Peygamberler, Allah’ın emirlerini, yasaklarını, kural ve kaidelerini yeryüzünde halife olarak yarattığı kullarına tebliğ eden aracılardır. İlk Peygamber Hz. Âdem’den son Peygamber Hz. Peygamber (sav)’a kadar nice Peygamberler gelmiş geçmiş ve hepsi de insanlığa birer rehber olarak gönderilmiştir.
Yüce Allah’ın kendisine Peygamber olarak seçtiği kullarının da aslında normal insan fonksiyonları bakımından hiçbir fark yoktur. Peygamberler de diğerleri gibi yerler içerler, onların da kişisel ihtiyaçları, duyguları vs. leri vardır. Fakat Allah Peygamberleri geleceğe birer misyon olarak hazırlamış ve onları birtakım insani davranışlardan münezzeh (uzak tutmak) kılmıştır.
Kur’an’da adı geçen ve kıssalarla bize bilgi verilen 28 Peygamber nice zorluklar yaşamış, bu zorluklar Peygamberlerin ruhen olgunlaşmasını, insanlara örnek olacak bir şekilde Nübüvvet görevine hazırlanmasını sağlamıştır.
Hiç şüphesiz ki Mûsa Peygamber de bunlardan biridir. Babası Amran (İmran) annesi ise Yokebed’dir. Hz. Mûsa, Kur’an-ı Kerim’de kendisine en geniş yer ayrılan Peygamberdir. Kur’an’da 136 defa ismi geçer. Hatta Tevrat’ın 5 kitabından 4’ü onu ve başından geçenleri anlatır. Yakub (as)’nin soyundan gelmektedir.
Hz. Mûsa’nın doğduğu yıllarda Mısır Firavunu, İsrailoğulları arasından çıkacak birinin saltanatını elinden alacağına işaret eden bir rüya görmüş ve bunun üzerine onların erkek çocukları hakkında ölüm fermanı çıkarmıştı. Son derece sıkı ve sert bir şekilde işleyen bu uygulamadan oğlu Mûsa’yı kurtarmak isteyen annesi, onu henüz 3 aylıkken harç ve ziftle sıvadığı bir sepete koyarak Nil Nehri’ne bırakmış ve takip etmesi için de ablasına tembih etmişti.
Nihayet Firavun’un ailesi bebeği sepet içinde bulmuşlar ve Firavun’un eşi Asiye’ye götürmüşlerdir. Asiye, kocasını razı etmiş ve çocuğun hayatta kalmasını ve kendisinde kalmasını sağlamıştır. Asiye, onun için bir süt anne aramaktadır fakat Mûsa Peygamber gelenlerden hiçbirisinin sütünü emmez. Durumdan haberdar olan ablası onlara annesini tavsiye eder. (Tevrat’a göre Mûsa’yı nehirde bulan ve ailesine tavsiye eden Firavun’un kızıdır.)
Gerçek annesi tarafından emzirilen Mûsa Peygamber, Firavun’un ailesine teslim edilir. Çok iyi bir eğitim gören Mûsa, artık genç yaştadır. Olgunluk çağına ulaşınca da kendisine Allah tarafından “HÜKÜM VE İLİM” verilir.
Bir gün İsrailoğulları’ndan birinin Mısırlı biriyle dövüştüğünü gören Mûsa, İsrailli’nin yardım istemesi üzerine Mısırlı’ya bir yumruk vurup ölümüne sebep olur. Beklemediği bu durum karşısında hemen Allah’tan af diler, Allah da onu bağışlar. Ertesi gün olayın duyulması üzerine yetkililer Mûsa’nın öldürülmesine karar verirler.
Durumu öğrenen Mûsa, Medyen’e (Bugünkü Suriye’nin güneyi ile Ürdün ve Hicaz’ın kuzeyine denk gelen alan) kaçtı. Burada bir kızla tanıştı ve onunla evlendi. 8 veya 10 yıl boyunca kayınpederinin koyun sürüsünü güttü.
Daha sonra Mısır’a gitmek üzere ailesiyle birlikte yola çıktı. Yolda giderken Sina (Tûr) Dağı’nın yanındaki bir yerde ateşe yaklaştığında hemen oradaki bir ağaçtan “Ey Mûsa! Muhakkak âlemlerin rabbi olan Allah benim!” şeklinde bir ses geldi ve ilk vahye muhatap oldu. (Allah ile aracısız, bizzat konuşması sebebiyle Mûsa Peygambere “Kelimullah” yani Allah ile konuşan da denir)
Allah tarafından burada kendisine iki mucize verildi: asasının yılana dönüşebilmesi ve ellerinin kar gibi beyaz bir hal alabilmesi mucizesi. Artık Mûsa Peygamber için görev belliydi. Allah gidip kavmini o Firavun’un zulmünden kurtarmasını istedi Mûsa’dan.
Yalnız bir sorunu vardı. Kendisinin konuşma yeteneği, hitabeti pek de iyi değildi. Güzel konuşan ve iyi iletişim kurmada kendisinden daha iyi olan büyük kardeşi Harun’u da yanına istedi. Bu da kabul olundu. Mûsa, ailesini Medyen’e geri gönderdi ve Mısır’a doğru yola koyuldu…
(Devam edecek)
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ