MÜSLÜMANLAR VE REJİMLER

Aydın Aydın

Düşünüyorum da:

Müslümanlar bir güç olmak zorunda, lakin bu gidişle pek de mümkün gözükmüyor.

Şöyle izah edeyim.

Müslümanlar, müslüman olmayı ve hakiki müslüman olabilmeyi içinde yaşadıkları devletlerin rejimlerine bağlı olarak görüyorlar. Böyle gördükleri sürece İslam devleti denilen devletlerin bir güç haline gelmeleri ve tek bir güç halinde hareket etmeleri aklen, asla mümkün değildir.

Neden?

Nedeni basittir.

Her devletin içinde devletlerin bu güç birliğini engelleyecek müslüman türleri var mıdır?

Vardır.

İşte bu müslümanlar güçlerini birleştirme gayreti içinde olan hangi devlet varsa hepsi, bunlar tarafından mutlaka tekfir edileceklerdir.

Düşünün ki şu anda rejimleri değişik şekilde on küsur İslam devleti Mısır’da D8 toplantısı yapıyorlar. Burada illa ki bazı kararlar alınacak ve katılımcı her devlet bu kararları uygulamak ile yükümlü olacaktır.

Bu toplantıdan çıkacak karar, katılımcı devletlerin ortak aklını temsil edecek ama bu netice kararlar her devlet içindeki müslümanlar tarafından bir bakıma ve kısmen “kâfirlerin kararı” diye ilan edilecek ve bu karar veya kararların akamete uğratılması bir müslümanlık şiarı olarak mücadele edilmesi gereken bir küfür icraatı olarak karşılanacaktır.

Kısaca… En başta söylenen söze dönelim:

Müslüman olabilmek için rejim yıkmayı İslam’a giriş şartı olarak görmek diye bir din ve insanlık yolu diye var sayılıyor.

Hâlbuki böyle bir yol yoktur ve bu yolda gidenler ve kendilerini bu yola mecbur görenler veya mecbur edenler, anlaşılmalı ki kendi akaidleri gereği, mevcut hallerinde müslüman değiller.

İsterseniz bir sağlama yapınız.

Hangi neticeyi çıkarırsınız?

Hakiki müslüman olabilmek içinde yaşadığımız devletin rejimine bağlı ise:

Bu durum da şu neticeyi dogurur.

Müslümanlar bunların sözüne, onlar İslam oluncaya kadar kesinlikle kulak vermemeli.

Kulak vermesinler.

Devletlerimizi elbette gözetelim ve denetleyelim ama devletlerimizin ne ayağına ne de başına ve aklına kurşun sıkmayalım.