Konjonktürün hem siyasi hem de ekonomik olarak anlık hareketlerle zikzak çizdiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Bundan 15-20 sene önce konjonktürel hareketlerin seyri bu derece değişmezken, Türkiye’nin içeride ve dışarıda aldığı güçlü ve kararlı pozisyon, coğrafyamızda emelleri bitmek bilmeyenlerin saldırısına maruz kalıyor ve anlık değişmeler de bundan kaynaklanıyor…
Hatırlayın, Cumhuriyet tarihinin belki de en karanlık yılı olan 1993 yılında Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Adnan Kahveci, Eşref Bitlis ve Uğur Mumcu, Türkiye’yi rotasından saptırmak isteyenlerce öldürülmüştü.
28 Şubat, askerimizin başına çuval geçirilmesi, Ak Parti’ye kapanma davasının açılması, 2011’de Suriye’de patlak veren olayların içine Türkiye’nin de çekilmeye çalışılması ve sonrasında olanlar, MİT’e Operasyon, 17-25 Aralık, Gezi Olayları ve 15 Temmuz… Hepsinin tek bir amacı vardı: Başını kaldırıp sınırlarının dışında olup bitenlerle ilgilenen Türkiye’yi yeniden sınırlarının içerisine sokmak…
Ama gelinen noktada Türkiye, Avrasya Blokunda ve Akdeniz’de en önemli aktörlerden biri oldu… Türkiye’nin Akdeniz’deki 4 sondaj gemisi doğalgaz için çalışmalarını sürdürüyor.
Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazın en ucuz şekilde Avrupa’ya taşınması ancak ve ancak Türkiye üzerinden oluyor. Diğer yollar oldukça maliyetli. Haliyle Türkiye’nin vazgeçilmezliği daha da önem kazanıyor.
Türkiye’nin bu konumundan rahatsız olan PENTAGON (SİLAH GÜCÜ), Türkiye’yi Akdeniz’den atmanın peşinde. Bunun o kadar olmayacağının da farkında. Çünkü önemli ülkeler de Türkiye’nin bulunduğu blokta ilerlemek istemekte…
Eskiden konjonktürü belirlenen Türkiye, şimdilerde blokların netleşmesinde en büyük etken… Rusya, Suriye’de her ne kadar rejimle iç içe olsa da Türkiye’nin Rusya ile yaptığı S-400, TÜRK-AKIM ve şimdilerde görüşülen SU-57 savaş uçağı TÜRKİYE-RUSYA ilişkilerini Akdeniz’de, Suriye’de, Avrasya Blokunda perçinliyor…
Çin’in ise Akdeniz’deki petrole çok ihtiyacı var. Üretmek ve İpek Yolu için… Bunun için de Çin’in başına gelmeyen kalmadı. Daha önce çokça yazdık… Çin’in de en büyük dayanağı Türkiye. Türkiye’nin gemisini yanaştıracağı liman bayrağı kaldıracak ve maçın galibi olacak…
Yeni dönemde her şeyin farklı olacağı kesin. Büyük oyuncu Türkiye birçok badire atlatmasına rağmen kararlı duruşu ve BATI’dan bağımsız olarak aldığı kararlar neticesinde Konjonktürü kolay değiştirilemeyen bir ülke haline geldi…
Türkiye’ye dolarla, ekonomik saldırılarla, terör olaylarıyla, siyasi kargaşa ortamı oluşturma çabaları ile alan daraltmaya çalışanlar bu işin kolay olmayacağını biliyorlar. Türkiye’nin bulunduğu blokta Çin-Rusya-İran gibi ülkeler de var…
Bütün bunlar bir yana yeni dönemde DOLAR’ın akıbetinin ne olacağı konuşuluyor. Yeni para birimleri BİTCOİN ve LİBRA’nın DOLAR’ın yerini alacağı, doların tahtının sallandığı konuşuluyor. Bunu elbette zaman gösterecek. Olmayacak şey değil ama…
PENTAGON da doların yerinde kalmasını istiyor. Buna ihtiyacı var. Bunun için savaşa bile razı. Bu savaş yani 3.Dünya Savaşı herkesi ilgilendiriyor. Sonuçları yıkıcı olabilir.
PENTAGON’un bu savaştan galip ayrılması demek ÇİN’in KUŞAK-YOL hayallerinin suya düşmesi demek… Haliyle Türkiye için de durum aynı…
Bu savaş o kadar kolay çıkar mı? PENTAGON savaşı isteyecektir. DOLAR için…