Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
Suriye üzerine hesaplar

Suriye üzerine hesaplar

Kendi halkının sesine kulak vermeyen, halkın desteğini almayan hiçbir iktidarın başarılı olma şansı yoktur.

Ne kadar direnirse dirensin Esed’in kaderi eninde sonunda yıkılmaktır. Halkına sırtını dönmekle, onların sesini duymamakla, Rusya, Çin ve İran ile birlikte olmakla zaten savaşı baştan kaybetmiş görünüyor.

Bu kanlı savaşın üzerinden iki yıl geçmesine rağmen bir türlü inadından, kin ve intikam hırsından, makam ve koltuk sevdasından vazgeçmeyen Esedi acıklı bir son, ona karşı savaşan Suriye muhalefetini de ciddi tehlikeler beklemektedir.

Bunların en başında Baas diktatörüne karşı savaşan güçlerin bir komuta çatısı, bir ideal etrafında toplanamama, bir vücut olamama tehlikesidir.

Eğer bunu gerçekleştiremezler ise, dağınık bir ordu ve bölük pörçük bir mücadele ile bu savaş kazanmaları hayli zor görünüyor. Savaş kazanılsa bile yeni kurulacak Suriye sorunlar yumağı olan bir cadı kazanı haline gelebilir. Suriye’nin etnik, dini, sosyal ve kültürel yapısı her an sorunlar üreten bir mekanizmaya, problemler püsküren bir yanardağa dönüşebilir. Çünkü Suriye üzerinde sadece Özgür Suriye ordusuyla Esed güçleri değil, Rusya, Çin ve İran bir tarafta, ABD ve müttefikleri diğer tarafta bir güç savaşı veriyor.

Esas savaşan güçler Suriyeli iki taraftır. Savaşı askeri, lojistik, siyasi ve ekonomik olarak destekleyen veya destekler görünen, kenarda Suriyelilerin birbirlerini katletmelerini seyreden akbabalar ise, son hamleyi yapmak için kenarda hep hazır kuvvet beklemektedirler.

Türkiye’nin iyi niyet ve samimiyetine rağmen uluslararası hukuk ve ilişkilerden dolayı ÖSO savaşçılarının yanında fiili müdahale etmemesi savaşın uzamasına yol açsa da birçok sakıncaları ve bölgesel kaygıları da ortadan kaldırmış oluyor.

Müdahalenin niyeti ne olursa olsun Türkiye’yi işgalci bir durum ve konumdan uzak tutmak gerekiyor. Her yabancı müdahale gücü niyeti ne olursa olsun kendi alternatifini de bizzat kendisi doğurur.

Suriye’ye girdiğinizde Esed’in zulmünden kurtarmak istediğiniz insanlara bile onları kurtarmak için müdahale ettiğinizi anlatamazsınız. Birçok Esed karşıtı insanlar bile size karşı savaşması mümkün.

Bir yanda modern savaş uçakları, tankçı, topçu birlikleri ve füze taburlarıyla donanmış, yıllarca eğitilmiş ve arkasına İran, Hizbullah, Rusya ve Çin’i almış acımasız bir ordu var. Bir yanda hafif silahlarla donatılmış bir halk hareketi. Yine bir tarafta da muhaliflere ölmeyecek kadar gıda ve ilaç yardımı, silah ve cephane veren ABD, SUUD, Katar ve batı ittifakı Özgür Suriye Ordusunu kendilerine teslim olmasını bekliyor. Daha savaş kazanılmadan satın alınmak isteniyor.

Mısır, Türkiye, Libya, Tunus gibi ülkeler Suriyeli Muhaliflerinin başarılı olmasını istemelerine rağmen maalesef güçlü bir blok oluşturamadıklarından dolayı bu konuda fazla etkin bir rol oynayamıyorlar.

ABD ve müttefikleri, Rusya, Çin ve İran savaşı da barışı da kendi çıkarları doğrultusunda neticelendirmek için mücadele ediyorlar. Savaş bütün acımasızlığı ve vahşetiyle devam ederken dış güçler Esed sonrası kimin geleceğini düşünüyor, bu çizgide plan ve programlar yaparak bölgede mekik diplomasisi yürütüyorlar.

Savaşı Suriyeliler veriyor, fakat zaferi bu iki yabancı güç ve blok kazanmaya çalışıyor. Bu konuda da taraflara ellerinden gelen her türlü siyasi ve diplomatik baskıyı yapmaktan da geri durmuyorlar.

Şimdiye kadar yapılan toplantıların, gönderilen arabulucuların, verilen sözlerin, yerine gelmeyen vaatlerin ve arabulucuların başarılı olamamalarının altında bu iki yabancı bloğun eli var.

Suriye Muhalefetinin önündeki 2. büyük tehlikede ABD ve müttefiklerinin baskı, oyun ve hilelerine gelme olasılığıdır. Bu iki yabancı blokun amacı, Suriye halkının bir diktatörün zulmünden kurtulması değil, Esed ‘ten sonra gelecek olan iktidarın kendi yandaşları olmasıdır. Bu savaş vesilesiyle mağdur olan, ölen, yaralanan, evini barkını, vatanını terk edenlerin acıları, sorunları onların umurunda bile değil.

Rusya ve İran aktif olarak bu savaşın içinde ve taraf iken, hiçbir menfaat beklemeksizin Suriye Muhalefetine her türlü lojistik destek, silah ve cephane vermek Müslüman ülkelerin kardeşlik, hür dünyanın ise insanlık borcudur.

Türkiye Suriye Muhalefeti cephesinin her türlü ihtiyacını sağına soluna bakmadan karşılamalı ve bunu da Özgür Suriye Ordusu zafere ulaşıncaya kadar ve zafer sonrasında da sürdürmelidir.

Bu Türkiye’nin onlarla olan kardeşlik ve komşuluk hukukunun bir gereği ve Türkiyeden beklenen tarihi bir misyondur. İçerdeki ve dışarıdaki şarlatanlara rağmen Türkiye kendisine yakışanı ve kendisinden bekleneni yapmalı ve de yapmaya devam etmelidir.

Zafer, sadece savaşı kazanmaktan ibaret değil, savaş sonrasında ülkede barışı, kardeşliği ve huzuru sağlayıp, sürdürebilmektir.

NOT; Bu yazı ilk önce 09 Nisan 2013,  Haber 7 de yayınlanmıştır. Önemine ve güncelliğine binaen 3 yıl sonra tekrar burada yayınlıyoruz. Editör.

 

 

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Arif Altunbaş Türkiye gibi kendi kimliği, benliği, medeniyeti ve kültüründen koparılmak istenen ülkelerde, “aydın” kavramı, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir