Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yaşadığımız siyaseten savrulma süreci bu seçimlerde de devam ediyor. Bu nasıl bir siyasi duruştur ki insanı fırıldak gibi çevirip duruyor. Dünün kanlı bıçaklıları bugünlerde aynı saflarda durabiliyor. Tabi kim nerede durmak istiyorsa orada istediği gibi dursun; kendilerine uyarıda bulunanlara kızmalarının hiçbir anlamı yoktur. Abdulkadir Udeh’in “İslam ve Siyasi Duruşumuz” adlı eserinden ders verenlerin bugün Udeh’in değerlerini ortadan kaldırmaya azmedenlerle aynı saflarda olmasını anlamak mümkün değildir demeyeceğiz artık. Sayelerinde birçok şeyi çok daha iyi anladık.
Bir zamanlar ölüleri mezardan kaldırıp oy verdirmek lazım diyenlerin bugünlerde kimlere oy istediklerini, kimlerin arabalarında, kimlerin mitinglerinde boy gösterdiklerini görüyoruz. Biatlı yazarlarının oy verecekleri partiyi açıklamalarına şahit olduk. Daha düne kadar yaptıkları yayınlarda, oynattıkları dizilerde daha düne kadar yerden yere vurdukları anlayışa bugün oy vereceklerini açıklamaları çok manidar olsa gerek. Bunları söylerken şunu söylemiyoruz. Bir numaralı düşmanları olarak gördükleri partiye oy versinler.
Gazetelerinin genel yayın yönetmenlerinin Diyarbakır Belediye Başkanı Gülten Kışanak ile yaptığı görüşme ortadadır. Bu yayın yönetmeniyle ilgili olarak yine bu camianın içinden olup önemli bir mevkide bulunan ve bir zamanlar yurt dışında çeşitli yerlerde görev yapmış olan bir ismin söyledikleri hala hafızalarımızdadır. Bu isim sıradan bir isim de değildir. Pensilvanya’nın önemli talebelerinden birisidir. İsim bende mahfuzdur. Cümlesine şöyle başlıyordu: “Camianın en Taliban kafalısı ve … .” Sonradan gördüklerimiz, duyduklarımız bize aktarımda bulunan ismi haklı çıkarttı. Biz onun kadar tanımazdık, bilmezdik, sonradan hepsini öğrendik. Onun aktarım yaptığı zamanlarda bunları düşünmek mümkün değildi.
Sorsan siyasete karışmazlar, şeytandan kaçar gibi siyasetten kaçarlar. Cebrail parti kursa oy vermeyeceğini açıklayanlar bugünlerde Türkiye Şeytan Üçgeni’ne oy vermenin kaygısı içindedirler. Kim nerden bakar bilemeyiz, kimseye şuraya veya buraya oy verin de demeyiz. Fakat müntesiplerini bu şeytan üçgenine oy vermeye zorlayanların, yönlendirenlerin kırk yıldır gizledikleri yüzlerinin aslında ne oldukları gün gibi ortaya çıktı.
Fethullah Gülen Kime Oy Verir? Bu sorunun cevabını parlatmaya ve yıkama yağlamaya yaptıkları isimlere bakınca görüyoruz. Bu başlık birilerini kızdıracak, sinirlendirecek ve belki de küfrettirecektir. Atış serbest bunları yapabilirler. Bunları yaparken bir şey daha yapmanızı isteriz ve bekleriz. Sadece ve sadece biraz düşünün. Bir zamanlar hizmetçilerin neler söylediklerini hatırlayın ve şimdilerde neler yaptıklarına ve ne yapmak istediklerine bakın ve yine bildiğinizi yapın.
Önümüzdeki seçimler, 2014 Yerel Seçimleri’nden ve 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığından daha da önemlidir. Çünkü bu iki seçimden bekledikleri neticeyi elde edemeyenler bu defa çok daha sıkı bir kampanya yürütmektedirler. CHP dini değerlerle uğraşmayı bıraktı. MHP Türkiye’yi bölecek dediği partiyle mücadeleyi bıraktı. Bölücü parti bölgelindeki her türlü sorunun sebebi olan partiyle mücadeleyi bıraktı. Omuz omuza verdiler, DHKP-C’yi ve Paralelcileri de saflarına kattılar. Dış destekleri de tamamdır. Baş Firavun ABD, İsrail, Almanya, İngiltere ve yayın organları genel bir seferberlik ilan ettiler. Hedeflerinde büyüyen ve gelişen Türkiye’ye engellemek vardır. Geçmişte Abdülhamit’e, Menderes’e, Özal’a yaptıklarının aynısını şimdi yapıyorlar. Biz bu seçimde bu güruhtan Abdülhamit’in, Menderes’in ve Özal’ın intikamını alacağız. Biz Müslüman Türkiye düşmanlarının başında gelen İsrail’i, ABD’yi, Almanya’yı ve İngiltere’yi sevindirmeyeceğiz. Bunlarla kalpleri aynı şekilde atan paralelcileri de, Pensilvanya’yı da sevindirmeyeceğiz. Her şey ortadayken hala ihtiyat ahmaklığı yapanları da sevindirmeyeceğiz.
Fethullah Gülen’in çok iyi ağlamaklı Sahabe anlatımları vardır, müdavimleri iyi bilirler. Belki de Ka’b b. Malik’i de anlatmıştır. Kim bilir belki de ağlamaktan anlatamamıştır. İşte size o sahabeyi anlatan bir olay. Ka’b b. Malik’e bir bakın. Bir de insanlara ağlayarak sahabeyi anlatan Fethullah Gülen’e bakın. Ondan sonra da dinimizin, imanımızın düşmanlarıyla işbirliği yapanlara bir bakın. Oyunuzu da kime isterseniz ona verin
“Sahabenin önde gelen isimlerinden Ka’b b. Malik, Tebük seferinin dışında hiçbir seferden geri kalmamıştı. Akabe’de Peygamberimizle görüşenler arasındaydı. Tebük seferi öncesi imkânları hiçbir sefer sırasında yoktu. Fakat yüreğinde esen fırtınalar onu bu seferden alıkoymuştu. Gider gibi yapıyor, her seferinde geri dönüyordu. Ordunun seferden döndüğünü haber alınca üzüntü ve keder bütün benliğini kaplamıştı. Nasıl bir yalan söyleyip de peygamberin öfkesinden kurtulacağının hesabını yapıyordu. Ailesinden kime danıştıysa peygambere yalan söylememesi gerektiği ikazını alıyordu. Sefere katılmayan yaklaşık seksen kişi mescide gidip mazeretlerini beyan edip özür dilediler, teyid için yemin ettiler, peygamberimiz biatlerini kabul etti, mağfiretleri için dua etti.
Ka’b b. Malik: “Seferden kalışım hakkında hiçbir mazeretim yok. Vallahi senden geri kaldığımda her zamankinden daha güçlü, daha zengindim.” Bu sözler üzerine Hz. Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Gerçekten bu doğru söyledi. Ey Ka’b haydi kalk, Allah hakkında hüküm verinceye kadar bekle! ”
Ka’b b Malik’in konumunda olan iki kişi daha vardı. Mürare b. Rabi’ el- Amrî ile Hilâl b. Ümeyye el Vâkıfî. Mescid’de, çarşıda, yolda hiç kimse bunlarla konuşmuyor, bunların selamını almıyor, yüzlerine bakmıyordu. Peygamberimiz bu üç isimle konuşulmasını yasaklamıştı. Diğer ikisi hastalanmış, evlerine kapanmışken Ka’b b. Malik genç ve sağlıklı olduğu için ayaktaydı. Müslümanlarla konuşabilmek için ne yaptıysa sonuç alamadı. Üzüntüsünden, kahrından ağlıyordu. Bu durum 50 gün kadar sürdü. Ka’b’ın yaşadığı bu durum, dostluğu bulunan Ğassan Meliki’ne kadar ulaşmıştı. Ka’b’a mektup yazarak: “Haber aldığıma göre senin arkadaşın (Hz. Peygamber) sıkıntı veriyormuş. Allah seni hakaret görecek ve hakkın zayi olacak bir mevkide yaratmamıştır. Orada durma, bize katıl. Sana bütün imkânlarımızı tahsis edelim.” Ka’b b. Malik mektubu okuduğu zaman, “İşte bu da belalardan birisidir.” demiştir. Müslüman olmayan birisinin Hz. Peygamber karşısında kendisine sahip çıkmasını belalardan bir bela olarak nitelendirmiş ve mektubu ateşe atarak yakmıştır.”
Ka’b b. Malik Ğassan Meliki’nin mektubu yaktı. Fethullah Gülen sen neyi yakacaksın?
Ömer Naci Yılmaz