Ramazan Bayramı’nın oluşturduğu manevi atmosfer, pazartesi sabahı Şanlıurfa/Suruç’tan gelen haberle bozuldu. Birileri bu topraklarda Ramazan ayından alamadığı intikamı bayramdan aldı. Uğruna birçok sıkıntıya katlanılarak, birçok şey sineye çekilerek oluşturulmak istenen huzur ortamı birilerini yine rahatsız etti. Geçen yıl Kurban Bayramı’ndan intikam olanlar, yeterli görmemiş olacaklar ki bu bayramımızı da zehir etmenin peşine düştüler.
Suruç Katliamı siyasilerimiz ve yazarlarımız tarafından enine boyuna tartışılıyor. Herkes kendince sorumlu adresi göstermeye çalışıyor. Bazı sorunlu kafalar, kaşarlaşmış yazarlar faturayı hükümete kesmeye çalışıyor. Son günlerin en azılı paralel kokonası ise bu katliamın siyasi bir bedeli olması ve hükümetin istifa etmesi gerektiğinden dem vuruyor. Hükümetin sıkıntıya düşmesi onları öyle sevindiriyor ki ah keşke birkaç tane daha Suruç Faciası yaşansa da ellerini ovuşturarak izleseler, seyretseler. Yazıklar olsun. Kendileri sevinecek diye ülke Suriye’ye dönse oh çekecekler.
Katledilen insanlar bu ülkenin insanıdır. Dinlerinden, dillerinden, mezheplerinden, siyasi çizgilerinden bize ne? Hiç işimiz olmaz. O insanları katletme hakkını kim, nereden alıyor? Bu insanların ölmesi, öldürülmesi kimi neden sevindiriyor? Atalarımızın bu topraklarda yüz yıllarca insanların, vatandaşlarının, tebaalarının dinine, diline, mezhebine, anlayışına bakmadan huzur ve barış ortamı içerisinde birlikte ve bir arada yaşattığı insanların torunlarını huzursuz etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Tarihi tecrübemize sadakat konusunda hiçbir tereddüdümüz yoktur. Bundan dolayı herkesin bu anlayış içerisinde bu topraklarda yaşama hakkına saygı duyuyoruz. Saygı duymadığımız anlayış ise bu topraklara ve bu toprakların insanına yapılan ihanettir, ihanet şebekeleriyle işbirliğidir.
Suruç’taki katliam bazı gâvurları sevindirdi. Bunlar hem içeride hem de dışarıdadır. Her kim bu olaydan, katliamdan sevinç duyuyorsa, oh oldu diyorsa ve ellerini ovuşturuyorsa aynı akıbetin onları da beklediğini söyleyelim. Sizi de vururlar bir gün
Fransa/Paris’teki dergi baskınında dünyayı ayağa kaldıran bil umum yerli ve yabancı gâvurlar nerdesiniz? Harekete geçmek, ayağa kalkmak için neyi bekliyorsunuz? Fransa’daki katliamdan sonra karalar bağlayan yerli hainler şimdi nerdesiniz? Bu coğrafyada yaşanan, meydana gelen herhangi bir olay sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Terör olaylarına ideolojik olarak mı bakıyorsunuz? Terörün dini, imanı, mezhebi, şusu, busu olur mu? Terör terördür ve bir gün herkesi vurur. Terörü kınamak, lanetlemek için kurbanların bizden, bizim inancımızdan, mezhebimizden, bizim siyasi anlayışımızdan, bizim aileden olması mı gerekir? Trafik kazalarıyla yanan yürekler şimdilerde terörle yanıyorsa bunlar, bir gün bizi de yakar.
Acıya kına yakanların da acılarına bir gün kına yakarlar Suruç’taki facia bize düştü. Gâvurluk ise ellerini ovuşturanlara düştü. Allah ellerinizi kurutsun.
Ömer Naci Yılmaz