Mehmet Akif Bedir ile Çanakkale arasında öyle bir nüans yakalıyor ki bunu da dizelere döküyor. Bedir’de savaşan Kureyş Ordusunun amacı maddi bir şeyler elde etmek değildi. Oradaki asıl savaş TEVHİD İLE ŞİRK arasındaki mücadeleydi. Çanakkale’de durum farklı mıydı. Hayır! Burada da TEVHİD VE ŞİRK karşı karşıya gelmiştir. Akif de bunu biliyordu ki: Haçlı ordusu Çanakkale önlerine kadar toprak için gelmediklerini biliyordu. Oraya İslam’ın, Tevhidin temsilcisi olan devleti yok etmek için gelmişlerdi. O yüzden Mehmet Akif dizelerinde bunu dile getiriyordu.
“Bedrin aslanları ancak şanlı idi” derken bunu kastediyor, yoksa bir tarafı küçümsediğinden değil. Olaya bu açıdan bakılırsa konu daha sağlıklı anlaşılacaktır. Onun gözünde Bedrin aslanları da birdir, Çanakkale’nin aslanları da… Hadise bundan ibaret…
Mehmet Akif’in daha sonraları Mısır hayatı söz konusu. Öyle ki Mısır’a gidişi hakkında iftiralar atılmış, bir milletin İstiklal Şairi bir mendil misali kullanılıp kenarı atılmaya çalışılmıştır. Şapka giymemek için gittiği, devrimlere karşı olduğu için bu durumu kaldıramadığı ve ülkeyi terk ettiği söylendi. Fakat hadise böyle değil…
Mehmet Akif’in o zamanki durumu hiç de iyi değildi. Meteliğe kurşun atıyordu. Siz düşünün ki şanlı ordumuza methiyeler düzen bir insan meteliğe kurşun atıyor. Hatta bu insan o kadar haysiyetli bir insan ki bu şiirinden dolayı verilen parayı da istemiyor, o parayı yetim çocuklar için bir yere vakfediyor…
Bir neden de şu: Akif’in peşine adam takıyorlar. Sürekli takip ettiriliyor. Niyetleri onu buradan kaçırmak. Ve nihayetinde daha fazla durmuyor, Mısır’a gidiyor. Mısır’da, Kahire Üniversitesinde edebiyat dersleri veriyor. Geçimini bu şekilde sağlıyor. Şunu da belirtelim. Gittiğinde şapka kanununu da henüz çıkmamış. Bu taraftan iftira atanlar otursunlar haysiyetlerini düşünsünler…
Bir süre sonra yaşı da ilerleyen Akif, hastalanır, öleceğini anlayınca memleketine geri dönmek ister. Çanakkale Boğazı’nı geçtiğinde Akif’in geldiği hemen duyulur ve bir propaganda başlatılır. Adeta bu haini içeriye almayalım derler. Fakat Gazi Mustafa Kemal o kadar zeki bir insandır ki bunu içeriye dışarıya izah edemeyiz diyerek ülkeye girişine müsaade edilir. Doğrudan Beyoğlu’na getirilir, tedavisi başlar…
Tabi Akif’in hastalandığını duyanlar evine akın ederler. Bu arada, evin etrafına sivil polis gelir. Gelen ziyaretçilere adeta mesaj verilir. Bakın buralarda fazla durmayın, başınıza bir iş gelebilir diye gelen ziyaretçilere göz dağı verilmektedir aklı sıra. Sivil polisin evin etrafındaki bu gezintileri! gelen ziyaretçilerin bir süre sonra kesilmesine neden olur.
Mehmet Akif’in hastalığı artık ayağa kalkmasına engel oluyordu. Vatan aşkı ile yanan, Mehmetçik’e methiyeler düzen Şair, bir süre sonra vefat eder. Devlet makamı açısından asıl utanç duygusu oluşturan durum onun cenazesinde yaşanır. Ama ona sahip çıkanların olduğu da muhakkaktır…
DEVAM EDECEK…
İBRAHİM YAVUZ