Ortadoğu’da alan kapma yarışı devam ediyor. Son günlerde gözler Musul’a çevrilmiş durumda. Bir yanda bölgede haklı gerekçelerle bölgede hâkim olmak derdinde olan Türkiye, diğer yanda genetiklerinde hiçbir zaman devlet olma hüviyetine sahip olmamış, dünyanın neresinde zengin yer altı ve yer üstü kaynaklar varsa sömürme politikasını uygulayan alçak batı sistemi…
Musul bulunduğu bölge bakımından Basra-Bağdat-Musul üçgeninin en büyük ve önemli yeri ve Dicle Nehri’nin kenarında. Önemli petrol kaynaklarına sahip Musul ve çevresinde son asırdır nice kavgalar cereyan ediyor.
1923’e kadar bizimle kalan Musul Birleşmiş Milletler kararı ile Türkiye’nin elinden alındı. Dönemin BM en üstünde İngilizler vardı, zaten bu cemiyeti de İngilizler kurmuşlardı. Musul’da halkın görüşünü test etmek amacıyla referandum yoklaması yapıldı ve %98 Türkiye’ye katılma kararı çıktığını görünce bu işin böyle olmayacağını anladılar. Türkiye hükümetine dediler ki, bu mesele sonuçta uluslararası bir mesele. Bunu Milletler Cemiyeti’ne ( bugünkü Birleşmiş Milletler ) götürelim, orada çözelim.
Dünyanın gelmiş geçmiş en adi, sömürü politika çarklarından biri olan Milletler Cemiyeti’nin zaten Türkiye aleyhine karar vereceği gün gibi aşikârdı. Fakat güçsüz bir Türkiye’nin yapacağı pek fazla bir şey yoktu. Musul böylece elimizden uçup gitti.
Bugüne geldiğimizde ise taşların farklı oynandığını çok açık ve net bir şekilde görebiliyoruz. Bu da Türkiye’nin komşularıyla olan meselelerine artık karşıdan bakmaması ile oluyor. Tarihi bağları olan, bir yanda Türkmen grupların olduğu Suriye, bir yanda neredeyse tamamı Arap-Kürt-Türkmenlerden oluşan Musul çok önemli yer teşkil ediyor.
Bugün terör örgütü eliyle etkin güç oluşturmaya çalışan ABD ve diğer batılı müttefikleri Şii ağırlıklı bir yapı oluşturmaya, Sünnî’ler üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyorlar. Sünnî-Şii çatışması yaratılarak bölge kargaşaya sürüklenmek isteniyor.
Türkiye de bunun önüne geçmek için bölgeyi terör örgütlerinden temizleyerek bölgeyi sükûnete dönüştürmeye çalışıyor. Aldığı milli ve yerli kararlarla haklı kart oynayan Türkiye BATI karşısında etkin bir güç oynuyor.
Sonuç olarak Türkiye hem kendi güvenliği hem de tarihi bağlarını daha sağlamlaştırmak adına etkin bir politika oluşturmaya devam edecektir. ABD-BATI dünyası ve bunların eliyle binlerce insanı katleden bölgedeki terör örgütleri Türkiye’yi göz ardı ederek ilerlemeleri mümkün değildir…
İBRAHİM YAVUZ