Futbolun zihinlerimizi işgal etme fonksiyonunu bir önceki yazımızda konuşmuştuk. Şimdi de zihinleri işgal altına alma yollarından başka bir sektörü ele alalım. Yeşilçam ve sinema sektörünü…
Eskiden medya araçları çok yaygın değildi. Bunun neticesinde de halklar üzerinde etki etmesi istenen şeyler pek de kolay uygulanamıyordu. Ancak günümüzde bu alan çokça kullanılabilir hale gelmiş öyle ki haddi aşmıştır. Bu tür araçlar belki hemen sonuç vermeyebilir ancak zaman içerisinde halkları etki altına alarak hiç uygulanmayan davranışların belli bir süre sonra alışılageldiği görülür.
Söz gelimi sinema sektörü en önemli zihin yönlendirme ve kuşatma araçlarından biridir. Bu sektörü elinde bulunduran güçler zaman içerisinde tüm dünyayı yönlendirme imkanına da sahip olmaktadır. Sinema sektörü artık evimizin içerisine dahi girmiş, davranışlarımıza kadar belirleyici bir rol üstlenmiştir. Adeta hayat tarzımızı belirler hale gelmiştir.
Bunun dışında sinema sektörü siyasette de etkili olmuştur. Söz gelimi ABD’de Hollywood’un etkisi aşikardır. Örneğin 1996 yılındaki başkanlık seçimlerinde Hollywood, Bill Clinton’u destekleyecek ve başkan olmasında büyük bir katkısı olacaktır. Daha sonra da Clinton’dan beklediği siyasi desteği bulamayan Hollywood bu sefer aleyhinde propaganda yapacak ve onun halkın gözünden düşmesinde etkili olacaktır.
Amerikan sinema dünyası o kadar etkileyicidir ki kendisini her alanda hissettirmektedir. Zihinleri yönlendirmede baş rolü alabilmektedir. Hatta Sovyet lider STALİN bu konuda şöyle demekten kendini alıkoyamayacaktır: “Eğer Amerikan sinema dünyasını kontrol edebilseydim, büyün dünyaya komünizmi yaymak için başka bir şeye ihtiyacım olmazdı.” İşte bu kadar etkili bir silahtı sinema sektörü…
Sinema sektörünün bizdeki durumu farklı mıydı, hayır değildi. Sinema sektörü bizde öyle bir kullanıldı ki, iki kamerayla önce-sonra gösterimi yapsak ortaya çıkan sonuç hayretler verici olacaktır. Gerçekten de öyle, sinema sektörünün ülkemize girişinden sonra bambaşka hayat tarzları meydana çıkmıştır.
Zaten ülkemiz üzerinde hain emelleri olanların istediği de budur. Biz eski ama köklü geleneklerimizden uzaklaşmalı, Batıya yanaşmalı, Batıvari olmalıydık. Derimiz siyah da olsa beyaz da olsa tüm benliğimiz Batıya benzemeliydi. İşte sinema sektörü de içimize bunu için sokulmuştu. Gelin sinemanın bizi aşağılarcasına içimize sokulmasını bir nebze olsun anlatmaya, anlamaya çalışalım…
Sinemanın tarihi çizelgesine girip de sizleri burada sıkıp yazıyı okumaktan alıkoymanın bir anlamı yok, arzu edenler sinemanın giriş tarihini araştırıp okuyabilirler. Burada önemli olan sinema ile ülkemizde oluşturulmak istenen ortamdır.
Dilerseniz bunu bir sonraki yazımıza bırakalım ki konu bütünlüğü tam olsun. Devam edeceğiz…