Tam on yedi yıldır hapis yaşıyorsun. Toplama kampı şehrine çevirmişler seni. Hayatına el koymuşlar. Sana hayatı dar etmişler. İnsanlarını mahkûm haline gelmiş. Ruhuna saldırıyorlar her saat. Bedenin yıkıntılara dönmüş. Şimdi seni son katil teknolojilerle vuruyorlar. Hastanelerine, okullarına, kiliselerine, camilerine bomba yağdırıyorlar. Evlerine ve mahallerine füzeler fırlatıyorlar. Dumanlar yükseliyor semalarında, alevler içinde kalıyorsun, siren sesleri ile yankılanıyorsun.
Hangi şehrin başına geldi, senin başına gelen?
Bir cehenneme çeviriyorlar seni. Bütün varlığın cehenneme dönüyor. Kan ve ateşle yok etmek istiyorlar seni. Bir harabeye dönüyorsun. Neron, bu defa Siyonistler kılıfında ortaya çıkıyor. Netanyahu ruhunda doğuyor. Neron’un son gelişmiş biçimi. Ama bu karanlık ruh hep aynı. Yakarak, yıkarak zevk alan bir psikopat. Seni yakarak ve seni harabeye çevirerek kahkaha atıyor.
Çocukların oynamıyor sokaklarda artık. Sevinç bağırtıları duyulmuyor. Sırtında çantalarıyla annelerine uzaktan el sallayamıyorlar. Okullarına gidemiyorlar, okul bahçesinde sek sek oynayamıyorlar. Kanlar içinde uzanıyorlar toprağa. Donmuş bedenlerle sessizliğe gömülüyorlar. Babaların ve annelerin kucağında beyaz kefenleriyle cennete uçuyorlar.
Çocuklarını öldürenler, masumiyeti öldürüyorlar. Masumiyet ölüyor varlığında. Kötülük ve günah sel gibi akıyor sokaklarında. Semalardan sana nur yerine kir geliyor yağıyor üstüne. Varlığına kast eden şeytani yıldırımlar. Fosfor bombalarıdır bunlar. Ölüme acıtarak, kin vererek gönderen psikopat ruhun bombaları.
Bütün bedenin ve bütün ruhun sarsılıyor. Seni ayakta tutan umudun yok ediliyor.
Siyonizm, bütün vahşetini senin üzerinde sergiliyor. Dünyaya gösteriyor vahşetini. Kurban seçiyor seni. Korkuyla, barbarlıkla ve vahşetle dünyaya efendiliğini ilan ediyor. Gücünün derinliğini ve gücünün yenilmezliğini senin üstünde bütün dünyaya yayıyor.
Dünya bakıyor!
Devlet başkanları ve meclisler Siyonizm’e sadakat gösteriyor. Hastalarına ilaç ve ekmek yollanmasına bile hayır diyorlar. Güç, bütün yıkıcı muhtevasıyla bir daha başını gösteriyor. Cezalandırdıkları sen değilsin! Bütün insanlık, bütün çaresizler, bütün yoksullar, bütün mazlumlar. Emperyalizm, bu defa Siyonizm’le kendi canavarlığını ortaya koyuyor. Seni aç bırakarak, ilaçsız bırakarak. Her şeyden önce de umutsuz bırakarak.
Müslüman devlet başkanları ne yapıyorlar sana?
Onları gözün arıyor, biliyorum. Ancak sadece nutuk atıyorlar. Yanan ve yıkılan varlığına bakıp konuşuyorlar. Dur diyemiyorlar. Siyonizm paralarıyla ve şantajlarıyla ayartmış çoğunu. Hatta kimisi kendilerine insanlarının muhacir olmasını da istemiyor.
Siyonistler, annelerin gözyaşları bitmesin istiyor. Bir utanmaz Siyonist vekil çıkıp bir İsrailli anne ağlayacağına bin Filistinli anne ölsün diyor. Bir annesini senin bin annene karşılık görüyor. Seni kölelerin şehri görüyor. Seni hayvanlar şehri görüyor! Onlar “hayvanımsı insanlar” diyor. Bunlar insan değil ki seni de insan şehri görsünler. İnsan ne ise onu görür. Hayvan olan hayvan görür, insan olan da insan.
Üzülme ey Gazze!
İstanbul seni görüyor, Beyrut seni görüyor, Bağdat seni görüyor, Fas seni görüyor, Tunus seni görüyor, Kahire seni görüyor, İslamabad seni görüyor, Londra bile seni görüyor. Acını paylaşıyor bu dost şehirler. Camilerde sana dua ediliyor, senin için Kur’an okunuyor. Sana gözyaşı döken insanlar. Senin için Avrupa Meclisinde haykıran senin dininden bile olmayan kadınlar oluyor, ABD bürokrasisinde istifa eden oluyor. Bir gâvur devletin başkanı senin insanlarına ensarlık edebileceğini açıklıyor. Seni her milletten, her dinden duyan var. Gözyaşlarına gözyaşı döken var. Çığlıklarına çığlıklarıyla mukabele eden var.
Gazze, sen kıyamınla tarih yazdın. Siyonizm’in de yenilebileceğini gösterdin. Bütün varlığını ortaya koyarak İsrail’in köle düzenine başkaldırdın. Esaret içinde yaşamaya isyan ettin. Bu soylu başkaldırın seni yok etse de, bu yokluktan nice varoluşlar yükselecek.
Selam olsun sana!
Ergün Yıldırım / Star