kadar geldi.
2013 yılında geri kalan 5 milyar $ Cumhurbaşkanımız tarafından ödenerek kapatılmıştır.
Borcu kapattığımızın ikinci haftası Gezi Parkı olayları başladı. Arkasında Hendek, Kobani, 15 Temmuz vs. gibi daha birçok yıkıcı olay oldu ama bunlar başka bir yazının konusu.
DARBELER
İngilizlerle olan ilişkilerimiz ya iflasla ya darbe ile sonuçlanmıştır.
Tarihi mevzulara girip mevzu dağılsın istemiyorum
Ama şu kadarını söyleyeyim:
İngiliz yanlısı paşalar Osmanlının sonunu getirmişlerdir.
Sultan A. Aziz’in şehit edilmesinden
Sultan A. Hamid’in tahttan indirilmesine kadar hep olaylarda İngiliz parmağı olmuştur.
CUMHURİYET DÖNEMİ
Cumhuriyet döneminde de bu etkiyi fazlası ile görmek mümkün.
Osmanlı ortadan kaldırıldıktan sonra
Ortadoğu’da geride kalan tüm mülklerine İngiliz-Fransız ittifakı kendi aralarında paylaşmıştır (Sykes-Picot Anlaşması)
İçeride de
1945 yılına kadar tamamen İngiliz yanlısı 45’ten sonra ise kısmen Amerikan yanlısı bir politika tercih edilmiştir.
MENDERES VE 27 MAYIS DARBESİ
1950’de
Demokrat Partinin iktidara gelmesi ile
Menderes
Ülkeyi İngiliz tahakkümünden kurtarıp farklı arayışlara girerek Milli bir politika tercih etmekle birlikte o yılların süper güçleri olan ABD ve SSCB (Rusya) ile de ilişkiler kurmak zorunda kalmıştır.
Ancak
İngilizler gibi Anglosakson olan ve haliyle aynı dürtülere sahip olan Amerikalılar da İngilizlerin yaptığı soygunu devam ettirmek isterler.
Bu durum İngilizleri fena halde kızdırır. Pastayı bölüşmek istemezler.
Çünkü
Ülkenin önemli politikacıları
Sermayesi
Üniversiteleri
Basın-yayın kuruluşları
Ve generallerin etkin olan bir kısmı İngiliz yanlısıydı.
CHP FİTNE KAZANINI KAYNATIYOR
İngilizlerin
Tam istediği gibi bir muhalefet de olunca
CHP-Medya-Üniversite ve sermayenin etkisiyle fitne kazanının fokur fokur kaynamaya başlaması zor olmadı.
YALAN VE İFTİRALAR
Öğrencilerin kıyma makinesinden geçirildikleri,
Menderes’in 12 ton altını uçakla kaçırmak üzere olduğu vb. gibi akla ziyan o kadar çok yalan haber uçurdular ki… Askeri cenahta da bu işe teşne bir grup olunca darbe yapmaları gayet rahat oldu.
Bu darbe
Belki de İngilizlerin içimizde kotarabildikleri en kolay darbe olmuştur.
Çünkü
Menderes naif birisi olup
Aynen 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanımızın yaptığı gibi halkı meydanlara çağıracak bir celadete sahip değildi.
ÜLKENİN SERVETİ NEREYE GİTTİ
Darbecilerin bahsettiği o 12 altın hiçbir zaman ortaya çıkmadı.
Çünkü Menderes
Kendileri gibi hırsız değildi
Ama o sırada ne oldu ve ülkenin serveti nereye gitti ona bakalım.
MİLLİ GELİRİMİZ
1960 yılında
Milli gelirimiz 89 milyar $ idi.
Kişi başına düşen milli gelir olarak Japonya’nın ilerisinde.. Kore’nin ise çok çok ilerisinde idik.
Darbeden hemen sonra bu rakam 68 milyar dolara indi (O günkü dolar şimdiki doların 10 katından fazla alım gücü vardı)
Aradaki fark
İngiliz yanlısı sermaye gruplarının cebine gitti.
27.05.2025
Emin Batur