Özgecan Aslan Mersin’in Tarsus ilçesinde yaşayan bir üniversite öğrencisiydi. Okul dönüşü bir vahşete kurban gitti. Özgecan’ı tanımayız, bilmeyiz. Annesini, babasını ve ailesini de tanımayız. Bildiğimiz bir şey var. Özgecan can parçalarından bir parçaydı, bir yavruydu. Hepimizin evinde birer, ikişer Özgecanlar var. Hayatının baharındaydı. Hayata dair hayalleri vardı, planları vardı, duyguları vardı. Henüz birinci sınıf talebesiydi, birçoğumuzun yavrusu gibi. Ama onu anne- babasından, ailesinden, akrabalarından, arkadaşlarından ve hayattan kopardılar. Pis ve hain emellerine alet edenlere lanetler olsun.
Dua edemiyoruz, lanet ediyoruz. Çünkü bizim anladığımız ve algıladığımız manada yapılan dualarda bir değişim ve dönüşüm olmuyor. Dua dilin terennümü olmaktan öteye geçmiyor. Bir mücadelenin, bir gayretin, bir ıslah hareketinin kendisidir dua. Yoksa Allah’ım Özgecan’ı alanların, ona kıyanların belasını ver demek kolay. Sen ne yapacaksın? Ben de Allah belalarını versin diyeceğim, öyle mi? Yook öyle yağma. Kendi yapabileceklerini Allah’tan istemek terbiyesizliktir. Aynen İsrailoğulları’nın Hz. Musa’ya dedikleri gibi: “Kavmi Musa’ya: <> dediler.” (5/ Maide, 24) Yok böyle bir rahmet, yok böyle bir devlet. Yaptırım oluşturma adına ortaya konulan mücadeledir dua.
Bir can parçası olan Özgecan’ın katillerini bulsalar, yakalasalar, içeri atsalar ne olacak? Aynı kafada, zihniyette olanlar, diğer Özgecanları pusuya düşürmek için fırsat kollayanlar ıslah olacak mı? Bu zihniyetlerinden, tıynetlerinden vaz geçecekler mi? Hayır. Hem de koskocaman bir hayır. Böyle yasalarla, kanunlarla mesafe alamazsınız, toplum huzurunu sağlayamazsınız. İran’a ve diğer ülkelere sövmek çok kolay. Ama onlar kimseyi iplemiyor, vinçte sallandırıyorlar. Bu itleri Tarsus meydanında sallandırsan, birkaç gün de insanların seyri için ipte bırakacaksın, bak bakalım kolay kolay bunlara tevessül edebiliyorlar mı? Edenler de akıbetlerini görecek.
Amma sen Allah’ın yasaklarını meşrulaştırırsan, ona giden yolları açarsan, kolaylaştırırsan, toplum işlerine, aile işlerine Allah’ın hükümlerine karıştırmazsan, hukukunda Allah’ın hükümlerini kovarsan, kanunlarında onlara yer vermezsen daha çok Özgecanlarımıza kıyacaklardır. Mevcut hukuka göre en ağır cezaları verseniz de Özgacan’an annesinin, babasının yürek yangınını söndüremezsiniz. Sizin çağdaş hukukunuz, medeni hukukunuz, asri hukukunuz, modern hukukun, ülkemizi işgal edenlerin hukuku, Roma hukuku bu acıyı dindiremez. Teselli mesajlarıyla da gerçeklerden kaçamazsınız. Yalandan birbirimizi kandırmayalım. Siz Allah’tan daha iyi bilemezsiniz, siz Allah’tan daha merhametli olamazsınız, siz Allah’ın hükümlerini çiğnediğiniz müddetçe de huzur, felah bulamazsınız. Kimi kandırıyorsunuz. Tarihsel olarak, kültürel olarak özünüze dönmeniz yetmiyor, hukuksal olarak da özüne döneceksin, dönmekten de korkmayacaksın. İslam hukukunda kısas gibi bir anlayış var. Bundan daha mükemmel bir uygulama olabilecek olsaydı Rabbimiz onu bildirirdi. Rabbimize değil de Rabbimizin düşmanlarının hukuk kurallarını alırsanız başımız belalardan kurtulmaz. İşte bildirmiş, al sana reçete: “Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.” (2/Bakara, 179)
Fakat çağdaşlığımız, modernliğimiz, asri uygarlığımız, laikliğimiz, dinle arası açıklığımız, Allah’ın hükümlerine razı olmayışımız, ortaçağ uygulaması deyişimiz, burun kıvırmalarımız, bu çağda da böyle olur mu canım efelenmelerimiz Allah’a kulak vermemize engel oluyor. Belki de kulak vereceğiz de mahallenin … leri bırakmıyor… Kulak vermediğimiz müddetçe, yasaları ıslah etmediğimiz müddetçe daha çok yürekler yanacaktır. Allah hiçbir annenin yüreğini yakmasın demekle olmuyor. Gereği olan düzenlemeleri yapacaksın, yapmaya zorlayacaksın, ille de yukarıdan beklemeyeceksin.
İdam geri gelsin deyince itiraz etmeyeceksin, sesini keseceksin. Bu acıyı anlamak için ille de senin Özgecanının başına bir kötülük gelmesini de beklemeyeceksin. Bütün Özgecanlarımızı bekleyen bir tehlike ile karşı karşıyayız. Özgecan bizim kızımızdır, Özgecanlar bizim kızlarımızdır. Kızlarımızın, ailelerimizin ve toplumumuzun geleceği için aklımızı başımıza alalım, gerekenin yapılması için kamuoyu oluşturalım, yoksa hainler daha çok Özgecanlarımıza kıyacaktır.
Ömer Naci YILMAZ