Küreselleşme ve beraberinde getirdiği yeni anlayış sağlam temeller üzerine oturmamış eğitim sistemimiz ve gençliğimiz üzerinde derin yaralar bırakmaya devam ediyor. Ardarda eğitim sistemimizde yapılan değişiklikler çocuklarımız üzerinde maddi ve manevi büyük tahribatlar, tamiri ve tedavisi güç izler bırakıyor.
Dünyanın hiçbir ülkesinde her gelen bakanın eğitim sistemiyle, müfredatla, gençliğin düşleri ve ülkenin geleceğiyle oynadığı görülmiş değildir. Tabii ki Türkiye hariç…
Bir ülkede eğitim hükümetlerin ve iktidarların elinde habire değiştirilen ideolojik bir araç haline getirilirse, elbette o ülkede eğitimden ve eğitimin kalitesinden bahsedilemez.Faşizm ve Kominizmle yönetilen ülkelerin dışında eğitim hiçbir zaman bir ideolojinin yayılmasında araç olarak kullanıldığı görülmemiştir. Tabii ki yine Türkiye hariç…
Türkiye özellikle CHP tek parti diktatörlüğünde, darbeler ve askeri vesayet dönemlerinde Bakanlıklar, sivil, askeri ve devlet okulları tüm eğitim ve öğretim kurumlarında esir kamplarındaki ve sömürge ülkelerindeki beyin yıkama taktikleriyle robot gibi tek tip insan yetiştirilmiştir.
Bu sakat anlayışın tornasından, frezesinden yontularak geçen gençler, öğretmenler, akademisyenler, yazarlar ve sanatçılarla ne yazık ki ülkemiz bir asrını heba edip boşu buşuna harcamıştır. Bu ideolojik virüs hala milletin arasında CHP olarak yaşamakta, hatta iktidara gelmek için meşru gayri meşru bütün yolları denemektedir.
Bu kör ve sağır anlayışa karşı mücadele eden AK Parti şimdi evrensel bir anlayış ve dünya görüşünün atmosferinde alemi kuşatacak ve aleme nizam verecek bir eğitim sistemi ile eşrefi mahlukat olan insana insanlık değerlerini kazandıracak bir eğitim sistem ve anlayışını pratiğe koymak zorundadır.
Bu anlayış, bugünkü sömürge tipi eğitim sistemimize apaçık meydan okuyacak bir mükemmellikte olmalıdır. Artık bu çarpık kadrolaşmaya, bu müfredattaki ve sistemdeki gelişigüzel değişikliklere, eğitim sistemine yapılan tepeden inme günübirlik müdahalelere böylece bir son verilmelidir.
Yaşanan bu olumsuzluklardan maddi ve manevi olarak direkt etkilenen gençliğin eğitim sistemine değil de direkt otoriteye başkaldırma ve meydan okuma durumuna bizzat AK Parti iktidarlarının kendi aymazlığı getirmiştir. İktidar bu yalan ve yanlış eğitime bir son vermediğinden kendi yönetiminde yetiştirdiği gençler kendine muhalif ve düşman olarak yetişmiştir. Bir ülkede gençlere seçme ve seçilme hakkı vermekle gençlik sorunlarının çözülmediği ve çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır.
Gezi isyanını başlatan gençlerin % 90 ı iktidarın liselerinde ve Üniversitelerinde yetişmiş bu ülkenin çocuklarıdır. Sorunu başka yerlerde, komplo teorilerinde veya havada tavada aramak hem bu yanlışı sürdürmek, hem de bu sorunu örtbas etmek anlamına gelir.’’Evet’’, ‘’Hayır’’ seçiminde gençlerin % 70 nin ‘’Hayır’’ dediği de aynı çarpık eğitim ve öğretim sorunundan kaynaklanmaktadır.
İktidar muktedir olmak istiyorsa, önce ‘’Ahlak ve Maneviyat’’ ekseninde eğitim sistemine bir ayar ve düzen vermek zorundadır. Aksi takdirde hangi iktidar olursa olsun kendi üretttiği sorunlar yumağının altında kalarak kendi sonunu hazırlamış olur.
Eğitim sistemine verilen ayardan sonra, yapılacak ilk iş bu sisteme uyum sağlaması gereken yönetici ve öğretmen kadrolarını yeni baştan dizayn etmektir.Aşksız, gönülsüz, ruhsuz, idealsiz, milli ve yerli olmayan öğretmen sorunsalı ile eğitimde başarılı olmak mümkün değildir. Eğer; iktidar, Milli Eğitim bakanlığı ve öğretmenler ibadet aşkıyla çalışır ve hareket ederlerse eğitim ve öğretimde kaybettiğimiz bir asırlık zamanı en kısa zamanda telafi edebiliriz.
Bunu başarmak pekala mümkün…Yeterki; herşeyi Allah adına, Allah için ve Allahın ölçüleri çizgisinde yapalım. Milli Eğitimimizi inkar ve küfrün her türlü sistem ve dayatmalarından arındıralım. Milli ve yerli olmaya çalışalım. Kendi değerlerimize ve aslımıza dönelim.
Arif Altunbaş, Haber 7