Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
Terör zinciri .

Terör zinciri .

Terör zinciri

Hakkın ve adaletin, insaf ve merhametin, hukuk ve ahlakın vicdan ve şahsiyetin dışında hak arayan, toplumun huzur ve barışını bozan her kişi ve kuruluş teröristtir. Eline ille de silah alıp kan dökmesi gerekmez. Politika cambazlarının, kaos tüccarlarının, hukuk katillerinin, ahlak yoksullarının, zulüm ağalarının, kriz bezirganlarının… velhasılı insanlıktan çıkmış insanların ortaya koyduğu haksız hukuksuz eylem ve söylemlere denir terör.

Haksız kazanç elde etmek, hakkın ve hukukun yerine adaletsizliği ve hukuksuzluğu yürürlüğe koyma eyleminin adı olarak terör; insanın yaratılışına ters, insanlık dışı bir harekettir. Bir milleti sömürmenin, haksız kazanç elde ederek semirmenin, gayri meşru yollarda meşruiyet aramanın her tipi ve türüdür.

Nasıl terör örgütlerin ahlaki, hukuki, insani hassasiyetleri yoksa; modern kalpazanlıkla haksız yere para kazananların, milleti dolandırıp soyanların da aynı şekilde ahlaki ve vicdani derleri yoktur. Onların tek gayesi nasıl ve ne şekilde olursa olsun milleti kandırmak ve onların sırtından haşereler gibi geçinmek, toplumun kanını emerek zenginliklerine zenginlik katmaktır. Kapitalizmin öğretisi ve ahlakıdır bu.

Kendi aracı toptancı şirketleri vasıtası ile çiftçiden bir liraya  aldığı gıda maddesini, yine kendi zincir marketlerine yüksek fiyatlara satarak, mağazalar da alış fiyatları üzerine yine fahiş fiyatlar ekleyip karlarını ona katlayarak hergün kendisinden alış veriş yapan velinimeti müşterisine kakalarsa adalet, insanlık, edep, ahlak bu işin neresindedir? Bu alçak ve şerefsizlerin adı terörist değil de nedir?

Vicdansızlığın, ahlaksızlığın, sahtekarlığın ve sorumsuzluğun bu kadarı bir toplumda rahatça yapılabiliyorsa; acaba o toplum ne hale gelmiştir? Ve bu toplum kuzu kuzu hala kendisi aptal, ahmak ve enayi yerine koyan aynı marketlerden alış veriş yapmaya devem ediyorsa; müşterinin hiç mi suçu yoktur? ‘’Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’’ (Hz. Muhammed sav)

Bu teröristler ülkemize uzaydan ve yabancı diyarlardan gelen virüsler değildir. Eğitim ve öğretim sistemimizin, sosyal ve kültürel, dini ve ahlakı hayatımızın içinde yetişen bu insanlar bütün bu olumsuzluklara rağmen milletimiz yine de bu kalpazanların değirmenine su taşımaya, o marketlerden inat ve ısrarla alış veriş yapmaya devam ediyorsa; suçu orada burada, onlarda bunlarda aramaya gerek yok. Demek ki toplum o kadar duyarsız, sorumsuz, ruhsuz, kendisine olan saygısını yitirmiş, şakulden kaymış ki; siyasette, ticarette, kültürde, sosyal olaylarda da olduğu gibi hemen birilerinin kuyruğuna takılabiliyor.

Bir toplum doğru ile yanlışı, haksız ile haksızı, dürüstlükle kalpazanlığı, haram ile helali ayırt edemiyorsa; oturup kendi haline ağlamalıdır. Daha sonra başına gelecek bela ve musibetlere de hazır olmalı, suçu kendinden başka kimselerde aramamalıdır.

Dünya genelinde doların, petrolün, gazın, enerjinin, hammaddenin pahalılaşmasıyla bunlara bağlı olarak ulaşım, üretim ve emtianın pahalılaşmasını bir domino taşı etkisi yaptığı herkesçe malum. Bunları siyasal öç alma aracı olarak kullanan politika teröristlerine baktığımızda, batı emperyalizmiyle birlikte hareket eden ve çalışan Türkiye’nin hayrına uğraşmayan kimi siyasi partiler, iş dünyası ve çevreler olduğunu pekala görüyoruz. Parazitler o kadar çok ki, bir anda millet adına yuvarlak masalarda bir araya gelebiliyor. Bunlar bir anda milletin, devletin ve coğrafyamızın kaderinin önünde dağlar gibi dikilen eşkıyalara dönüşebiliyor.

Çoğu dış sermayedarlar tarafından ülkemizde kurulan veya satın alınan büyük zincir marketlerin kriz döneminde hep birden atağa kalkarak fiyatları üçe, beşe, ona katlamalarının ne hukuki, ne ahlaki, ne vicdani, ne de ticari hiçbir dayanağı yoktur..

Devlet her vatandaşın, her işletmenin, her patronun başına bir jandarma koyamaz ama, en sert ve acımasız tedbir ve kurallar alabilir. Herkesin jandarması kendi ahlakı ve vicdanıdır elbet. Hırsız minareyi çalmadan önce kılıfını hazırladığını da görüyoruz.

En büyük iş ve sorumluluk vatandaşa düşmektedir. Allahtan korkan, kuldan utanan, ahlak ve maneviyat sahibi olan, ehli vicdan ve ehli iman üzere ayakta duran milletimize düşmektedir bu görev. Hainlere tavır koymak, onları boykot edip cezalandırmak… Yani; Bana, sana, bize, hepimize iş düşüyor.

Toplumsal çürüme milletimiz içinde hergün biraz daha derinleşiyor. Hergün biraz daha iman ve Kur’an çizgisinden uzaklaşıp kendimize ve değerlerimize karşı yabancılaşıyor medenileşmek ve çağdaşlaşmak adına insanlıktan çıkıyoruz.

Bir toplum Hak ve hakikatten uzaklaştıkça, her türlü karanlığın sarmalında yalancı şafaklardan, sahte kurtarıcılardan medet ummaya başlar. Tanzimat’ tan bu yana bu sahte kurtarıcılardan ve kahramanlardan kurtulamadık gitti.

Bugün de bu sahte kurtarıcıların sahte temsilcileri ile karşı karşıyayız. Ermeni, Rum, Yahudi, Mason, ahmak Müslüman ve yerli münafıklardan oluşan terörist bir çete nasıl Abdulhamid’i darbe ile tahtan indirdiler ise; bu gün de aynı ihanet ocağının gözü ve gönlü kör temsilcileri Erdoğan’ı her ne pahasına olursa olsun iktidardan düşürmek peşindeler. Ortalıkta yine fırıldak dönmeler, gayri müslim finansörler, ihanet ittifakları görev başında…

Türkiye sadece zincir marketler terörüyle değil, batı emperyalizmine zincirle bağlanmış politika cambazlarıyla ve köleleriyle dağda ve şehirde göğüs göğüse bir savaş halindedir.  Millet olarak bir savaş halindeyiz. Her tarafımızda geçmişimize ve geleceğimize diş gıcırdatan ve parmak sallayan bir puşt zulalarıyla karşı karşıya.

Arif Altunbaş, Haber 7

Yorumlar2

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Arif Altunbaş Türkiye gibi kendi kimliği, benliği, medeniyeti ve kültüründen koparılmak istenen ülkelerde, “aydın” kavramı, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir