Zaman; iyi ve kötü yaptıklarımız ve söylediklerimizin hepsine şahittir. Hata, günah ve yanlışlarımıza tevbe etmek, pişman olmak ise; müminlerin şiarındandır.
Bir insan geçmişteki söyleyip yaptıklarıyla değil de, bugünkü; duruşu ve durumuyla değerlendirmek gerekir. Onu anlamadan, dinlemeden geçmişteki hata ve yanlışlarıyla yargılamak ve değerlendirmek insanı eksik, hatalı ve yanlış neticelere götürdüğü gibi, felaket ve hezimetlere de yol açabilir.
Bir şeyin aslını dinlemeden, anlamadan onu yargılamak ayrıca kul hakkına tecavüz etmektir. Doğru tespitler yapmak için doğru noktada durmak ve doğru hareket etmek, sorgulamak, yargılamak gerekir. ”Vahşi Hz. Hamza’yı şehit etti” diye tevbe edip Müslüman olduktan sonra bile onu lanetleyip eleştirebilir miyiz? ”Hz. Ömer cahiliye döneminde kız çocuğunu diri diri toprağa gömenlerden biridir” diye İslamla şereflendikten sonra onu suçlayabilir miyiz? Daha bunun gibi örneklerle konu zenginleştirebilinir.
Rabbimiz, ”Fe aslihu beyne ahavaykum…” ayetinde emrettiği gibi; ”Mü’minler kardeşleri arasında barış ve dayanışmayı teşvik etmekle görevlidir.” onların aralarını açmakla ve germekle değil… Bugün; amiral bozuntusu darbecilere meydan okuduğu için Devlet Bahçeliyi; 17 yıl önce generallere hitaben yazdığı 17 Shf. lik mektuptan dolayı onu karalamak, tefe koyup çalmak ve linç etmeye çalışmak, ancak; iyi niyetli olmayanların, darbeci haydutların ve darbe sevici yavşakların işine yarar.
İnsan, insanı dünkü yaptıklarıyla değil, bugünkü duruşu ve çizgisiyle değerlendirmeli ve yargılamalıdır. Bu tavır; İslam’a, adalete, ahlaka, insanlığın evrensel değerlerine en uygun ve yakın olan bir yaklaşımdır. İslam’a intisap eden ve İslam’ı referans olarak alan tüm kardeşlerim bu ve bu gibi olaylar karşısında çok duyarlı olmalıdır. Fitne ve fitnecilerin oyunlarına gelmemek, düşmanla mücadele teknik ve taktikleri açısından büyük önem arz eder.
Silahına, konumuna ve rütbesine güvenip masum ve haklı olan insanları tehdit edip ezmek ve zorbalıkla iktidar ve yönetimi eline geçirmek güçlülük ve haklılık değil, bilakis; hedeflerine ulaşmak için zulüm ve işkenceyi araç olarak kullanmak, meşruiyyetin bütün sınırlarını çiğnemek ve yok saymaktır. Bunun adı; darbeci, darbe sevici, emperyalizmin uşağı, düşmanlarımızın kuklası olmak ve Mankurtlaşmakta dahil…” ne olursa olsun düşmanlıktır, hainliktir, kalleşlik ve alçaklıktır.
Bir Müslüman; bu tip insanlar ve hareketlerle aynı safta bulunamaz. Aynı eylem ve söylem içinde olamaz. Hatta; aynı kare ve kadrajda fotoğraf bile çektiremez. İyi bir Müslüman; zulme rıza göstermez, zalimle birlik olmaz, inkarın ve küfrün kara bayrağı altında hiçbir bahane ve gerekçenin arkasına sığınarak toplanamaz.