Mondros Mütarekesinin akabinde İngiliz kuvvetleri İstanbul’u işgal etmişti.
İşgal kuvvetlerinden biri olan Fransızların kumandanı ise farklı bir yöntemle İstanbul’a girmek istedi.
Niyeti şov yapmaktı.
FATİH SULTAN MEHMED
Fatih’in
Beyaz bir at üzerinde İstanbul’a girmesine özenerek
O da beyaz at üzerinde Tünel’den Taksim’e doğru ilerlemeye başladı.
Fransız Büyükelçiliği önüne geldiğinde (şimdiki Fransız başkonsolosluğu) etrafında toplanan Rum esnaf ‘Zito Venizelos!..’ ‘Yaşasın Venizelos’ diye haykırmaya başladı.
OSMANLI HOŞGÖRÜSÜ
Osmanlının merhametli yönetimi altında yüzyıllar boyunca özgür bir şekilde yaşayan Rumlar, ilk fırsatta uyuyan bir yılan olduklarını göstermiş
Ve işgal ile birlikte
Müslüman ahaliye eziyet etmeye başlamışlardı.
15 Mayıs 1919 da İzmir’e çıkan Yunanlar ise daha fenasını yaparak
Orada bulunan Müslüman halkı katliama tabi tutmuş yağma yıkma yakma hareketlerine girişmişlerdi.
6-7 EYLÜL 1955
Burada bir hatırlatma yapıp mevzuya devam edeceğim.
Milletimiz sabırlıdır ama unutmaz.
Bana göre 6-7 Eylül 1955 yılında
Beyoğlu’nda bulunan Rum esnafa karşı yapılan yağmalama olayları
Yıllar önce bu esnafın ‘Yaşasın Venizelos…’ bağrışmalarına karşı
Halkın içinde biriktirdiği hıncın dışa vurumuydu.
TAPULAR ORTAYA ÇIKIYOR
Kaldığımız yerden devam edelim…
Rumların Magelo İdea’sı olan Bizans’ı hortlatma hevesiyle bağrışmalarından dolayı
Müteessir olan ahaliden bir Müslüman
Bir İstanbul haritası hazırlayıp matbaaya koşar.
Ve
Bu harita üzerinde belli başlı camileri işaretleyerek numaralandırır.
Altına da şunu yazar:
‘’Bu ibadethaneler kime aitse İstanbul onundur’’
Ve bu haritayı İstanbul’da dağıtır.
Yani camiler
Bizim bu vatana vurduğumuz tapu mührüdür.
ÇAMLICA CAMİ
Ecdat Avrupa yakasına bu mühürden yeteri kadar vurduğu halde
Anadolu yakası kısmen bundan mahrum kalmıştı.
Çünkü
O günkü nüfus yerleşim vs. buna müsait değildi.
Ama şimdi durum farklı…
Çamlıca tepesine yapılacak bir cami
Camiden çok daha fazla bir mana taşıyor.
AVRUPA’DAN GELEN YOLCU
Her şeyden önce
Anadolu yakasının silueti
Çamlıca Camisiyle farklı bir anlam kazanmıştır.
Düne kadar Çamlıca tepesi
Telsiz antenlerin göz yorucu metalik görüntüsünün işgali altında iken
Bugün
Minarelerin gölgesi altına girmiştir.
Avrupa’dan gelen yolcu Asya kıtasına geçerken
Artık onu
Çamlıca camisinin minareleri selamlayacak.
KARAMOLLAOĞLU
Seçimden yeni çıktık.
Sinirler gergin
İstanbul’un durumu ise henüz belli değil.
Bu şerait içinde iken
Saadet lideri Sayın Karamollaoğlu’nun Çamlıca camisinin gereksizliği üzerine niye böyle bir açıklama yaptığını henüz anlayabilmiş değilim.
Hâlbuki kamuoyu
Karamollaoğlu’ndan tam tersi bir açıklama beklerdi.
Partisinin yüklendiği misyonun gereği bunu gerektiriyor.
Binaenaleyh
Karamollaoğlu veya partiden yetkili biri çıkıp ‘maksadı aşan bir söz sarf edilmiştir..’ dese mevzu kapanacak.
Ama hayır… Tam aksine,
Karamollaoğlu’nun haklı olduğu
‘Patates fiyatı 7 liraya çıkmışken böyle bir masrafa ne gerek vardı?’ gibi savunmalarla
İşi iyice ayağa düşürecek tartışmalar yapılıyor.
Aynı kök ruhuna bağlı
Ama
Hasbelkader farklı partide olan kişilerin bu tartışmasından
İslam düşmanlarının ne kadar büyük bir keyif aldıklarını söylemeye gerek yok.
Onların
Karanlık mahfillerde kıs kıs güldüklerinden eminim.
13.04.2019
Emin Batur