Politik yazı yazmak istemem. Çünkü, herkes aynı şeyleri görüyor ve kişinin kendi gözleriyle gördüğü şeyi ona öğretmeye kalkmak,aslında, abesle iştigal ve haddi aşmak olur. Ama, bu sefer, bu haddi aşacağım.
Kişinin, politik düşünmesi, biraz da “gavurca” düşünmesidir. Bu durumda, hakikate göre değil, politik çıkarlarına göre düşünür ve bu düşünme tarzı, çıkarcıdır. Çıkarcı olunca da “gavurca” olur. Halbuki, kişi, kendi çıkarları aleyhine de olsa, hakikat gayesi esası ile düşünmelidir. İnsana ve özellikle de müslümana has düşünme tarzı, hakikat ne ise ona göre düşünmesidir. Çıkarcılık ve asabiyet algısı ile düşünmek, insana ve özellikle de müslümana göre değildir.
Böylesi düşünenler ve dillerini de buna göre kullananlar, “hakikat” ortamında, er-geç tasfiye olurlar. Bunu ya kendi elleri ile yaparlar ya da muhatapları bunları bir şekilde çözer ve yeri ve zamanında onu çöp sepetine atarlar.
Abdullatif Şener, buna bir örnektir.
Adam yokluğunda, Sıvas’dan beşinci sıradan milletvekili adayı yapıldı. “Kazara” seçildi. Kendisi “bakan” yapıldı. Gün geldi, “Parti”si kapatıldı. Yeni partide de görev aldı. O da kapatılma aşamasında iken “yol ayrımı” geldi. Ayrıldı.
Sadece o ayrılmadı. Başkaları da ayrıldı ama kimse “onun gibi” ayrılmadı.
Ayrılma aşamasında, onu “adam eden” insana, olmadık laflar etti. Erbakan Hoca’ya karşı, haddi çok aşan yüklemeler ile “rezilce” saldırdı. Bu haline rağmen, Akparti’de de “bakan” yapıldı. Sonra, kurucusu olduğu partiye karşı da yapacağını yaptı. Şimdi, Doğu Perinçek ile doğu-batı seferleri yapıp duruyor.
Melih Gökçek bir başka örnek…
Kendisi “Yeniden Milli Mücadele” ekolünden. Yani,birinci derece “Erbakan Düşmanlığı” geleneksizliğinden gelir. Politik çarkını yaptı ve adam yokluğunda adam edildi. Refah Partisi döneminde Belediye Başkanı oldu. Refah Partisi kapatıldığında, partinin kapatılmasının “suçu”nu Erbakan Hoca’ya yükleyenler içindeydi. “Öyle yapılmazdı” diyenler içinde yer aldı ve fakat ekmek yediği teknenin başında durdu. Zaten, gelişi “ekmek için”di.
Şimdi… Bülent Arınç bir “hata” yaptı. Melih Gökçek de o hata içinden kendisine “vazife” çıkardı ve Bülent Arınç’ı terbiye etmeye kalktı.
Bu akıl,yazının başına koyduğumuz “politik akılın ta kendisidir. Yani, “gavurca” bir akıldır. Kazanmak için kullanılan ve öyle yapınca “kazanırım” diyen akıldır.
Kazanır mı?
Kazanırsa, bu aklın, koskoca partiye sirayet ettiği isbat edilmiş olur. Çünkü, onu kazandıranların da “kazanmak için” hareket ettikleri şüphesiz görülmüş olur.
Biz, Akparti’ye “gavurca aklın” eğemen olduğunu görmek istemiyoruz.
Biz, Akparti’de, “devlet”imizi görmek istiyoruz.
Devlet, hiç bir paralele göre ve hiç bir paraleli dikkate alarak düşünmez ve hiç bir adımını da,kim ve ne renkte olursa olsun hiç bir paralele göre atmaz.
Millet ne diyorsa o.
Çünkü, milletimiz, her zaman “Milli”düşünür.