Aydın Aydın
Ramazan geliyor. Üç aylar içindeyiz.
Bu aylar için “Kur’an ayı” denilir. İnsanlar çokça Kur’an okurlar. Ramazan ayı içinde “Mukabele” denilen hatim yapılır.
İster parça okumalar ister hatim ve mukabele şeklinde okumaların hepsinde, “hasıl olan sevap” olulerimize bağışlanır.
Fakat… Bir kısım yeni ve çooook büyüüüüüük hocalara göre ölülere Kur’an okunmaz.
Peki… Öyle diyelim.
Nasıl diyelim?
“Ölülere Kur’an okunmaz” diyelim.
Öyle mi?
Ölüler için yaşanılır mı?
O ne demek?
Ölüler için yaşıyoruz. Burası, ölülerimiz burada olduğu için bize vatan.
Anladınız mı?
Yok.
Biz filanca ve filancanın nesli filancanın ahfadıyız.
Anladınız mı?
Az buçuk anladık ama ne demek istiyorsun onu anlamadık.
Anlatalım.
Peki, senin şu bu olmandan, şunun bunun ahfadı olmandan; bütün bunlardan ölülere ne?
Yani ölüler için varolmak esasen senin varoluşun.
Ölüleriniz yoksa siz çok bulaşık olursunuz.
Bulaşık demek biliyorsunuz bic demek. Türkçesi de piç demek.
Ne olur ölüleriniz için de olsa, elinize kitabı alsanız ve sevabını olulerinize bağışlayarak biraz kitap okusanız.
Çanakkale’ye şehit mezarlarını ziyarete gider gibi… Babanızın mezarlıktaki mezarını ziyaret eder gibi..
Çanakkale’ye bir şey olsun diye değil, babanızın mezarına bir şey olsun diye de değil, sadece kendiniz için böyle şeyler yapsanız ne olur?
Gavur mu olursunuz?
Din size kitabı okutturmak istiyor. İstiyor da biliyor ki siz laftan anlamaz beyinsizlersiniz. Bu yüzden ölülerinizi önünüze koyuyor. Düşünesiniz diye…
Halen mi anlamadınız?
Oturun ulen yerinizde bizim ahırdaki öküzler gibi oturun.
Oturun uleyn.
Size ölü ne gerek. Sizin gibi hangi hayvanın ölüsü var ki, sizin de olsun.
Oturun.