Sen
akşam evine dönerken
Ben
akşam evimden uzaklaşıyorum
Senin derdin trafik
Benim derdim Ege’nin karanlık suları
Bu akşam aşabilecek miyiz?
Sıkıntılarımızı
Kavuşabilecek miyiz?
Sen çocuklarına
Ben meçhule
Kurtarabilecek miyiz?
kör trafikten
Sen arabanı
karanlık sulardan
Ben çocuklarımı
Biliyor musun?
Ben de senin gibiydim
Trafikte
Akşam eve dönerken
Ağzım zehir gibi küfür dolardı
Şam’da Bağdat’ta Halep’te
Arkadaşlarla bir araya gelip
Kahkahalar eşliğinde bacağım büyüklüğündeki balığı
Yemeğe çalışır
bitiremezdik
Yarısı çöpe giderdi
Garson
Arta kalan ekmeğin içiyle
Masamızı silerdi.
Ve bunu biz normal görürdük
Sizinkiler bazen itiraz eder:
‘’Yapmayın! Yazıktır! Günahtır!’’
Derlerdi
‘’Nimettir bu!’’ derlerdi
Hakkınızı yemeyelim
‘’Sizinkiler’’ yere düşen ekmeği öper başına koyar bize sitem ederdi
Siz ‘’Yapmayın!’’ dedikçe bizim garson bir yandan ekmekle masayı siler
Bir yandan laf yetiştirirdi
‘’Bir çuval un ne kadar biliyor musun?’’
!!!…
‘’İki dinar hacı iki…’’
!!!…
Şimdi anlıyoruz o nimeti neden öpüp başınıza koyduğunuzu
Var mı faydası bilmiyorum
Bilin kıymetini
Vatanınızın
Ekmeğinizin
O kör trafiğinizin
Çocuklarınızın
Akşam eve kavuşma sevincinizin
Ele güne muhtaç olmayışınızın
‘‘Nan-ı Azizinizin’’
Emin Batur