Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
KUŞATMA -III-

KUŞATMA -III-

Evet, KUŞATMA’NIN futbol ayağını anlatmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. En son futbol kulüplerinin hangi amaçla kurulduğuna gelmiştik. Oradan devam edelim… 1. Dünya Savaşı yıllarındaydık. Vatan topraklarımızı korumak için mücadelemiz en üst düzeydeydi. Öyle ki cepheye gönderecek insanımız kalmamıştı elimizde. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bunun üzerine Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve diğer takımlarımızın oyuncularını dahi savaşmak için cepheye yollamıştık. Nihayet savaş bitti…

Osmanlı savaştan yenik çıktı, Savaştan geriye yaklaşık 14 milyon insanımız kalmıştı. Bunların 8,5 milyonu kadındı. Diğerleri de gazilerden, eli kolu olmayan, bacağının biri kopuk diğeri de ağır aksak olan insanlarımızdan oluşuyordu. Ülkemiz İngilizler, Fransızlar ve diğer devletler tarafından işgal edilmiş, bize de sadece Anadolu’nun bir kısmında yer bırakmışlardı…

Milletimiz de tüm bu olup bitenlere tepkiliydi. İngilizlere, Fransızlara olan nefret duygusu hat safadaydı. Bu nefreti unutturmak gerekiyordu. Meydanda kaybedilen savaşın acısını çıkarmak gerekiyordu. İşte FUTBOL bu konuda bulunmaz bir Hint kumaşıydı. Hemen futbolu devreye sokmak gerekiyordu. Öyle de oldu.

Savaş artığı milletimizin tek tesellisi işgal kuvvetleri ile yapılacak olan maçları kazanarak savaş yenilgisinin psikolojisini bir nebze olsun üzerlerinden atmak idi. Türk takımları işgal kuvvetleri ile 80 maç yaptı. Örneğin Fenerbahçe İngiliz ve Fransız takımları ile yaptığı 50 maçın 41’ini kazandı, 4’ünde berabere kaldı, 5’ini de kaybetti. Biz de bununla kendimizi tatmin ediyorduk. Savaşın yenilgisinin acısının sahalarda çıkarıyorduk. Aslında bu İngilizlerin bir oyunu idi. Halka savaşı unutturup, acısını bizzat futbolda kazanılan başarılarla unutturmaya çalıştılar.

Bu işin bir de başka bir yönü var tabiki. Günümüzde futbolun geldiği nokta bambaşka seviyelerde. Tabi bu bambaşka deyimini bilerek başka bir anlamda kullanıyorum. Çünkü futbol oyunu milletleri etkisi altına almış durumda. Aynı ülkenin içerisindeki insanlar farklı takımlar üzerinde birbirlerine düşman kesilmiş durumda. Bu konuda canını veren insanlar bile var. Niye? Futbol yüzünden tabiki. Futbol özellikle bizim ülkemizden spor olma özelliğinden çıkmış milletimizi birbirine düşürme aracına dönüşmüştür.

Nitekim Fenerbahçe ve Galatasaray birbirine düşman, Trabzonspor ile Fenerbahçe şampiyonluk kupası senin benim kavgası yüzünden birbirine düşman. Fenerbahçe ve Beşiktaş birbirine düşman. Sakın yanlış anlamayın bu takımlar aynı ülkenin takımları. Dikkat edin, bu derbi maçlarında taraftarlar maçları çoğunlukla ayakta izler. Hele ki derbi maçlarında. Fakat diğer ülkelere bakın böyle bir şeyi pek göremezsiniz. Hepsi sahada bir derbi maçı izliyormuş gibi değil, futbol maçı izliyormuş gibi takip ediyorlar maçları.

Bu takımlar üzerinden düşmanlık öyle bir noktaya gelmiştir ki Avrupa maçlarında bile bir Türk takımı ile bir yabancı takım karşı karşıya gelse, hele ki bu takım dört büyük takımdan biriyse, bir Fenerbahçeli diğer dört takımdan birini desteklemez, bir Galatasaraylı diğer takımlardan birini desteklemez, yabancı takımın kazanmasını ister. Halbuki olaya takım armasıyla bakmak ne kadar da yanlış. O takım oraya formanın arkasındaki ülkenin armasıyla çıkıyor, dahil olduğu ülkeyi temsil ediyor. Olaya bu açıdan bakmak gerek ama bugün için bunu söylemek pek de mümkün görünmüyor…

İşte bu futbol içimize bunun için yerleştirildi. İlk başlarda savaşın yenilgisini başka alanlarda çıkarttırmak, savaş yenilgisi unutturmak. Sonraları da bu milletin insanlarını birbirine düşürmek. Futbolun geldiği nokta bu. En azından ülkemiz açısından. Gördüğünüz gibi etrafımız sadece askeri olarak değil, sportif alanda da kuşatılmıştı. Bunun en acı örneklerini gördük…

Anlatacaklarımızı yine tamamlayamadık, devamı cumaya…

Selam ve dua ile…

İBRAHİM YAVUZ

İbrahim Yavuz *

Tüm Yazıları →
İbrahim Yavuz

Ayrıca Bakınız

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

3) BU MİLLETİN HAFIZASINI YOK ETTİLER  Bu milletin binlerce yıllık tarihi var. Bu tarih içerisinde 15 …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir